HABER MERKEZİ
Değerli Yurtsever Kürdistan Gençliği!
Hareket ve Halk olarak önemli tarihi günleri yaşıyoruz. Böylesi tarihi bir süreçte 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişinin temsil ettiği ‘Ulusal Onur Günümüzü’ karşılama ve yaşama geçirme sürecinde bulunuyoruz. Bu vesileyle bu onurlu yolda büyük direnerek Kürdü direnişleriyle dirilten, Kürde yeniden can veren, umut veren ve bu uğurda şehadete ulaşan Hayri DURMUŞ, Kemal PİR, Akif YILMAZ, ve Kızıl Yıldızımız Ali ÇİÇEK yoldaşı saygı ve minnetle anıyoruz. Yine 14 Temmuz direniş mirasını devralarak ve bu uğurda şahadete ulaşan yoldaşların anılarına ve bağlılıklarına cevaben gelişen 15 Ağustos devrimci gerilla direnişinin arifesinde bulunmaktayız. Önder APO öncülüğünde ve Egid yoldaş komutasında başlatılan ‘Ulusal Kahramanlık’ çizgisinde yürütülen tarihi 15 Ağustos 1984 devrimci gerilla atılımımızın 37. Yıl dönümüne giriyoruz. Bu temelde Kürdistan Gençliğinin ve tüm halkımızın 15 Ağustos direniş ve diriliş bayramını kutluyoruz. Kürdistan’da Kürt varlığı ve özgürlüğü adına yürütülen tüm çalışmalarda ve sağlanan tüm gelişmelerde 14 Temmuz büyük Ölüm Orucu direnişi ve onu takip eden 15 Ağustos gerilla atılımı Kürde nasıl direnmesi, nasıl savaşması gerektiği noktasında yol göstermiş YAŞAMDA ÖZGÜRLÜK SAVAŞTA ZAFER çizgisini netleştirmiştir. Bu çizgide yürüyen, direnerek şahadete ulaşan öncü gençlik komutanlarımız Baran MAWA yoldaşı ve Mahir BOTAN yoldaşı saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Kahraman şehitlerimizin amaçlarını, özgür yaşam ve özgür Kürdistan hayallerini yaşatarak büyük intikam sözümüzü yeniliyoruz.
Değerli Yurtsever Kürdistan Gençliği!
21. yüzyıl Halkımız ve Hareketimiz açısından zafer, dünya toplumları ve kadınları açısından da özgür yaşam şiarıyla ilerleyen bir yüzyıl olmaya devam etmektedir. Halkların, kadınların ve gençlerin özgür yaşam istemlerinin kapitalist modernite sistemini çıkmaz bir krizin içerisine sürüklediği aşikârdır. Önderliğimizin Demokratik Ulus perspektifi tüm dünyaya alternatif bir yaşam, özgür bir yaşam olanağının olduğunu, halkların, ulusların kendi kendilerini öz güçleriyle, öz yönetimleriyle yönetebileceğini göstermiştir. Ve bu yüzyıl özelde Kürdistan ve Ortadoğu halkları açısından ve dünya halkları açısından verdikleri en zorlu mücadeleye tanıklık etmektedir. Dünya halklarının özgür yaşam istemlerine karşı küresel hegemon güçler dünyanın başına koronavirüs diye bir illeti bela etmiş ve içinden çıkılmaz bir hale dönüştürmüş olsa da halkların, kadınların ve gençlerin özgür yaşamdan vazgeçmediğini görmekteyiz. Tabii koronavirüsten önceki süreci iyi görmek gerekir. Virüs öncesinde neredeyse dünyanın birçok yerinde halk ayaklanmaları vardı, Lübnan, Irak, Fransa, Şili, Çin, İspanya ve Yunanistan gibi birçok ülkede halkların özgürlük eylemleri vardı. Kadınların Las Tesis eylemleriyle beraber dünyanın her yerine yayılan direnişleri oldu. Dünya halklarının özgürlük ve özerk yaşama istemlerini engellemek için 2019 yılının sonlarında Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve tüm dünyayı esir eden, korona virüs saldırısının hegemon güçler tarafından başlatılmadığını kim iddia edebilir? Bununla adeta dünya halklarını esir etmiş ve tamamen yeni bir dünya sistemi inşası içerisine girilmiştir. Mesela şimdi bakalım: Dünyada kapitalist sisteme karşı gelişen her ayaklanma korona virüs tehdidiyle bastırılmaktadır. Kısmi izinlerle toplumun dışarıya çıkmasına izin verilmektedir. Amaç ehlileştirilmiş toplumlar oluşturmaktır. Denetim altına alınan, her anını takip eden bir sistem inşa etmek ve böylece tüm insanlığı küresel sistem içerisinde yozlaştırmak, tamamen tekniki bir sisteme entegre ederek eritmek temel hedef olmaktadır.
