Ramazan Bozan, Etrûş Kampı’ndayken 1995’te Önderlik sahasına giden grubun içinde yer aldı. 6 ay orada kaldıktan sonra Etrûş’a döndü. Bozan, Öcalan’ın insan kazanma çabasına tanıklığını anlattı.
HABER MERKEZİ – Türk devletinin 1990’lı yıllarda estirdiği teröre rağmen teslimiyeti kabul etmedikleri için köyleri yakılan ve zorunlu göç dayatılan Botan halkının bir bölümü, Bakurê Kurdistan’dan Başûr’a geçti. Etrûş’tan Ninova’ya ve Mexmûr’a kadar yaşadıkları onca zorluğa rağmen pes etmedi.Şopên Rojê olarak yolculuğumuza devam ederken Mexmur Kampı’nda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile anıları olanlarla tanıştık. Bunlardan biri de 1995’te Öcalan ile ilk görüşünü ve yaşamında bıraktığı etkileri, izleri bizimle paylaşan Ramazan Bozan.
ETRÛŞ’TAN ÖNDERLİK SAHASINA
Ramazan Bozan, 1995’te Etrûş’tayken yönetimin kendilerini çağırarak, bir grubun Önderlik sahasına geçeceğini, kendisini de uygun gördüklerini söylediklerini belirtti. İlk başta itiraz ettiğini, çünkü kendisinden daha fazla hak eden arkadaşların, dostların olduğunu düşündüğünü kaydeden Bozan, “Ama arkadaşlar öyle uygun görmüşlerdi ve büyük bir heyecanla bir grup arkadaşla yola koyulduk” dedi. Uzun bir yol yürüyüşünden sonra sahaya vardıklarını söyleyen Bozan, devamını şöyle paylaştı: “Arkadaşlar bizleri karşıladıktan sonra öğlen yemeği için sofraya geçtik. İlk defa Önderlik ile yemek yiyecektik. Yemeğe geçmeden önce Önderlik, tek tek gelenlerin isimlerini, nereden geldiklerini, her şeyi detaylı sordu. Ardından yemeğe geçtik. Önderlik o kadar doğal ve rahat hareket ediyordu ki bizlerdeki o heyecan da yavaş yavaş yerini doğallığa bırakıyordu.
ÖNCE LİME LİME EDER, SONRA TOPARLARDI
Sorunları ya da sorun yaşayan bireyleri tüm yönleri ile ele alıp lime lime ederek önümüze koyardı. O birey de bu şekilde yaptığı hatalarının en ince detaylarını ve nereden kaynaklandığını iyi anlardı. Tabi sonra da bütünleyici, yapıcı yaklaşıp o insanı mutlaka toparlardı. Bireyler hakkında karara varırken sahada herkesin önünde ve görüşlerini sorardı.
ZEKİ ÖRNEĞİNDE OLDUĞU GİBİ
Zap alanında Zeki’nin pratiği değerlendirilirken Önderlik, Avrupa’dan gelen 16 yaşındaki genci kaldırıp ‘Harekete zarar vermiş bu insanlara ne yapalım sence’ diye sordu. Genç de bir şans vermesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Önderlik, Zekilere dönüp ‘yaptıklarınız az değil fakat sizler de bu halkın evlatlarısınız. Partinin kadrolarısınız’ dedi. Bunları söylemeyene kadar Zeki’de ruh kalmamıştı. O andan sonra Zeki kalkıp ‘partiye bu kadar zarar verdiğimi bilmiyordum’ dedi. Önderlik şunu söyledi: ‘Ben her gün onların içindeki kötülükleri öldürerek, onlara aştırarak ceza vereceğim dedi.’ Ben Önderliğin büyüklüğünü bu kararda görmüştüm. Sorunlar karşısındaki bütünleyici yaklaşımı, çözüm gücü oluşu, beni orada hayran bırakmıştı. Önderlik son derece merhametliydi…
KOMA BERXWEDAN’A ELEŞTİRİSİ
Bir gün Aram Tigran ile diğer sanatçı arkadaşlar sahaya gelmişti. Sanırım Koma Berxwedan da vardı. Önderlik, ‘Aram verdiği emekle verim elde ederek, bunu halka sunmaya çalışıyor. Elinden geleni de yapıyor ama sizler elinizde o kadar olanak olmasına; bunca şehide ve güzelliklere rağmen elinizdekileri değerlendiremiyorsunuz’ diye eleştirdi. Bu son dedikleri özelde Koma Berxwedan içindi. Neler yapacaklarını da belirtiyordu. Mesela dağ yaşamını örnek gösteriyordu. Dağlarda verilen o kadar emeğin karşılığında yaratılan güzel bir yaşamdan, değerlerden bahsederek bunların sanatla beraber işlenilmesi gerektiğini söylerdi.
KAMPLARINIZ MÜCADELE MEVZİSİ OLACAK
Yaklaşık 6 ay sonra Önderlik sahasından ayrılacaktık. Önderlik grubumuzla tek tek vedalaşıp hepimize son olarak şunları söyledi: ‘Etrûş ve ondan sonraki tüm kamplar birer mücadele mevziisi haline gelmelidir. Bu insanlarımız bütün zorlukları göze alarak yola çıktı ve bundan sonrası da büyük bir mücadele ile sahip çıkmaları gerekir.’
Önderlik bizler kaybolana kadar da el sallayarak öylece derinden bakıyordu. Yaşamımda en derin izler o anlardı. Ben ve ailem var oldukça bu anılara sahip çıkacağız.”
Kaynak: ANF/Jiyan TEKOŞİN