HABER MERKEZİ – Topyekün saldırılara karşı topyekün mücadele etmek şarttır. Yeminli Kürt düşmanları yediden yetmişe topyekün saldırıyor. Kürdistan coğrafyası talan ediliyor, tarihi yerlerimiz yıkıp tahrip ederek bizleri tarihsiz ve belleksiz bırakmak istiyorlar. Ülkemizin zenginlikleri çalınıyor. Hedef gözetmeksizin çocuklar kadınlar gençler her türlü saldırıya uğruyor. Halkımız açlıkla terbiye edilmek isteniyor. Kürt halkının kutsal olarak gördüğü dağları ve dağ çocukları her gün bombardımanlarla yaşıyor. Ülkemiz yerel işbirlikçilerin yardımıyla sömürgecilere peşkeş çekiliyor. Her köşesi işgal ettirilmek isteniyor. Yani kısacası Kürt halkının kazanımları ve özgür yaşamdaki ısrarı elinden alınmak isteniyor.
Peki, bu kadar kapsamlı saldırılara karşı ne yapmak gerek? Madem o kadar saldırı var o zaman Kürt gençliği şapkasını önüne koyup düşünmesi gerek. Özgürlük için mücadele gerekçelerini sıralaması, nereden ve nasıl harekete geçmesine dair sorularına yanıt bulması gerek…
Oysaki her şey çok açık ve net. Her şey gün kadar ortada. Mücadele etmek için Kürdistan gençliği için bir değil binlerce gerekçeleri var. Yukarıda sıraladığım gerekçeler bunlardan sadece buz dağının görünen kısmını ifade ediyor. Birde bunun yanında kirli özel savaş merkezinin kullandığı yöntemler var.
Fuhuş, uyuşturucu, yozlaştırma, toplumundan soyutlama halk gerçekliğinden uzaklaştırma ve daha nicesi özel savaş merkezi tarafından devrede olan sindirme politikalarıdır. Bu kadar açık gerekçeler varken Kürdistan gençliğinin yapması gereken hiç şüphesiz ki bunlara karşı topyekün mücadeleye kendini adaması gerekir.
Türk sömürgeciliğin işgal saldırılarına karşı her Kürt genci kendini sorumlu görmelidir. Hiç kimseden beklememeli. Kendinin bir güç ve irade olduğunun farkına varmalı. Çünkü en kritik süreçlerde gençliğin yaptığı bu olmuştur. Kendi gücünün farkına varmış ve bu temelde mücadele etmiştir. Ve bu mücadelede de üstün başarılar elde etmiştir. Gençlik sadece yakın tarihine bile bakarsa bunu görecektir.
Özellikle 2013 ve sonrasında gelişen süreçlerde gençliğin belirleyici bir etkisi vardır. Gençliğin bu yakın tarihindeki süreçlere dahil olması TC faşizmini oldukça zorlamıştır. Günümüzde yine sömürgeci TC Kürdistan’a hunharca saldırıyor. Buna duyarsız kalmak bir Kürt gencinin kabul etmeyeceği yaklaşımlardır. O zaman ne yapılmalıdır? Yapılacaklar somut ve ortadadır. Soru işaretlerine yer yoktur.
Madem faşizm yediden yetmişe ve çok kapsamlı saldırıyor. Buna aynı şekilde güçlü bir örgütlülük ve büyük bir direnişle cevap vermek gerekiyor. Tıpkı yakın geçmişte olduğu gibi. Kobanê serhildanında olduğu gibi. Özyönetim direnişlerinde olduğu gibi. Yani komple bir mücadeleyle bu faşist saldırılara karşı durmamız gerekiyor.
Kısacası gençliğin mücadele etmesi için onlarca haklı ve meşru gerekçesi vardır. Bu gerekçeleri doğru görmek ve okumak gerek. Bir an olsun tereddüt etmeden ikicilik yaşamadan ortak tutum sergilemek gerek. Çünkü gençliğin bundan başka özgürlüğe çıkış yolu yok. Faşizm saldırıyor deyip kendini bir köşeye çekmek mücadeleyi geriye çekmek olacaktır. Oysaki mücadeleyi yükseltmek gençliğin en temek görevidir. Her yerde mücadele etmenin olanakları vardır.
Her yerde faşizme karşı ortak bir tutum sergilenebilir. Faşizm bugün amansız saldırıyor. Çünkü son demlerini yaşıyor. Sıkışmışlık psikolojisine girmiş durumdadır. Sadece öldürücü darbeyi bekliyor. İşte o öldürücü darbeyi de vuracak olan gençliğin ta kendisidir. Faşizm er ya da geç mutlak yenilgisini yaşayacaktır. Ama bu yenilgiyi faşizme yaşatacak olan gençlik olmalıdır. İşte gerçekler ortada saldırılar ortada.
Nasıl mücadele edilmesi gerektiğini herkes çok iyi biliyor. Bunu kimse görmezden gelemez. Özgürlük hareketi mücadele ediyor, zindanlar direniyor, analar sürekli ayakta tüm bu direnişlerin zaferle taçlandırılması isteniyorsa gençlik devreye girmelidir. Öncü olmanın gereklerini yerine getirmelidir.
Sokakta mücadele etmesi gerekiyorsa sokakta, üniversitelerde gerekiyorsa üniversitelerde, fabrikalarsa fabrikalarda, dağda mücadele etmesi gerekiyorsa dağlarda mücadele etmelidir. Yani her halükarda mücadele etmelidir.
Bugün bu mücadelenin merkezi hiç kuşkusuz ki Xakurkê’dir. Xakurkê bugün mücadelenin merkezi olmuştur. Gençlik yönünü bu merkeze vermelidir. Mücadeleye buradan başlamalıdır.
Ve mutlak zafere kendini kilitlemelidir. Gençliğin bu gücü ve iradesi vardır. Ama bunu belirleyecek olan öncelikle mücadele etmede karar kılmalıdır. Mücadelede karar kıldığı anda zafere yürüyebilir. O zaman haydi zafer yolunda yürümeye, haydi mücadele merkezine doğru yol almaya…
Baran MAWA/Yeni Özgür Politika