İSTANBUL – Gezi Parkı eylemleri sırasında 16 Haziran 2013’te faşist polis tarafından başından hedef alınarak vurulan ve yoğun bakımdaki yaşam mücadelesini 11 Mart 2014’te kaybeden Berkin Elvan’ın ölümüyle ilgili açılan davanın 16’ncı duruşması Çağlayan’daki İstanbul 17’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillileri Zeynel Özen, Dilşat Canbaz Kaya, Berkin’in annesi Gülsüm Elvan, babası Sami Elvan, arkadaşları, Gezi eylemlerinde öldürülen Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük ile Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi duruşmaya katıldı. Katil polis Fatih Dalgalı, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada ilk olarak mahkeme başkanı Canel Rüzgar, dosyaya eklenen son raporları okudu. Davanın bitmesi, bütün eksikliklerin giderilmesi için ellerinden geleni yaptığını ifade eden Rüzgar, dosyanın yüzde 90’ına yakının tamamlandığını belirtti. Dosyada dinlenmemiş üç tanık polis kaldığını ve bu tanıklardan bazılarının ‘FETÖ’ suçlamasıyla firari olduğunu anımsatan Rüzgar, verecekleri kararın nihai karar olmadığı ve mahkeme heyeti olarak eksiklikleri tamamlayıcı bir merci görevi gördüklerini ifade etti.
FAŞİST JANDARMA RAPORUNA GÖRE BERKİN TALİ KUSURLU
Heyetin açıklamalarından sonra avukatlar söz aldı. İlk olarak söz alan Elvan ailesinin avukatlarından Çiğdem Akbulut, soruşturma aşamasında dosyaya giren bilirkişi raporunu ve diğer raporları okudu. Raporlarda Berkin’in vurulduğu sokağın sakin olduğunun ve silahlı herhangi bir eylem olmadığının belirtildiğini vurgulayan Çiğdem, raporlarda katil polisin kafasını öne eğip nişan alarak ateş ettiğinin belirtildiğini aktardı. Dosyaya giren son faşist Jandarma Raporu’nu da okuyan Çiğdem, bu rapora göre Berkin’in tali kusurlu sayıldığını hatırlatarak, “Bunu kabul etmek mümkün değil” dedi.
‘SON RAPOR DELİL KARARTMADIR’
Ardından avukat Can Atalay da geçen yıl olay yerinde yapılan keşifte polislerin, jandarmaya müdahalede bulunduğunu anımsattı. Berkin’i tali kusurlu bulan son raporun, faşist İçişleri Bakanlığı’nın dosyaya müdahalesinin bir göstergesi olduğunun altını çizen Atalay, “Söz konusu son rapor İçişleri Bakanlığı eliyle delil kararmaya yöneliktir” dedi. Berkin Elvan’ın vurulduktan sonra katil polisin atış yapmaya devam ettiğini ifade eden Atalay, “Elvan vurulduktan sonra yardım edenlere de ateş edildi. Bu durum sanık polis memurunun kastını ortaya çıkan bir durumdur” dedi.
Can, “Sanık, İçişleri Bakanlığı’nın o dönemki talimatları ve kendi dünya görüşü nedeniyle Okmeydanı’nda birini kastederek öldürmüştür. Sanık, o gün bir Okmeydanlı’nın canını almaya kastetmiştir, bunu Berkin’in canını alarak başarmıştır. Bir çocuğun Okmeydanı’nda, Ramallah’ta, Gazze’de, Batı Şeria’da ya da Diyarbakır Bağlar’da yaşaması kusur değildir. Bunu rapora yazanların rezilliğidir. Bu raporun altında imzası bulunan üç kişi bir çocuğu tali kusurlu sayacak kadar düşkündür” diye konuştu.
Ara kararından sonra kararını açıklayan mahkeme heyeti, tanık Muhammed Akkaya hakkında yeniden tüm adreslerinden zorla getirme emri düzenlenmesine, SMS gönderilmesine, tanıklar Enver Turan ve Ahmet Burak Aydın hakkında yakalama emri bulunması karşısında duruşma gününden önce UYAP’tan yakalanma durumlarının araştırılarak sonucuna göre işlem yapılmasına, sanığın önümüzdeki celse teşhis işlemleri de yaptırılacağından hazır edilmesi için görev yaptığı yer mahkemesine talimat yazılmasına, dosya taraflarının esasa ilişkin beyanları alındıktan sonra iddia makamından esas hakkındaki mütalaanın alınmasına, güvenlik önlemlerinin alınması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına karar verdi. Duruşma önce Elvan’ın ölüm yıldönümü olan 11 Mart’a ertelendi. Avukatların itirazı üzerine mahkeme, duruşmayı esas hakkındaki mütalaanın alınması üzere 18 Mart’a erteledi.
‘ADALET ARAYANLAR ER YA DA GEÇ KAZANIR’
Duruşma sonrasında adliye önünde açıklama yapıldı. Açıklamada ilk olarak söz alan avukat Can Atalay, “Ramallahlı bir çocuk Ramallahlı olduğu için kusurlu değildir, Diyarbakır Bağlar’da oturan bir çocuk orada oturduğu için kusurlu değildir, Çayan Mahallesi’nde bir çocuk kusurlu değildir, Okmeydanlılar bu ülkenin en az Süleyman Soylu kadar yurttaşıdır. Biz adalet istiyoruz, bu insanlar Gezi Direnişi’nde yitirdiğimiz bütün arkadaşların aileleri adalet arıyor. Adalet isteyenler er ya da geç kazanırlar” diye konuştu.
‘ÇOCUĞUMU ÖLDÜREN HALKA HESAP VERSİN’
Baba Sami Elvan da bu davanın sadece kendilerinin olmadığını belirterek, “Bizim yaramız çok derin ama biz bağrımıza basıp hep birlikte mücadele yürütmeliyiz. 18 Mart duruşması çok önemli, kitlesel olmalı. Bu katil ne kadar ceza alırsa alsın bizi mutlu mu edecek, hayır ama bizim bir insanın hayatını kurtarmak bizi mutlu edecek. Elazığ’da enkaz altından sağ çıkan insanları gördüğümde kendi çocuğum gibi haykırdım ağladım. Bu dava Türkiye toplumunu ilgilendiriyor, bugün Türkiye’nin en üst tepesindeki kişiyi ilgilendiriyor. ‘Emri ben verdim’ demişti ama biz istiyoruz ki hukuk adalet yerini bulsun o suçluysa o da cezasını çeksin. Benim çocuğumun ve tüm çocukların katilleri halka hesap versin” diye konuştu.
Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan da hazırlanan son rapora göre çocuğunun kusurlu bulunduğunu hatırlatarak, “Hadi onların dediği gibi olsun 14 yaşında bir çocuk kendini nasıl korusun? Ethem’e nasıl ceza vermediler bizimkine de vermeyecekler. Ali İsmail’in katili mağdur diye karşımıza çıkartıldı. Biz buradan söylüyoruz; biz anneler olarak bunların mağduriyetini gidermeye hazırız ama bize çocuklarımızı versinler” diyerek tepki gösterdi.
‘ARSIZ MEKANİZMA…’
Elvan ailesinin avukatlarından Çiğdem Akbulut da karşılarında arsız bir mekanizma olduğunu söyledi. Akbulut, “Ali İsmail’i tekmelediği için sakatlanan ayağı ile mağdur sıfatlı polis, 14 yaşında çocuğa kendini koruyamadı diye suç yükleyen jandarma. Bunlar arsız mekanizma. Biz çabamızdan vazgeçmeyeceğiz. Onlarca rapor geldi, gerçek açık olay anında çatışma yoktu Berkin kusursuzdu. Bir çatışma olsa idi Berkin’in cebinden torpiller çıkmış ise bir eylemciyi ya da herhangi birini vuramaz, bu yetkisinin dışındaydı, bu orantısını aşarak yaptığı bir eylemdi. Bunu söylemekten vazgeçmeyeceğiz o yüzden 18 Mart duruşmasında başından beri usulsüzlükleri anlatacağımız bir duruşma olacak” ifadelerini kullandı.