HABER MERKEZİ –
Aslında yazının başlığını Rêbêr Apo’nun gerilla için belirttiği ‘Ey gerilla beynini ve yüreğini sağlam tut” perspektifinden uyarladık.
Kürdistan özgürlük mücadelesinde gerilla için söylenen birçok şey, toplumsal alan mücadelesinde de gençlik örgütü için geçerlidir.
Gerillaya gerekli birçok şey gençlik örgütü için de gereklidir. Çünkü gerilla Kürdistan’ın en cesur, yiğit ve fedakar gençlerinin örgütü ve ordusudur. Gerilla ile gençlik hareketi arasında böyle bir duygudaşlık durumu, ruhsal yakınlık, amaç benzerliği ve kendini adama ilişkisi söz konusudur. Kürdistan’da her yaştan insan gerilla gibi düşündüğünde ve gerilla yaşamını örnek aldığında gençleşmiş olur, gerilla tarzına benzer bir mücadeleyle düşman karşı savaştığında da öncü genç olur. Bir gerillanın da devrimci gençlik ruhuyla savaştığı kadar düşmanı darbelediği kanıtlanmıştır.
Devrimcilik en başta sağlam yürek, sağlam beyin ister. Daha doğrusu devrimcilik yüreği sağlam ve temiz, beyni iyi, güzel doğru ve özgürlükçü düşünen bir gencin yaşamı ve eylemidir. Devrimci olmak genç olmaktır. Genç kalmaktır. Bu nedenle Kürt halkının devrimci öncüsü PKK sürekli “Genç başladık, genç başaracağız” demektedir. HPG ve YJA-Star için de en büyük gençlik örgütü, ordusu demektedir. Bu sözlerin anlamı, sürekli devrimci olacağız, devrimci kalacağız demektir. PKK devrimci bir parti ve öncü olduğunu, genç olmakla tanımlamıştır. Ve bilebildiğimiz kadarıyla bu dünya devrim hareketlerinde bir ilktir. Bu aynı zamanda PKK’nin insanlık sorunlarına sadece sınıfsal değil, toplumsal ve kültürel baktığı anlamına da gelmektedir.
Peki nedir devrimcilik ya da sağlam beyin ve yürek sahibi olmak?
Devrimcilik, insanın içinde yaşadığı çağın resmi kanunlarını ve kurallarını tanımama cesareti göstermesidir. Dayatılan sistemi reddetme iradesidir. Bu sisteme karşı çıkmaktır devrimcilik. Yani isyandır.
Devrimcilik, çağın dayattığı aklı reddetmektir. Kapitalist modernitenin kültür dediklerine, bilim adı altında doğru ilan ettiklerine, boyayıp cilalayarak güzellik diye sunduklarına, yararlılık diyerek iyi dediklerine, özcesi her türden yalanlarını, sahtekarlıklarını, deşifre etmek, kabul etmemektir.
Umut tacirlerinin umut adı altında bedava dağıttığı karamsarlığı terk edip, Kaf dağının ardındaki umudun peşinden gitmektir, devrimcilik.
Korku imparatorlarına karşı cesaret bayrağını taşımaktır.
Dünyayı ve yaşamı demirden, tenekeden, camdan ve plastikten avuç kadar bir ekrana yerleştirip elimize verdiğini iddia edenlere inat, dağlara çıkmak, vadilere inmek, ovalarda koşmaktır.
İnsanı gerçeğin yerine sahte ve sanal olanına bağlayarak, aldatanlara karşı hakikatin izinden bıkıp usanmadan koşarcasına yürümektir, devrimcilik. Bunun için denizler aşmak, mesafeler tanımamaktır. Yani kendine güvenmek, iradeli olmaktır devrimcilik. Yaşamını kimseye kullandırtmamak, aklını başkalarının eline vermemektir. Özcesi kendisi olmaktır. Kendisiyle birlikte halkının olabilmektir.
Konformizme karşı sade olmayı bilmektir devrimcilik. Rahat kazanılanı değil, en zora yönelme cesaretidir.
Ya sağlam beyin ve yürek sahibi olmak ne demektir?
Sağlam beyin ve yürek, en başta soru sorabilmek, varolanı sorgulamaktır.
Kendini bilmektir. Kim olduğunu ve nereye ait olduğunun farkına varmaktır. Kafayı patlatırcasına düşünmektir.
Sağlam beyin ve yürek, heyecan duyabilmektir. Fiziki şartlar ne kadar zor olursa olsun, şairin deyimiyle kahpe düşman ne kadar saldırırsa saldırsın, davasından bir milim vazgeçmemek, sürekli yeni yol ve yöntemler üzerinde kafa yormaktır. Kalmadıysa bir yol, yeni bir yol bulmaktır.
Sağlam beyin ve yürek, kendini eğitmek ve aldıklarını başkalarıyla paylaşmayı bilmektir.
Sağlam beyin ve yürek, duygularıyla konuşabilmektir. Şiir yazabilmektir.
