HABER MERKEZİ
Tarihin en kritik yol ayrımındayız. Gençlik bu yol ayrımında özgür kadınla birlikte belirleyici konumdadır. Gençlik ve dolayısıyla toplum bu gün tarihin en kapsamlı saldırıları ile karşı karşıyadır. Kapitalist modernitenin ideolojik, politik, kültürel, ekonomik, askeri vb. kuşatması mitolojik tanrılara, Nemrut ve Dehaklara rahmet okutacak cinstendir. Eğitim kurumları ve medya gücü ile yirmi dört saat gençliğin duygu ve düşünce dünyasını kirletmektedir. Her alan ve andaahlaki-politik değerlere pervasızca saldırmaktadır. Fuhuşu genel evlerden özel evlere taşımıştır. Gençliği sanat-spor-sex aracılığıyla özgür yaşama ve toplumuna ihanete çekmektedir. Uygarlığın uysal köleleri olmayı dayatmaktadır. Her türlü zehirli madde ile (eroin, esrar, kokain, tiner, bali vb.) tarihsel bilincini çarpıtmakta, belleksizleştirerek uyuşturmaktadır. Bireycilik hastalığı ve popülist kültürüyle yarattığı ahlaki yozlaşmayı gençliğe özgürlük gibi sunmaktadır.
Toplumdan ve öz değerlerinden kaçmayı, asimile olmayı, yabancılaşmayı en büyük meziyet gibi göstermektedir. Gençliğin hayal gücünü yarattığı sanal cennetinde tüketmektedir. Umut, inanç, maneviyat, ilke, ülke, toprak gibi değerleri anlamsızlaştırmaktadır. Kapitalist modernite, gençliğe en başta gençliğini, özgür yaşam ve özgür toplumu inkâr ettirmektedir. Zorbalık, zulüm ve hileye dayanan sistem başlangıcından günümüze kadar doğa ve topluma karşı kırım politikası uygulamıştır. Varlığını devamlı yarattığı krizlerle sürdürmüştür. Çünkü kriz ve kaos, sistemin yapısal bir sorunudur ve ancak krizlerle var olabilmektedir. Bir yandan nükleer enerji, HES’ler, barajlar, hava kirliliği, su kaynaklarının kirletilmesi ve tüketilmesi, binlerce bitki ve hayvan türünün yok edilmesi ile doğaya kırımı dayatmaktadır. Diğer yandan da halklar, inançlar, emekçiler, kadınlar, çocuklar, gençler, yaşlılar üzerindeki korkunç sömürü, açlık, yoksulluk, işsizlik, sürgün, her türlü kanser hastalığı, nüfus patlaması, savaşlar vb. yöntemlerle de bütün topluma kırımı dayatmaktadır. Ancak tüm saldırılarına rağmen, devletçi uygarlığın en vahşi, zalim ve pespaye temsilcisi olan kapitalist modernite ve onun küresel öncü güçleri ile yerel uzantıları varlıklarını daha fazla sürdüremeyecek duruma gelmişlerdir. Demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa hamlesine Apocu ruhla katılarak öncülük görevlerini yerine getirecek olan gençlik, başta Kürdistan olmak üzere Ortadoğu ve dünyada kapitalist moderniteyi yenilgiye uğratarak aşacak ve demokratik modernitenin zaferini ilan edecek tüm imkân ve koşullara sahiptir. Devletçi uygarlık kurulduğu mekân da can çekişmektedir.
Demokratik uygarlık ise yeniden kendi kökleri üzerinde dirilmekte ve yeşermektedir. Tarih bu yeniden doğuşun yaratıcısının Önder Apo ve PKK, mekânının Kürdistan, öncülüğünün ise demokratik ulus perspektifi ile Kürt halkı ve Kürdistan gençliği olduğuna şahitlik etmektedir. Önder Apo ‘genç başladık ve genç başarıyoruz’ diyerek tarihin en görkemli gençlik hareketi olduğumuzu vurgulamıştır. Ki özünde gençlik, en yaman hakikat arayışçılığı ve savaşçılığıdır. İçinden geçtiğimiz dönem ise Apoculuğun yenilmez gençlik ruhu ile mücadeleyi zaferle taçlandırma dönemidir. Demokratik modernite zaferinin garantisi, gençliğin hakikat savaşçılığıdır. Ahlaki, politik ve entelektüel görevleri, fikir-zikir ve eylem birlikteliği ile pratikleştirmek gençliğin onur ve namus borcudur! Dönem gençliğin demokratik uygarlık çizgisinde zafere yürüme dönemidir. Bu onurlu yaşamanın da biricik yoludur.