“Güneşimizi Karartamazsınız”
Ekim ayı, alevler ve patlamalar ayı..
Lanetliliğin ve karanlıkların, aydınlığa karşı geliştirdikleri komplolar, şehitler kervanına bir kervan daha kattı.
9 Ekim komplosu pervasızlığıyla ana tanrıçaya yönelik geliştirdiği savaş kapsamında bir komplo daha geliştirir Güneşe karşı. Ateşin ve güneşin çocukları tarihi bilinci, aydınlığı ve yürekliliğiyle karşı koyarlar karanlığın fütursuz saldırılarına…
Ortak mesajlar ve ortak çarpan yürekler bir silsile gibi yükselir tanrıçalar diyarında. Bellekler bir kez daha görkemli eylem zincirleriyle tarihte izler bırakır. ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ eylemleri, tarihin aydınlık sayfalarına ateşten bedenleriyle yeni bir doğuşu ve tarihi yazar. Güneş ve aydınlık asla karartılamayacaktır bu insan bedeninden oluşan meşalelerin aydınlığı ve alevleriyle. Tüm yürekler ve beyinler Apocu ruh ve felsefede buluşmuş bir tek söz ve karar haline gelmişlerdir: “Güneşimizi karartamazsınız.”
Zindanların demir parmaklıkları, alevlerin kızgınlığında yürek vuruşlarıyla örseleniyor ve eritiliyordu. Özgürlük savaşçıları, görkemli bir fedailikle mücadelelerini yükseltiyor, tarihi bir bilinçle karanlıklara meydan okuyorlardı.
Kadın yüreği ve bilinciyle aydınlanan özgürlük fedaileri kendilerini küllerinden yeniden yaratarak var ediyorlardı.
Ekim şehitlerinin alevlenen bedenlerinden yükselen ateş iki kadın yüreğini daha almıştı sonsuzluk yürüyüşü içerisine. Rotinda (Aynur Artan) ve Kurdê (Selamet Menteş) yoldaşlar, Midyat Zindanı’nda yürek yüreğe vererek ardılları olurlar ekim tanrıçalarının… Onlar Kürt kadın gerçekliğinin anı anına direnen militan özüydüler. Onlar zindanın soğuk duvarları arasında yarattıkları yoldaşça paylaşımla yaşamı renklendiren moral ve coşku kaynaklarıydılar. Rotinda yoldaşın ideolojik ve örgütsel derinliği, içe dönük, dingin, sabırlı ve mizahi kişiliği ile Kurdê yoldaşın yaşamın her anını dolduran yaratıcı, moralli, duygusallığın getirdiği tez canlılık kendi deyimleriyle “birbirlerini tamamlayan bir bütünün parçaları gibiydiler.”
İki kadın yüreğinin yoldaş sıcaklığıyla bütünleşme gerçeğiydiler. Onlar yoldaşını büyütme ve yoldaşının alnını yıldızlara değdirmenin somut ifadesiydiler. Zindanın soğuk duvarlarını Apocu ideolojinin aydınlığı ve güneşin sıcaklığıyla aşar, deryalara taşarlardı.
Onlar Zerdüşt’ün kutsal ateşiyle yıkandılar, yıkandıkça kendilerini kuşatan karanlıklardan arındılar ve böylece Güneş’le buluştular.
Kutsallık ve erdemlilik savaşımı, ekim ayında lanetliliğe karşı başarı kazandı.
Ekim ayı tanrıçalarının her biri, kendi gerçeklikleriyle birlikte, özgürlük çizgisinin zirveleşen sembolleri ve özgür insanın kadınla yaratmak istediği yaşamın mimarları oldular.
Ekim tanrıçaları Kürt kadını ve halkının yanında, enternasyonalliği ve kapsayıcılığıyla da tüm insanlığın ve halkların özgürleşme çizgisinin yaratıcılarıdırlar.
Her halktan kadının katıldığı Ekim şehitleri kervanı, insanlığın doğduğu bu topraklarda halkların kardeşliği temelinde kadının özüyle yeni bir yaşamı yaratma yolundaki mücadelenin başarıya ulaşma gerçekliğidirler.
Her biri bir derya, her biri bir ışık, her biri özgür yaşam sevdalısı…
Her biri yeni yaşamı yaratma manifestosu…
Onlar Ekim ayında lanetliliğe, komploculuğa ve tüm karanlıklara karşı kutsal bir çizgi ve sönmeyen ışık oldular. Onlar, Zinarin yoldaşın; “Sorun cennette melek olmayı başarabilmektir” sözünün güçlü gerçekleştiricileri olmayı başardılar.
Ekim şehitlerinin her biri cennet ülkesindeki melekler oldular. Bu ayın ölümsüz şehitleri şahsında, tüm devrim şehitlerini saygıyla anıyor ve Onların çizdiği yolda, yine Berîtan yoldaşın çizgi ve felsefesinin takipçileri olacağımızı belirtiyoruz.
Kaynak: SERXWEBÛN