Bu dağlarda, bu patikalarda yolculuğum esnasında bir çok gerilla ile karşılaştım. Hepsinden aldığım mutlaka bir şey olmuştur. Bazen bir anı bazen de geride kalan bir gülüş gibi… kameramdan sürekli kaçan gerilla Hebun yüreğime bıraktığı izden bu defa ben kaçamadım.
HABER MERKEZİ
Yaşamı sevmek öyle söylemekle ifade edilecek bir durum değildir. Şehit Halil Dağ arkadaşın da dediği gibi “sevgi söylenmeyende gizlidir.” Fakat bunu düşünen tek kişi ben de değilim. Cilo dağlarında karşılaştığım Hebun da dağlara ve dağ yaşamına olan sevgisinin ne kadar yüce olduğunu yaşamda verdiği emekle ıspatlardı. Kaldığımız süre içerisinde bir kere olsun dile getirdiğini görmedim. Fakat yüreğindeki sevginin ne kadar taştığını gözlerinde, gülüşünde anlamamak mümkün değildi.
Hebun; Urfa’nın bağrından gelen ve yaşama olabildiğince sarılan bir kadın savaşçı. Yaşamı güzelleştirmenin insana nasıl bağlı olduğunu her gün bizlere bir kere daha gösteren gerilla. Ve yoldaşlarından gülümsemesini hiç esirgemeden her sabah ilk başta güneşe ve sonra yoldaşlarına sıcak bir “rojbaş” tan sonra verirdi. İşte o zaman anladım bu gerillanın yaşama olan sevgisini.
NEDEN HEBUN
Birkaç defa fırsatını bulduğum anlarda, Hebun’un peşinde koşturur konuşturmaya çalışırdım. Bi çok zaman başarısız da oldum ama Hebun hep gülerek arkasına dönerdi. Bir gün kameramı açmadan yanına gittim. Başladık konuşmaya… ve ilk sorum isminin neden Hebun olmasıydı? Bana verdiği cevap ise şu oldu; “biz Kürtler yıllarca varlık savaşını verdik. Ve PKK ile Kürtler varlıklarını ıspatlamış oldu. Savaşımız ilk başta da öyleydi; varlık ve yokluk. Özelde de biz kadınlar için bu daha çok önemlidir. Varlığımız için sonuna kadar mücadele etmek için bu dağlar kaçınılmazdır. Özgürlüğe ancak bu şekilde ulaşabiliriz. O yüzden bu ismi seçtim. Hebun; varlık ya da var olmaktır.”
BİR GERİLLANIN ARDINDAN KALANLAR
Bir gün televizyon izlerken Mardin’de yaşamını yitiren gerilla isimleri açıklanıyordu. Her bir isim yüreğimi sanki daha da büyütüyor gibiydi. Ve aralarında bir isim beni daha çok etkiledi. Evet Hebun içlerindeydi.
Ciloları seven Hebun emek verdikçe sevgisini daha da büyütüyordu. Fakat en büyük hayali ise Kuzey topraklarında gerilacılık yapmaktı. 2016 yılının sonbaharında Mardin’e geçen Hebun aradan çok zaman geçmeden şahadete ulaşmıştı. Bunu da o anda öğrenmiştim. Gerilla ardından en güzel şeyleri bırakandır o yüzden ölümsüzdürler onlar. Yaşamı kendileri inşa ettikleri için her anda, her yürekte bayrakları durmadan sallanır. O yüzden giden yoktur aslında onlarda. Hebun ardından elbetteki çok şey bırakmıştır. Kendi emeği ile yaşama bağlı olan bu kadın gerilla yoldaşlarına sonsuz anlar mutlaka bırakmıştır. Tıpkı yoldaşları gibi bana da bıraktığı bir şey vardı; gülüşü…
Yüzünden hiç bir zaman silinmeyen gülüşü. Ve aslında şunu daha iyi anladım ki bu savaşçılar yaşamı boylu boyunca sevenlerdir. Bu sevgi gülüşlerinde, gözlerinde yani yaşamın her anında zuhur ediyor.
EN SON KADRAJA SIĞDIRDIĞIM BİR FOTOĞRAF
Sürekli kameradan, makineden kaçan Hebun’un en son gün vedalaştığımda bir karesini yakalayabilmiştim. O gün papatyalar içerisinde gezinen Hebun, papatyalardan bir taç yapmış ve sonra da başından çıkarıp bizlere hediye etmişti. Başına taktığı papatyadan taç ile onu hemen çekmeye başladım. Bu defa kaçmadı…
Fotoğraf makinamıza gülerek silinmez bir anıyı yüreğimize kazmayı başardı bu genç gerilla.