Yaşanan bu gelişmeleri 3. Dünya Savaşı’ndan bağımsız değerlendiremeyiz. Tüm bunlar gösteriyor ki 3. Dünya Savaşı her geçen gün şiddetlenerek askeri ve siyasi yönden daha karmaşık, daha yoğun, alabildiğine kaygan ve hareketli olacaktır. Bilindiği gibi 3. Dünya Savaşı Önderliğimize karşı yapılan uluslararası komployla başlamış, ABD’nin Irak’a müdahalesiyle yeni bir aşamaya varmış, Suriye savaşı da son olmayıp İran gibi diğer bölge ülkelere sıçrayacağı açığa çıkmıştır ki 2020’nin başında Kasım Süleymani’nin öldürülmesi bunu somut bir şekilde göstermiştir. Oluşturulmak istenen siyasalaskeri sistem Kürt bölgelerini kapsadığı kadar Ortadoğu’nun birçok bölgesini de kapsamaktadır. Her güç kendi çelişki ve çatışmasını mevcut siyasal, askeri durumu, gelişmeleri, zayıflıkları, boşlukları değerlendirerek fırsata dönüştürmeye çalışmaktadır. Faşist Türk devletinin yaptığı da tamamen böyledir. 9 Ekim Rojava’ya saldırısı ve Libya politikaları gelişen savaş içerisinde kendisine yer ayarlamaya çalışan bir TC gerçekliğini göstermektedir. 21. yy siyasi ve askeri sistemi kapitalist hegemon güçler tarafından yeniden dizayn edilmek istenmektedir. Ve dizayn politikalarını gerçekleştirmek için Ortadoğu savaş merkezi olarak belirlenmiştir. Buda iç savaşı Kürdistan ve bölgede yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Dikkat edilirse tüm dünya güçleri: ABD’si, İsrail’i, Rusya’sı, Avrupa devletleri, İngiltere’si, Almanya’sı ve bölge ulusdevletleri bu savaşın içerisindedir. 3. Dünya Savaşı içerisinde inşa ettikleri kapitalist sistem için en büyük tehlike olarak gördükleri ise Önderliğimizin paradigması olmaktadır. ‘Demokratik, Ekolojik, Kadın Özgürlükçü’ paradigmasını kendileri için büyük bir tehlike olarak gördükleri içinde Kürt sorununu çözümsüz bırakmakta ve yaratılan özgürlük kazanımlarına saldırılar gelişmektedir. Nitekim 9 Ekim Grê Spî ve Serêkani saldırılarına NATO, BM ve diğer hegemon güçler sesiz kalmış ve bazı noktalarda ise desteklemiştir.
Mevcut durumda Kürdistan’a dönük geliştirilen işgal saldırılarına da sessiz kalınmaktadır. Zînê Wertê’ye dönük işgal durumu ve yine Heftanin alanına dair başlattıkları KapanPençe operasyonu bunu somut göstermektedir. Güney Kürdistan’a dönük geliştirilen bu işgal politikalarının temel amaçlarından biri PKK Gerillalarını imha ve tasfiye etmeye dönük olmaktadır. Faşist TC devletinin bu işgal politikalarıyla hedeflediği diğer önemli bir amaç ise Kürdü her yerde imha etmektir. Yeminli Kürt düşmanı olan AKPMHP işgal politikalarını Kuzey Kürdistan ile sınırlı bırakmamakta, Kürt halkının bulunduğu her alanı kendisine hedef haline getirmektedir. Kürdistan köyleri sürekli bombalanmakta ve halkımıza sürekli olarak askeri operasyonlarla işkence edilmektedir. Şengal ve Maxmur alanlarını da kendisine hedef haline getirmiş ve zorlandığı her anda, dara düştüğü her anda bu alanları bombalamakta ve yurtsever halkımızı katletmektedir. Bu saldırıları tehdit amaçlı uygulamaktadır. Aslında mevcut durumda tüm kesimler bilmektedir ki, TC devletini tabiri caizse bir soysuzlar çetesi yönetmektedir. Peki, nedir bu soysuzlar çetesinin amacı? Tek devlet, tek millet (ki kendi milletine en büyük köleliği yaşatmaktadır) tek vatan ve tek bayrak. Bu da eşittir; kölelik, sömürü, katliam, gasp, açlık, zulüm, faşizm, sessizlik, barbarlık gibi uygulamalar. Hepsi de kendi diktasını yaşatmak içindir. Öyle olmazsa Gerilla mezarlıklarına bu denli saldırır mı? Gerilla cenazeleri Kilyos’ta bir kaldırımın kenarına bırakılır mı? Egit İpek’in cenazesi kargo paketi içersin de ailesine gönderilir mi? Barbarlığın ve faşizmin son raddesini tüm dünyaya gösteren Erdoğan ve onun faşist güruhu, yürüttüğü özel savaş politikalarıyla, saldırılarıyla ne kadar cani ve vahşi olduğunu, Kürt düşmanlığını göstermektedir.
Değerli Yurtsever Kürdistan Gençliği!
Tüm dünyanın gözü önünde Kürdistan toprakları bombalanarak talan edilmekte, neredeyse her gün halkımız katledilmekte ve tüm değerleri yok edilmek istenmektedir. TC faşist devleti Kürdistan’a dönük işgal ve sömürü politikalarını en vahşi şekilde uygulamaya devam etmektedir. Yeminli Kürt düşmanları tüm dünyanın başına ne gelirse gelsin, ne olursa olsun Kürde karşı olan nefretinden bir an dahi vazgeçmemiştir. Tüm dünyanın başına bela olan virüs sürecinde dahi bir an olsun Kürdü katletmekten vazgeçmemiştir. Bununla birlikte Önderliğimiz üzerindeki tecrit her geçen gün ağırlaştırılarak devam ederken TC faşizmi dağlarımızı aralıksız bombalamaya devam etmiştir. Çocukları katletmeye devam etmiştir. Kadın düşmanlığı yapmaya devam etmiştir. Gerillaya dönük her türlü tekniği kullanmaya devam etmiştir. Kürdistanın en kutsal değerleri olan şehid mezarlıklarını yakıp yıkmıştır. Toplumsal hafızamız olan tarihi alanlarımızı sular altında bırakmaya devam etmiştir. Kürtçe müzik dinleyen gençlerimiz sokak ortasında linç ederek katletmiştir. Kürde ait olan ne varsa yok etmek istenmektedir. Tüm bu vahşi, faşist saldırılara karşı Kürdistan gençliğinin tutumu ve yaklaşımı her zamankinden daha önemli olmaktadır. Mademki Kürdistan Halkına ve değerlerine karşı bunca saldırı ve özel savaş yürütülmektedir o zaman Kürdistan gençliği de