Sonbahardı
Ve mevsim ağlıyordu
Heceler dipsiz kuyu
Gündüzler nefes alışlarıydı
Hüzün yalnızlıklarımızın yoldaşıydı
Hayallerimiz üşüyordu
Yaşamaya dair dostlar arıyordu
Umutlarımız kimi zaman
köz kızıllığında bir türkü
kimi zamanda buluşmayışlarımızın
sevgili mısraları oluveriyordu
Bir aşk mevsiminde
yeni aşklara yol alıyordunuz
Duraksızlığın sınırında
yeni kapılar aralamak için
Davetsiz, ikramsız misafirler…
Yudumlayacağınız yeni yaşam
karıştıracağınız da gerçeklerdi
Göçmen kuşlar misali yurtsuz
martı sınırsızlığında özgürlükle döşeli
mekanlarda uçacaktınız
Eskicinin yalnızlığını
bir küçüğün umut biletini
Ve tüm görülenlerin, boyalarını
maskelerini düşürecektiniz
Gerçeğin çıplağında yüzmek
sanal çemberi delmek
İz çıkarmadan güzelliklere
davetiye çıkarmak
Kemerlerini sıksınlar
Şehirler, kaldırımlar, gecekondular
Tuzlu Çayır’ın ruhu taşınacak sokaklara
Ve onlar kalabalıkların
gömülü adresi olacak
Kadıncalığı hükmedecekler
çizgiler, ezgiler
ve görüngelerle…
Yaratıcılarına yarım kalan sözlerini vererek
İMRALI’daki efsaneye ibadete duracaklar
Zorluklar gölgeleriniz
varlığımızsa geleceğiniz
Artık yaşamın dilimlerinde arayın bizi
zamanın kimsesiz yolcularını
Bankta oturan bir ihtiyarın
yüz çizgilerinde
Yorgunluktan bıkmış bir memurun
sarkık ceketinde
“Ş” harfinden Orak-Çekiç yapan
Bütün okul sıralarında
Bir çocuk bahçesinin boşlukta salınan
salıncağından…
Kitap fuarının Ortadoğu standına
gizlenmiş
satırların diliyiz
Artık şehirleri ne vapur sesleri
ne tren düdükleri
ne de kalabalıkların belirsiz sesleri
uyandıracak
Serüvenciler açmışlar yelkenlerini
Onlar demir alacak
bütün seslere
zamana…
Gençliğimizden çaldık umutlarımız için
başarılarımız buluşmalarımız
olacaktır…
Roni Eylem