HABER MERKEZİ
Türkiye’de onyılları kapsayan projelerin uygulayıcısı olarak AKP, Orta Doğu hayalleri yıkıldıktan sonra varlığını koruyabilmek adına geliştirdiği Kürdistan coğrafyasını kana bulama planlarının gelişme evrelerinden oluşan adımlardan bir kaçı daha, öne çıkan kürt katliamcı birlikleri JİTEM’den yargılananların beraati ve Hizbullah’a üyelikten, bir çok katliam eyleminin planlayıcısı olmaktan ve birebir o eylemlerde yer almaktan tutuklanmış kişilerin serbest bırakılması ile atıldı. Türk yargı sisteminin neye göre işlediğini bu temelde anlamak gerek. Geçtiğimiz günlerde Türkiye, Irak hükümetinden 188 DAİŞ çocuğunu teslim aldı. Bu devletin bu çocuklara ne yapacağı, nasıl eğiteceği merak konusu değildir. Ne yapmak istediği bilinmektedir. Bunlardan birer ölüm makinesi yaratmak istemekte bu temelde hazırlık yapmaktadır.
İçinde bulunduğumuz süreç göz önüne alınıp bu gelişen kilit olayları yorumlayacak olursak eğer, Akp-Mhp’nin, seçim arefesi planlamaları diye yutturmaya çalışıtığı bu adımlar, aslında seçimden çok seçimden sonraki sürecin hazırlıklarıdır. İstanbul’u kaybetmek Akp-Mhp’ye çok şey kaybettirmez. Bu hazırlıklar kaybedilmiş küçük bir seçimin uyandırdığı daha büyük kayıp ihtimalinin hazırlıklarıdır.
Kürt halkının geçenlerde Önderliğin çağrısı ile sonlandırdığı açlık grevi eylemi, içinden çıkılamaz hale doğru yürüyen sürecin önününe geçme amaçlıydı. Bu eylem kısmen amacına ulaştı, zira bu eylemde devlet’e düşen sorumluluklarda bulunmaktaydı. Devlet bu sorumluluklarına çözüm temelli değil, savaş temelli yaklaşmıştır. Kürt politikasında değişime gitmemekte ısrar ediyor ve hem kendi ülkesini hemde bütün Kürdistan’ı kana bulamakta kararlıdır.
Tayip Erdoğan, üzerinden hayallerini gerçekleştiremeyeceğini anladığı Tsk’ya alternatif bir ordu kurma hayallerindedir. Yaptığı operasyonlar, sürgünler, tutuklamalar ile denetimine almaya çalıştığı Tsk’yı kendisi için haala bir tehdit olarak görüyor. Erdoğan, sözde darbe girişiminde Tsk’ya karşı sahaya sürdüğü bütün çetelerini birleştirip bir ordu kuracaktır. Bu ordu, sadece Kürdistan’da değil bütün Türkiye’de konuşlandırılacak ve ülkenin her karış toprağını her an karışmaya uygun potansiyele indirgeyecektir. Çiller, Ağar vb. gibi kaos kişiliklerin 90’lı yıllarda denediği bu yöntem sonuç alamamış, kürt halkı bu katliamlara karşı daha çok örgütlenerek cevap vermiş ve bu kaos kişilerin soykırım planlamalarını boşa çıkarmıştır.
Kürdistan’da istediğini hiçbir şekilde elde edemeyecektir. Zira bu sahaya sürdüğü kesimler Kürdistan’da yenilmiş kesimlerdir. Bölge halkı bu kesimleri tanımakta ve bunlara karşı en güçlü şekilde örgütlenmiştir. Bu planlamalar, Kürdistan’da sonuca varamayacaktır, fakat Türkiye metropollerine yönelik büyük tehditleri bulunmaktadır. Buna karşın izlenecek yol’un bütün toplumun kesimlerinden müzakere talebinin yükseltilmesi, en doğru çözüm olarak Öcalan’ın Demokratik Türkiye projesinin Türkiye metropollerinde tanıtılmasıdır.
Bawer İntikam
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi