BEHDÎNAN- PKK Merkez Komite Üyesi Duran Kalkan, Önder Apo’ya yönelik Uluslararası Komplonun 25. yıl dönümü ve komploya karşı gençliğin görev ve sorumluluklarına ilişkin Nuçe Ciwan Ajansına konuştu.
Faşist, soykırımcı zihniyet ve siyaseti çökerterek Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlanması gerektiğini belirten Parti Merkez Komite üyesi Kalkan, “Bu temelde dört parça Kürdistan’da, dünyanın dört bir yanında halkımızın, dostlarımızın, gençlerin, kadınların yürüttüğü mücadeleyi en anlamlı sonuca ulaştırmalıyız.” dedi.
“Bir de tabi düşman saldırıyor özel savaş yürütüyor. Bu özel savaş dediğimiz hilekar savaş sistemi en fazla gençliği hedefliyor. Her boyutta saldırı yürüten bir savaş aslında toplum yaşamını felç ediyor, toplumun ruhu ve öncüsü olarak da gençliği felç etmeyi hedefliyor. Bütün saldırılarını gençliğe yöneltiyor. Gençlik iradesiz, örgütsüz ve bilinçsiz kılarak, gerçekleri göremez, anlayamaz ,yurtsever yaşamaz, devrimci hale gelemez ve mücadele edemez bir hale getirilmek isteniyor. Yani doğrudan doğruya faşist, sömürgeci, soykırımcı topyekün özel savaş saldırısının birinci hedef gençliktir. O halde böyle bir savaşa karşı mücadelede de birinci görev de gençliğe düşüyor. Gençlik bir de böyle anlayacak böyle görecek, topyekün faşist, soykırımcı saldırganlığa karşı savaşı yürüten gerilla gerçeğini bir de böyle anlayacak kendisini gerillanın bir parçası görecek. Ne yapacak; bulunduğu her yerde kendisini doğal bir özgürlük savaşçısı görecek. Buna öz savunma diyoruz. Öz savunma bilincini geliştirecek, örgütlülük ve eylemini geliştirecek, nerede gençlik varsa kendini örgütleyecek, hiç kimseden beklemeyecek, herhangi bir güç gelsin bana şunu yapsın demeyecek. Zaten gerilla, halk, gençlik eylemleriyle gerçeklerin ne olduğunu gösteriyor, nasıl yapmamız gerektiğini gösteriyor. O halde gençlik bunları iyi anlayabilir, olduğu yerde kendini eğitebilir, örgütleyebilir. Bir kişi, üç kişi, beş kişi bir araya gelecek bir eylem gücü, öz savunma gücü yapacak kendisini. Özellikle de bu özel savaş saldırılarına karşı halkı sindirmeye çalışan, fuhuşu, esrarı, uyuşturucuyu, katliamları geliştiren, linç etme kampanyalarını geliştiren, psikolojik savaşları uygulayan bütün kesimlere karşı öz savunma temelinde kendini savunacak, mücadele edecek. Psikolojik savaşı kendisini geliştirip mücadele ederek yenilgiye uğratacak.
