HABER MERKEZİ
AKP-MHP faşist ittifakı hem içte hem dışta ciddi bir sıkışmışlık yaşıyor. Tabir-i caizse etekleri tutuşmuş ne yapacaklarını bilememenin telaşıyla kuduz köpek misali sağa sola saldırmakta. Dağılmanın eşiğine gelen AKP-MHP ittifakı, bunun önünü almak için canhıraş çalışmakta. Cumhuriyet tarihin de belki de görülmeyen bir diplomatik faaliyet yürütmekte. Bir yandan dışta kendini toparlamak isterken bir yandan da içte çözülmesini engellemek için faşist kesimleri bu sürece dahil etmek istemekte. Kürdistanı işgal etmek için her türlü tavizi vermektedir ve faşist ittifakı dağılmaktan kurtulmak için savaşa ihtiyaç duymaktadır. Bunun için savaş tantanalarıyla topluma herşey kontrolümüzde imajını yaratmak istemektedir. Oysaki yürüttüğü savaş bile şuan itibariyle kontrolsüz bir şekilde devam etmektedir. O yüzden savaş politikasında bile başarısızdır. Sonuç almaktan uzaktır. Çok acemice bir savaş yürütmektedir.
AKP-MHP faşist ittifakının yaptığı sözde gizli antlaşmalar da hiçte gizli kalmıyor. Çünkü faşizmin savaş tarzı değişmediğinden her şey daha önce deşifre olan yöntemlerdir. Örneğin Başurê Kurdistan’daki bazı işbirlikçi kesimlerle yapılan görüşmelerin ne esas üzerinden yürütüldüğünü daha kendileri açıklamadan her kesimden ortak görüşler geliyor. Peki, nedir o ortak görüşler? PKK’ye karşı ortak bir savaş. Bu görüşler herkes tarafından dillendiriliyor. Yani uzun lafın kısası Amedli gençlerin deyimiyle söyleyecek olursak bu politikalarınızı; “Yemezler Bremin”.
Bir diğer konu ise AKP-MHP faşist ittifakı o kadar sıkışmış ki “seferberlik’’ ilan etmekten geri kalmamış. Madem faşist ittifak o kadar güçlü her şey kontrolünde bu seferberlikte neyin nesi insan kendine sormadan edemiyor. Aslında faşist ittifakın seferberlik ilanı sıkışmışlıklarının resmidir.
Peki, bu kadar sıkışan bir faşist ittifaka karşı özgürlük sevdalısı gençlerin tutumu ne olmalıdır. Nasıl hareket etmelidir? Bu savaşın neresinde yer almalıdır? Yurtsever gençler kendilerine bu soruyu sormalıdır. Her şeyden önce Kürt gençleri faşist rejimin propagandalarına inanmamaları bu propagandaların bir aldatmaca olduğunun farkına varmalıdır. Çünkü durum gerçekten öyle propaganda yaptıkları gibi değildir. Doğrudur bir savaş durumu var. İnanılmaz bir işgal saldırısı yürütülmektedir. Ama bu faşist ittifakının çok güçlü olduğundan ileri gelmiyor. Aksine AKP-MHP faşizmi Kürt Özgürlük Hareketi karşısında en aciz en çaresiz dönemini yaşıyor. Savaşma iradesi kırılmış.
Elinde savaştırdığı güç paralı askerler ve devşirdiği çete gruplarından başka bir güç yoktur. Bu gerçekleri Kürt gençlerinin iyi görmesi lazım ve ona göre Kürt Özgürlük Hareketinin yanında yer almalıdır ve Kürdistan halkının kazanımlarına sahip çıkmalıdır. Bu tarihi bir görev ve yurtseverlik gereğidir.
Bugün Başurê Kurdistan işgal saldırılarına karşı gerillanın direnişi müthiş moral gerekçesidir. Gerillanın Başurê Kurdistan’daki işgal saldırılarına geçit vermeyen iradesi Rojava’da karşılık bulmuş. Rojava’da gerillanın direnişini selamlamıştır. Onun içindir ki TC’nin işgal saldırılarına karşı Rojava’daki öz savunma güçleri hazır olduklarını kararlılıklarıyla göstermiştir. Rojava’ya olacak olası bir işgal saldırısında sadece özsavunma güçleri karşılık vermeyecektir, 7’den 70’e herkes bu savaşın bir yerinde yerini alacaktır. Yapılan açıklamalar halkın iradesi ve kararlılığı Devrimci Halk Savaşına hazır olduklarını gösteriyor.
Devrimci Halk Savaşı halkın işgalcilere karşı yerini yurdunu toprağını terk etmeyerek savaşmasını gerektiriyor. Rojava halkının da bu gerekliliğe göre hareket ettiği görülüyor. Tabi ki halkta savaşacaktır. Analarda babalarda kadınlarda savaşacaktır. Bu savaşta yerlerini alacaktır. Esas önemli olan gençliğin durumudur. Bu savaşta belirleyici olacak olan gençliğin katılımı ve tutumudur. Gençlik bu savaşta işgalcilere geçit vermeyecektir. Halkın düşmana karşı savaşacak duruma getirmeyecektir. Çünkü geçmiş dönemlerde gençlikteki bu ruhu iyi biliyoruz iyi tanıyoruz. Gençlik halkının öncüsü olduğu zaman halkını düşmanla yüz yüze getirmeyecek güce sahiptir. Düşmanın kirli ve haram ayaklarını topraklarına bastırmayacaktır. Topraklarını günaha sokmayacaktır.
Baran MAWA/Yeni Özgür Politika