ona göre mevzilenmeli, ÖZGÜCÜ ile düşmanın tüm politikalarını boşa çıkarmak için çalışmalı ve savaşmalıdır. Özgüç: Kendi öz kültürü ve bilinci ile örgütlenmektir. Gençlik örgütlenmiş halk gücüdür. Değerlerine ve varlığına sahip çıkma gücüdür. Dayatılan tüm bu özel savaş konseptine karşı yürütebileceğimiz en yaman savaş özgücümüze dayalı ‘YURTSEVERLİK SAVAŞI’ dır. Madem Kürde dönük bu kadar saldırı var o zaman Kürdistan Gençliği de Yurtseverlik savaşı ile cevap olmalıdır. “Siz bizi vatansız, topraksız bırakmaya çalışıyorsunuz, şehitlerimizin kemiklerine dahi tahammül edemiyorsunuz o zaman bizlerde sizlerin tüm vahşetinize karşı yurtsever devrimci bilinçle sizin tüm politikalarınızı çürüterek, vatanımıza, şehitlerimize sahip çıkacağız” demelidir. İşte devrimci yurtsever gençliğin tutumu bu olmalıdır. Nedir Yurtseverlik savaşı; ülkeye bağlılıktır, Kürdistan şehitlerine bağlılıktır, tarihine bağlılıktır. Dönemin yurtseverlik çizgisi Mehmet Tunç çizgisi olmaktadır. Savaşarak, mücadeleyi büyüterek, ülkesine, topraklarına sahip çıkarak onurluca savaşmaktır. Kürdistan gençliğine bırakılan miras budur. Özgür yaşam, özgür ülke için onurluca savaşmak ve direnmektir. Devrimci yurtseverlik savaşı özgür yaşamak isteyenlerin eylemidir. En yüksek bilinç, en yüksek eylem devrimci yurtseverliktir, Kürdistan gençliği bu mirasa sahip çıkarak tarihine, ülkesine, şehitlerine sahip çıkması en yüksek yurtseverlik bilinci olmaktadır. Peki, nasıl örgütleneceğiz?
Birinci silahımız; örgütlenmek ve birlik olmaktır. Kürdistan gençliği bulunduğu her alanda otonom yani bağımsız ve dar birlikler şeklinde örgütlenmelidir. Her Kürdistan genci doğal öncü olmalıdır. Bulunduğu mahallede, okulda, iş yerinde örgütlenmeli ve birlik oluşturmalıdır. Tarihi bir dönemden geçmekteyiz. TC devleti gerilla ile girdiği her savaşta varlık ve yokluk savaşı olduğunu belirtiyor. Bunun üzerinden özel savaş yürütüyor ve propaganda yapıyor. Biz varlığımızı tüm dünyaya ilan etmiş bir halkın gençleriyiz. Bizim için bu dönem KAZANMA dönemidir. Özcesi dönem faşist TC’ye son darbeyi vurma dönemidir. Dış güçlerin desteği ile ayakta durmaya çalışan AKPMHP diktasını yerle bir edecek güç yurtsever devrimci gençliğin örgütlü gücüdür. Bir kişi, iki kişi denilmemelidir, bu vahşi düşmandan intikam almak isteyen her Kürt genci örgütlenmeli ve kendi öz gücü olan birliğini oluşturmalıdır. Bazı anlar vardır ki bir kişinin öncülüğü büyük devrimler yaratır. Bir çıkış bir eylem devrim yaratır. Özgürlük yaratır. Bundan kaynaklı hiç bir Kürt genci ‘tek başıma ben ne yapabilirim’ dememelidir. Aklını ve gücünü kullanırsa düşmanı felç edecek darbeler vurabilir. Bu ne bir hayal nede propagandadır. Önder APO bunun en büyük temsilidir. Ş. Zilan, Kemal PİR, Mazlum Doğan, Sema Koçer ve Kürdistanın tüm şehitleri bunun en büyük temsili olmuştur. Her bir Kürdistan genci bu öncülüğü yapabilir. Bu öncülüğü yapabilecek bilinci de, iradesi de, gücü de vardır. Yeter ki kendi öz gücüne güvensin, kendisine inansın. Kendisine inanır ve güvenirse yapamayacağı hiç bir şey yoktur. İyi örgütlenen, planlamasını iyi yapan, hedefe odaklanan her örgütlü güç muhakkak kazanır ve devrimci çıkışlar yaratır.