Yine bütün özel savaş ekiplerine karşı bilinçlenip, örgütlenip mücadele edecek. Bütün bunlar gösteriyor. Ki gerilla savaşı bunu gösterdi gençliğe. Bir avuç gerilla, bir tim bir orduyu durdurabilir, bir mevzi bir düşmanı yenebilir. Zap savaşı bunu kanıtlıyor. Demek ki üç kişilik Kürt genci nerede olursa olsun kendisini eğitip, örgütlerse bir orduyu yenecek gücü, enerjiyi ortaya çıkarabilir. Herkes bir şey yapıp mücadele edebilir. Faşist, soykırımcı düşmana vurabilir. AKP-MHP faşizmine vurabilir. Kürt düşmanlarına vurabilir. Vurmak lazım zaten. Bunu yapabilir ve başarabilir, yapmak gerekli. Gerilla bu dönemde bunu kanıtladı. Bu temelde yol gösterdi. O zaman hepimizin yolu bu olmalı. Tüm gençler bundan gerekli dersleri çıkararak kendilerini eğitip, örgütleyip böyle bir mücadele yürütmeliler. Yani sonuç; bulundukları yerlerde herkes bilinçlenip, örgütlenip faşizme etkili darbeler vuracak, faşizmi yıkacak eylemler geliştirmeli. Bunun için her yerde bir öz savunma ordusu olarak kendilerini örgütlemeli. Tabi kahraman gerillamızı beslemeli, daha çok gerillaya katılmalı, cesaret, fedakarlık edilmeli. Her alandaki gerilla güçlerini daha çok beslemeli. Gerillalaşmalıdır. Kendi ordusuna, gençlik ordusuna daha çok sahip çıkarak onu daha büyük, daha güçlü bir hale getirip faşist soykırımcı saldırganlığa, uluslararası komplo saldırılarına karşı devrimci savaşı daha beslemeli ve bu temelde zaferi daha da yakınlaştırmalı.
25 yıldır çeyrek asır az bir durum değil. Düşman 25 yıldır saldırdı, sonuç almak istedi almadı. 25 yıldır Önder Apo’yu imha etmeye çalışan komplocu saldırılar boşa çıkarıldı. Ama biz de aynı zamanda 25 yıldır Önder Apo öncülüğünde çok yönlü, topyekün bir direnişi komploya karşı geliştirerek büyük bir mücadele, tecrübe edindik. Şimdi her zamankinden bu anlam daha güçlüyüz. Önder Apo İmralı duvarlarını parçaladı bütün insanlığa ulaştı. Uluslararası komploya karşı mücadeleyi üçüncü doğuş mücadelesi yaptı. Bütün insanlığa kurtuluş yolunu gösteren yeni paradigmayı geliştirdi. Demokratik Modernite paradigmasını… Dolayısıyla bütün bunlar herkesten çok gençlik içindir. O halde gençlik uluslararası komployu daha çok anlayacak. Uluslararası komploya karşı 25 yıldır insan üstü bir mücadele yürüten Önderlik gerçeğini, Önder Apo’nun mücadele tarzını daha iyi anlayacak. Üçüncüsü elbette İmralı’da geliştirilen Demokratik Modernite Paradigmasını herkesten daha çok anlayacak, daha çok okuyacak. Bu temelde İmralı işkence tecrit ve soykırım sistemini parçalamak, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamak isteyen onu hedefleyen küresel özgürlük hamlesinde daha güçlü katılacak. Daha güçlü öncülük edecek, eylemliliğini daha zengin hale getirecek, her yere yayacak. Durmayacak, uyumayacak, yemeyecek, içmeyecek her an eylem halinde olacak. Zafere kadar, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüne kadar tam bir seferberlik halinde mücadele edecek. Bu kesinlikle gerekli. Böyle bir duruş gösterebilmek gerekiyor. Bu 15 Şubatta gerçekten de eylemliliği zirveye çıkararak Kürt soykırım gününü Kürt özgürlük gününe çevirelim. Kürdün kara gününü aydınlık gün haline getirelim. 15 Şubatı tersine çevirelim devrimci eylemliliğimizle. Artık soykırım günü olarak anılmasın, tarihe karışsın Kürt soykırımı, özgürlük günü olsun. Kara gün olmasın, aydınlık günü olsun. Artık yas tutma günü yapmayalım, tutku, heyecanla yaşam günü yapalım. İşte15 Şubat komplosunun yıl dönümünü bu temelde karşılıyoruz.
