HABER MERKEZİ – Almanya’da Kürt aktivistlerin düzenlediği özgürlük yürüyüşü, dördüncü gününde polis saldırısı ile engellenmeye çalışıldı. Yürüyüşe katılan gençler, polisin keyfi baskılarına ve sert müdahalelerine maruz kaldıklarını belirterek, birleşik mücadele çağrısı yaptı.
Farklı şehirlerden yürüyüşe katılan aktivistlere yönelik polis şiddeti, protestocuların demokratik haklarını kullanmasını zorlaştırıyor. Berlin’den yürüyüşe katılan Timon, yaşananların Almanya’nın Kürt toplumuna yönelik siyasi baskısının bir parçası olduğunu vurguladı. “Bu saldırılar, herhangi bir yasayı ihlal ettiğimiz için değil, devletin ‘tehlikeli’ olarak gördüğü bir gruba karşı uyguladığı sistematik bir politikanın sonucudur. Kürt toplumuna yapılan bu müdahaleler kabul edilemez. Medyanın ve gazetelerin bu şiddeti nasıl yansıtacağı kritik önemde, çünkü bu baskının nedenlerini açıklamak zorundalar” dedi.
“Nefes Alamıyordum Ama Ambulans Çağırmadılar”
Mainz’den yürüyüşe katılan Solin ise, Offenburg’dan Lahr’a kadar yürüdüklerini ancak burada sert bir polis müdahalesiyle karşılaştıklarını aktardı. “Bazı arkadaşlarımız dernekte sıkıştırıldı, bazıları bekletildi ve ben de dahil olmak üzere polis şiddetine maruz kaldık. Boynuma iki darbe aldım ve nefes alamaz hale geldim. Polis memuruna durumu bildirdim, ancak hiçbir müdahalede bulunulmadı. Yaklaşık iki saat boyunca yardım istememe rağmen ne ambulans çağrıldı ne de tıbbi destek sağlandı” dedi.
Polis müdahalesinin keyfi bir baskıya dönüştüğünü belirten Solin, “Daha sonra arkadaşlarımız teker teker gözaltına alındı, en son ben alındım. Ancak beni hastaneye götürmek yerine, sadece kimlik bilgilerimi sordular. Kendimi iyi hissetmediğimi defalarca belirtmeme rağmen, yalnızca adımı ve iletişim bilgilerimi almakla ilgilendiler” diye konuştu.
“Faşizme Karşı Birleşik Mücadeleyi Yükseltmeliyiz”
Paris’ten katılan Zelal, yürüyüş boyunca sık sık polis provokasyonlarıyla karşılaştıklarını belirterek, Almanya’da faşizmin kurumsallaştığını söyledi. “Tüm baskılara rağmen yürüyüşümüzü dördüncü güne kadar getirmeyi başardık. Ancak burada önemli olan şey, Alman polisinin müdahalelerinin sıradan güvenlik önlemleri olarak değerlendirilemeyeceğidir. Bize karşı sergilenen bu tutum, Avrupa’daki faşizmin geldiği noktayı gösteriyor. Avrupa’daki en örgütlü halk biz Kürtleriz, ancak gördüğümüz muamele hiçbir hukuk devletinin yasalarına sığmaz” dedi.
Zelal, sadece Kürt halkının değil, tüm demokratik kesimlerin bu baskılara karşı mücadele etmesi gerektiğini vurguladı: “Bugün bu şiddete sessiz kalınırsa, yarın faşizm çok daha büyük bir tehdit olarak karşımıza çıkacaktır. Almanya’daki devrimci demokratlar, antifaşistler ve sosyalistlerin bu baskılara karşı ortak bir mücadele yürütmesi şarttır.”
“Bizi Yıldırmak İstiyorlar Ama Geri Adım Atmayacağız”
Berlin’den yürüyüşe katılan Baran Agiri, Lahr’da yürüyüşçülerin polis tarafından durdurulduğunu ve zorla kimlik kontrolüne tabi tutulduklarını belirtti. “Hiçbir gerekçe gösterilmeden çantalarımız arandı, özel eşyalarımıza el konuldu. Barışçıl bir yürüyüş yapmamıza rağmen bir arkadaşımız sert müdahaleye maruz kaldı ve kolunu burktu. Buna rağmen sağlık ekipleri çağrılmadı, arkadaşımız kendi imkanlarımızla hastaneye gitmek zorunda kaldı. Demokratik haklarımızı kullanırken bu denli baskıyla karşılaşmak, aslında kimin gerçekten özgürlükten yana olduğunu gösteriyor” dedi.
Bu baskılara karşı geri adım atmayacaklarını vurgulayan Agiri, “Bu saldırılar, bizi yıldırmak ve mücadelemizi bastırmak için yapılıyor. Ancak biz özgürlük ve adalet isteyenler olarak geri çekilmeyeceğiz. Almanya’daki demokratlar, sosyalistler ve antifaşist güçler bu baskılara karşı Kürt halkıyla dayanışma içinde olmalı. Eğer bugün bu baskıya sessiz kalırsak, yarın herkes için daha büyük bir tehdit haline gelecektir” dedi.
Yürüyüşçüler, polis şiddetine karşı birleşik mücadele çağrısı yaparak, demokratik güçleri ve tüm destekçilerini yarın Strasbourg’da gerçekleştirilecek büyük buluşmaya davet etti.