Sağlam beyin ve yürek, ‘halkı için bir şeyler yapman’ gerekiyor diyen kolektif duygu ve düşünceye sahip olmaktır.
Sağlam beyin ve yürek, yurtsever olmaktır. Ülkesinin dağını taşını, ormanını yeşilini, bozkırlarını, yazını kışını, suyunu susuzluğunu, kuşlarını ve yılanlarını… sevebilmektir.
Sağlam beyin ve yürek, sömürgecilikten nefret etmektir. Öfke duymaktır. Ve her an eyleme geçmeye hazır militan olmaktır. Sömürgeciliği, köleleştirmek isteyenleri keskin ve net görebilmektir. Korkmadan bu kötülüğün üstüne üstüne gitmektir.
Sağlam beyin ve yürek paylaşmasını bilmektir. Başkalarına umut olabilmektir…
Devrimci olmak ile yüreğini ve beynini sağlam tutmak arasında kopmaz bir bağ vardır. Devrimcinin yüreği ve beyni sağlamdır, beyni ve yüreği sağlam olan da devrimci olabilendir.
Devrimcilik için yürekte ve beyinde olması gereken sağlamlık için en başta kapitalist sistemin iyi, güzel ve doğru dediklerini reddetmek gerekiyor. Sağlam beyin ve yürek için başlangıç, devrimcilik için ilk adım, böyle başlar. Bu nedenle yıllar önce Rêbêr Apo, “kabul ve ret ölçüleriniz olacak. Bu ölçüleriniz net ve keskin olacak ve bu ölçüleriniz sürekli yükselecek” demiştir. Örneğin Kürt genciysen, Türk modernitesinin etkisine girmeyecek, onun asimilasyoncu soykırımcı saldırılarına karşı kendini eğitip bilinçlendireceksin.
İnsanlık tarihinde bilebildiğimiz kadarıyla hiçbir sistem kapitalizm kadar çirkin, kötü ve yanlış kurgulanmamıştır. Bu karakterine rağmen yaklaşık dört yüz yıldır sürüyor olmasının nedeni, insanları aldatabilme yeteneği göstermesidir. Gerçekten de kapitalist modernite insanı aldatmak için özel ekipler kurmuş, kurumlar örgütlemiş, icatlarda bulunmuş yegane sistemdir. Hiçbir sistem kapitalizm kadar varlığı için propaganda yapmamıştır.
Kapitalizm tek tanrılı dinlerden çok daha fazla tutucu, dogmatik ve anti demokratiktir. Tek tanrılı dinlerde tanrıya karşı gelince verilen cezaların katbekat fazlasını bu sistem kendi tanrılarına karşı çıkınca verebilmektedir. Örneğin devlete karşı çıkmak, siyasi otoritelere karşı köklü değişim talebinde bulunmaktan tutun da üniversitelerde bilimsellik adı altında konulmuş yönetmeliklere uymamaya kadar, her karşı çıkışın ağır cezaları vardır.
Kapitalizmden önceki tüm iktidar sistemlerinde toplumun kendisine ait mekanları, zamanları vardı. iktidar ve devlet buralara giremezdi, dokunamazdı. Kapitalizm bunu da ortadan kaldırmıştır. Artık insan kendine ait evinde bile kuşatma altındadır. Mülkü olan bir tarlayı istediği gibi, istediği kadar ekemez, evini bile de istediği biçimde yapamaz. Artık hiç kimsenin kendine ait bir zamanı da yoktur. Bilindiği gibi insan havsalasında yer almış en büyük kavram ya da varlık tanrıdır. Tüm dinler ve inançlar tanrı için “büyüklüğünü aklımızla tahmin edemeyiz” demiştir. Böyle bir varlık için bile ancak günün belli saatlerinde kısa suren ibadetlerle vakit ayrılmışken, kapitalizm insanlığın tüm zamanını denetimine alabilmiştir. Bundan daha büyük dogma, antidemokratiklik, faşizm olabilir mi? Bu kölelik değil de nedir? Köle efendinin dediğini yapan değil mi? İşte beynini ve yüreğini sağlam tutmak bu realiteyi reddetmektir. Devrimcilik bu realiteye savaş açmaktır. Kendi bilincini oluşturmaktır.
Görüldüğü gibi insan iradesini tümüyle denetimine almak isteyen, kişiliğini bitirip kendisi olmaktan çıkarmaya odaklanmış bir sistem içinde yaşanmaktayız. Bu sistem teknolojik araçlar yoluyla başta gençler ve kadınlar olmak üzere, hemen her ferdi kendine bağlamak için topluma karşı şiddetli bir saldırı içindedir. Hem de birçok cepheden ve mevziden topluma saldırıyor; milyonlarca insanı aç bırakıp dilenci yapmıştır. Milyonlarcasını işsiz bırakıp tüccar siyasetçileriyle sadakaya razı etmiştir. Gençlerin hayallerini pazarlamakta, gençlik ruhunu, coşku ve heyecanını, gençlere karşı silaha dönüştürmüştür. Yani gençleri gençlikleriyle vurmaktadır.
