HABER MERKEZİ –
Günlüklerime, yaşamın ayrıntısına, yoldaş sohbetlerine, seni, hep yaşamın karelerine çizmeye çalıştım. Bunu, büyük bir sevgiden, bağlılıktan aldığım güçle yaptım. Senden ayrıldıktan sonra, defterime not düştüğüm birkaç cümleyi yazmak istiyorum. “Gelirken görüşemedim ve bu içimde bir yara olarak kalacak, gelip görmeyi çok istedim ama operasyonlar, koşullar buna izin vermedi. Bu açıklama ve özeleştirinin senin için yeterli olmadığını biliyorum ama bütün yetersizliğime rağmen, yoldaşlık sevgisi uğruna bağışlamanı istiyorum. Şahadetin ardından yazmayacağım, yazarsam şehit düştüğüne ikna olmak zorunda kalacağım” diyordum. Oysa şimdi üç aydır tek kelime bile yazamayan kalemim, duygularımın arkasından sürüklenip gidiyor. Yazmak gidişine ikna oluşumun bir ifadesi mi? Hayır asla, ayrılmak yok bu yolda, ayıramaz ölüm bile. Ayrılık unutanlara mahsustur.
Yazdığımız her yazının altına “Unutmak ihanettir” diye yazardık. Zaman zaman aramıza fiziki ayrılıklar, dağlar, yamaçlar girse de birbirimizi hep yüreğimizin derinliklerinde, yazdıklarımızla hissederdik. Çünkü gerillada sevgi, sınavını ayrılıkta bulur, hepimiz ayrılıktan nefret ediyoruz ama özlemek ayrılıktan da zor Axin’a dilê min.
Axin 82 Ehrez doğumlu, asil bir Kürt kızıydı. Yüreği, dili, bakışları, duruşu, yaşam aşkı Kürtlük kokuyordu. Geçmişini, aile gerçekliğini o kadar sade ve sansürsüz anlatırdı ki, insan saatlerce dinlemek isterdi onu. Geçmişinden utanmayan Axin yoldaş, geçmişini inkâr edenleri de sevmez, onlara ‘mirovê bêasîl’ derdi. Yurtseverlik duyguları oldukça güçlüydü.
Axin ailenin en büyük çocuğuydu. Küçük yaşlarda emekle tanışmış, babasıyla birlikte tarla işlerinde çalışmıştı. Bu nedenle de yaşama karşı sorumluluk duygusu çok erken yaşlarda gelişmişti. Yaşama katılımında hesapsız ve fedakârdı. Yaptığı her işi, zorunlu olduğu için değil, sevdiği ve ikna olduğu için yapardı. Yaşamda sürekli hareketli ve heyecan doluydu. Boş durmayı sevmez, mutlaka kendine uğraşacak bir şeyler bulurdu. Becerikli ve atik duruşuyla, bütün arkadaşlarına müthiş güven veriyordu. Yaşamın her alanında sorumluluk duygusu çok güçlüydü. Özellikle de yoldaşlarına ilgisi dikkat çekiciydi. Yoldaşlarının acı ve sevinçlerini paylaşmaktan zevk duyardı. Üzülenle üzülür, sevinenle coşardı.
Axin o kadar duygu yüklüydü ki, sanki herkesten bir parça taşırdı içinde. İçinden geldiği gibi davranır, doğal olmayı severdi. Duygularını derin bir biçimde, en çok gözleriyle ifade ederdi. Onun gözlerindeki ifade her şeyin toplamı olurdu. Kocaman ela gözleri, aşırı duygu yoğunluğundan kaynaklı sürekli ağlamaklı bakardı. O nemli gözlerin altında ışıl ışıl yanan bir umut yumağı vardı. Yürek yüreğe verdiğimiz, sevinç ve acıları paylaştığımız günlere, tıpkı bir çocuğun gözyaşları tadında oturup ağladığımız günlere uzanıyor hayallerim. Sonra, ağlamak bir militana yakışmaz deyip, çocukça gülüşüp gözyaşlarımızı sildiğimiz günlere…
Gelişmeye çok açık olan Axin yoldaş, Türkçe ve Kürtçeyi çok erken kavradı. O da yaşadığı duygu yoğunluğunun farkındaydı ve bunu bir şekilde ifade etmeliydi. Duygularını insanlarla paylaşma istemi çok güçlüydü. Anadiliyle yazardı duygularını. Çok yönlü olmayı seviyordu ve yaşama öylece, bütün doğallığıyla katılırdı. Gerilla morallerini, bildiği geleri parçalarıyla renklendirdi. O yanık sesine, bir de kadınca tilili eklenince, insanın saatlerce dinleyesi geliyordu. Gerillada özel dümbeleklerimiz olmadığından, elindeki B7 silahına dümbelek biçimi kazandırıp, morallerde büyük bir coşkuyla çalardı. Yetenekli ve yaratıcı bir yoldaştı. Kürt kültüründen edindiği manevi değerlerden taviz vermeden atılırdı yaşama ve kavgaya. Genç olmasına rağmen, bir militan, bir kadın olmanın duyarlılığıyla yaşamak isterdi. İnsan sevgisiyle doluydu, Yoldaş kokuyordu Axin. Vicdanından bağımsız, kararlara varmaz, haksızlıklara asla boyun eğmezdi. Yoldaşlık ilişkilerinde çok ilkeliydi ve örgütün yaratmış olduğu değerlerden, sevgiye dayalı bağlılıklardan kesinlikte taviz vermezdi. O insanları çok büyük bir yürekle severdi. Kadın inceliğiyle insanları sevme gücünü ‘Özgürlük Güneşimizden alırdı.
Besta’da herkes tarafından sevilirdi Axin yoldaş…
Şehit düşmeden önce onun için yazdıklarıma dönüp baktığımda ifadesiz kalıyor, birlikte yaşadığımız günleri yazmakla ne kadar iyi etmişim diyorum. İlk tanıştığımız günleri anımsıyorum şimdi; Ş. Bermal Kardelen arkadaş aracılığıyla tanışmıştık. Onun şahadetiyle paylaşımlarımız daha da derinlik kazanmış, şahadetin etkisiyle, yaşamı, kavgayı, yoldaşlığı, sevgiyi iliklerimizde hissetmiştik. Bu yoldaşlığımızı yüceltmenin coşkusuyla Botan’a yol aldık. Katolarda, Besta’da, Herekol’da paylaşımlarımız derinleşti. Herekol doruklarında birlikte nefes alabilmenin, aç kaldığımız zamanlar bir parça ekmeği bölüşmenin tadı başkaydı. Yaşamı, kavgayı türkü tadında sevmeyi Besta’da, Herekol’da öğrendik.
Onu tanıdığım ilk günden başlayıp anlatmak, yazmak isterdim ama buna ne yüreğimin ne de kalemimin gücü yeter. Sorun yazmak ya da yazamamak değil, sorun onları yeteri kadar yansıtmanın verdiği burukluktur. Daha geniş yazmak, anlatmak için güçlü bir yüreğe sahip olmak gerek biliyorum ve şimdi yüreğim Beryan’da, Hêzil çılgınlığınca akan kanın kızıllığında çırpınıyor. Gittiğine inanmak mı? Asla! “Unutmak ihanettir”
JİYAN KARDELEN
Axin Yoldaşın Anısına