Aslında komplonun 25 yıl dönümünde Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanmış olması gerekiyordu. Hukuki açıdan da bu gerekliydi. Siyasi mücadele de yeterli düzeyde yürütülseydi bu sağlanabilirdi. Ama hukuka hile yapıyorlar. İş Kürtlere geldiğinde her türlü hukuk ve ahlak kurallarını ihmal ediyorlar. Bunun için yapmadılar. Geriye o zaman mücadele kalıyor. Madem kendi hukuk kurallarını bile dinlemeyen böyle faşist, soykırımcı, saldırgan bir sistem var; o zaman biz de onun karşısında bilincimizi, örgütlülüğümüzü eylem gücümüzü kat be kat artırarak eylemle sonuç alalım, mücadele ile sonuç alalım. Başkasından bir şey bekleyecek değiliz. Mücadele ile sonuç alacağı. O zaman mücadeleyi daha çok büyütecek, bilinç, örgütlenme, irade ve cesaret ve fedakarlığı daha çok büyüteceğiz. Şimdiye kadar ki mücadelemizin, zengin birikimlerimizin derslerini çıkaracağız. Eleştiri- özeleştiri yapacağız. Eksikliklerimiz nerede oldu? Hatalarımız nerede oldu? Onları nasıl gidereceğiz? Neden bunlar kaynaklandı? Yani doğruya gelebilmek, 25. yıl dönümünü, 26. yılını zafer yılı yapabilmek gerçekten de bu büyük tecrübenin derslerini çıkartabilmeyi gerektiriyor. O da doğru temelde eleştiri- özeleştiri demektir. Önderlik çizgisi temelinde, Önder Apo’nun geliştirdiği İmralı direnişi temelinde onu doğru ve derinlikli anlama temelinde öz eleştirel yaklaşım gösterelim. Kendi duruşumuzu sorgulayalım; nerede eksiklik gösteriyoruz? Nerede hatalarımız var? Bu direnişi ne kadar anladık? Ne kadar temsil ettik? Ne kadar bu direnişi başka yerlere yaydık, bunun yürütücüsü olduk? Bu sorulara cevap olalım. Böyle olduğunda göreceğiz ki mücadele çok daha büyüyor. Faşist, soykırımcı zihniyet ve siyaset çok daha fazla teşhir oluyor, daha hızlı yıkılıyor. Zafer kazanılabiliyor yani. 25 yıldır yürütülen mücadelenin sonuçları zaten bunun mümkün olduğunu gösterdi. Ama bunu daha fazla uzatmaya gerek yok. Zafer her zamankinden daha yakın. Koşullar her zamankinden daha uygun. İmkanlar ve fırsatlar her zamankinden daha fazla var. O halde daha fazla uzatmak doğru değildir. Daha fazla zamana yaymak olmamalıdır. Ne olmalıdır? Küresel özgürlük hamlemizi bu 25. yıl dönümünde, 26. yılın ortasında en geç zafere taşımalıyız. Faşist, soykırımcı zihniyet ve siyaseti çökerterek Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamalıyız. Bu temelde dört parça Kürdistan’da, dünyanın dört bir yanında halkımızın, dostlarımızın, gençlerin, kadınların yürüttüğü mücadeleyi en anlamlı sonuca ulaştırmalıyız. Zindanlarda iki ay aşkın süredir yemeyip, içmeyen her türlü işkenceye direndiği gibi bir de açlık grevi direnişi yürüten, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü hedefleyen hamleye büyük katılım gösteren tutsak yoldaşların istemlerini, taleplerini gerçekleştirmeliyiz. Onların mücadelelerini zafere taşımalıyız. Bu 25. yıl dönümünü ve 26. yıl mücadelesini böyle böyle tanımlıyoruz.
Gençliğe çağrımız! Bunları doğru anlamalarıdır. Bu temelde mücadeleye sahip çıkmalarıdır. Her alanda bilinç ve örgütlülüklerini geliştirerek böyle bir mücadeleyi büyüten, zirveleştiren ve zafere taşıyan öncülüğü bilinçli, örgütlü gençlik hareketi temelinde başarmalılar. Gerçekleştirmeliler. Bu mümkündür. Gerçekleşebilir. Buna sonuna kadar inanalım. Kendimize sonuna kadar güvenelim, mücadeleyi her alanda büyütelim. Bunlar temelinde Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü için mücadele eden, örgütlenen, bilinçlenen tüm Kürt gençliğini ve dostlarını selamlıyor ve özgürlük mücadelelerinde üstün başarılar diliyorum.”