Kapitalizmde gençlik, gelecek olmaktan çıkarılmıştır. Aslında bu sistemde gençlik diye bir yaşam evresinden pek bahsedilemez. Gençliğe en çirkin saldırı türü olan düşünceden ve arayıştan kopartma, ruhunu kişiliğini esir alma araçlarıyla saldırdığı için gençlik bu gerçeği yeterince göremiyor. Daha doğrusu kapitalizm genç insanın gençliğini elinden almıştır. Eskiden “gençliğini heba etmek, gençliğini terk etmek, gençliğini elinden almak” deyimleri kullanılırdı. Bu sözler kapitalizmde ve soykırımcı sömürgecilik altında Kürdistan gençliğinde maalesef gerçek olmaya başlamıştır.
Günümüz dünyasında gençliğin düşürülmesi için özel yol ve yöntemler geliştiriliyor. Örneğin gençlik sorununu üniversite bitirdikten sonra iş bulacak mı ile sınırlamakta ki gibi. PKK’nin tanımladığı biçimde beynini ve yüreğini sağlam tutmak için bu büyük engellerle çatışmak gerekiyor. Gerçekten de kapitalizm aynı zamanda yaşamın gençlik evresini gençliğe karşı silah olarak kullanan bir sistemdir. Kapitalizm hayattın canlı, cesaretli, fedakar, üretken evresi de demek olan gençliği yok etmiştir. Körelmiş, köhnemiş, kötürüm olmuş bir sistemin, en çok gençliğe düşman olması anlaşılırdı. İşte beynini ve yüreğini sağlam tutmak buna isyan etmektir. Buna karşı kavgaya girmek, her kesi bu kavgaya davet etmektir.
Kapitalizmin gençliğe saldırısına karşı en büyük silah gençliğin kendisini eğitmesidir. Bu konuda da özellikle lise ve üniversite gençliği sahip olduğu imkanları değerlendirebilmelidir. Yoldaşlar düzenli ve sistemli kitap okuyabilmelidir. Başta Kürt gençleri olmak üzere Türkiyeli tüm devrimciler için Rêbêr Apo’nun çözümlemeleri savunmaları mutlaka okunması gereken eserlerdir.
Yurtsever gençlik, okuduklarını gurupları oluşturarak tartışabilmelidir. Böyle bir kültür Kürdistan devrimci yurtsever gençliğinin tarihinde vardır. Örneğin Kürdistan Devrimci Yurtsever Gençliği-YCK’de mutlaka okunması gereken kitaplar vardı. Örneğin 2000’li yılların başına kadar da Zor’ün Rolü, Örgütleme Üzerine, Devrimci Militan Kişilik ve Kadın Aile gibi Önderliğin kitaplarını, hem de birkaç defa okumak yurtsever bir gencin görevi ve ölçüsü kabul edilirdi. Her heval mutlaka birkaç defa bir hafta süren kapalı eğitimlere katılırdı.
Belirlenmiş konularda mutlaka seminer ve paneller yapılırdı. Yurtseverlerin çıkardığı gazete ve dergileri düzenli okumak temel bir görevdi. Yurtseverliğin de ölçüsüydü. Gençlik bu yayınların hem okuyucusu hem de dağıtımcıydı. Teknik imkanlardan ötürü, bugün bu işler çok daha ve yaygın yapılabilir.
Kürdistan Devrimci Yurtsever Gençlik tarihinden verdiğimiz bu örneklerle, Yurtsever Kürdistan -Gençliğinin beynini ve yüreğini sağlam tutma, devrimci yaşama ve devrimci eyleme sahibi olma noktasında tarihinden gelen bir tecrübeye sahip olduğunu hatırlatmak istedik. Soykırımcı sömürgeciliğin saldırılarına karşı elimizde önemli silahların olduğunu ve bu silahları daha da geliştirmek gerektiğini vurgulamaya çalıştık.
Gençlik hareketinin temel görevlerinden birinin de Kürdistan gençliğinin beynini ve yüreğini sağlam tutmak olduğu kesindir. Tabi bu görevi başarıyla yerine getirmesi için önce örgütlü yurtsever gençliğin kendi içinde beynini ve yüreğini sağlam tutma savaşını en ileri düzeyde vermesi gerekiyor. Bu iş, insan olarak değerlerine sahip çıkma, kapitalist modernitenin yozlaştıran saldırılarına karşı kendini koruma ve aynı zamanda sömürgeci ve soykırımcı Türk sistemine karşı devrimci Kürt genci olarak kendi yaşam ve kültürü ile yaşamak için olmazsa olmazdır.
Böylece bir kez daha RÊBÊR APO’nun talimatından aldığımız başlıktaki vurguyu hatırlatarak bitirelim; Ey Genç Beynini Ve Yüreğini Sağlam Tut ki Yaşamın Ve Eylemin Devrimci Olsun!
Rênas Erzurum