İkinci silahımız; eylemdir, ayaklanmadır. Gençliğin yaşamı EYLEMDİR, SERHİLDANDIR, AYAKLANMADIR. Serhildan, ayaklanma, eylem gençliğin savaşıdır. Sömürüye karşı, faşizme karşı, baskı ve zulme karşı eylemdir. Yurtsever devrimci gençlik tüm gericiliğin, sömürünün, işgalin düşmanıdır. O zaman bunca zalimliğe karşı düşmanlığımızı gösterelim. Unutmayalım TC için her Kürt genci imha edilmesi gereken bir düşmandır. Eskiden en iyi Kürt ölü Kürttür deniliyordu. Son süreçte şehitlerimizin cenazelerine yaklaşımları göstermiştir ki en iyi Kürt tamamen yok edilmiş toprağın altında dahi olmayan Kürttür. Önderliğimizi mutlak bir tecride alan, her şeyimize hakaret eden, talan eden, yüzde yüz imha etmeyi, tasfiye etmeyi planlayan bir düşman gerçekliğimiz varken, tüm değerlerimiz, kültürümüz, inancımız ve tarihimiz katledilirken kaybedecek neyimiz var ki! Kaybedecek hiç bir şeyimiz yoktur. O zaman, Kürde karşı böylesi bir düşmanlık varken Kürdistan gençliği de bu gerçekliğe göre örgütlenmeli ve savaşmalıdır. Eylem ve serhildan ruhuyla Erdoğan ve Bahçeli canisine düşmanlığın nasıl olduğunu boyun eğmeyerek sessiz kalmayarak cevap vermelidir. Kuzey Kürdistan yurtsever gençliği fazla sessiz kalmadı mı? Bu sessizliğin yıkılması için bizde diyoruz ki, gereğinden fazla sesiz olmanın, sesiz kalmanın da bir sınırı vardır. Yunanlı bir bilge derki “mutluluk dahi haddini aştığında azap olur.” Daha ne kadar halkımıza azap çektirteceğiz? AKPMHP vahşi politikalarının haddi hesabı kalmamıştır. Erdoğan güruhuna haddini bildirmenin zamanı gelmiş hatta geçmektedir. Kürdistan gençliği hiç bir zaman düşmanın zalimliklerine sesiz kalmamıştır. Her zaman zalimliklerinin hesabını sorarak haddini bildirmiştir. Bugün de hesabını soracaktır. Düşmanın tekniğini, teknolojisini gözünüzde büyütmeyin. Gerilla kısmi imkânlarına rağmen TC’nin tüm teknik saldırılarını boşa çıkartarak adeta TC faşist devletinin psikolojisini allak bullak etmiştir. Bu kadar vahşileşmesinin temel kaynağında gerilla karşısındaki çaresizliği, tekniğinin işe yaramaması yatmaktadır. Erdoğan çetesinin elebaşı olan Soysuz, Eylül ayında Cudi ve Ağrı Dağı’nda piknik yapacağının sözlerini veriyor. Boş hayaller kurmakta bir marifet olsa gerek. Fakat Botan ve Serhat gençliği meydanlarda çıkarak buna cevap vermelidir. Öyle eylemler olmalıdır ki, soysuz çete başıboş hayali dahi dile getirdiğine bin pişman olmalıdır.
Önder APO “Kendine güvenen, kendi usulüyle savaşan bir halk gerçekten yenilmezdir. Bu atom bombasından da daha büyük bir bombadır. Bunun için cesaret gerekiyorsa cesaret, fedakarlık gerekiyorsa fedakarlık, silah gerekiyorsa silah, sopa gerekiyorsa sopa, taş gerekiyorsa taş, doğayla gerekiyorsa doğayla savaşalım. Eğer insan kazanmaya ahdetmişse bu savaş kendisinden ne istiyorsa onunla düşmanın bu ümitsiz politikası üzerine yürüyebilir. Bu savaşta çok kan dökülebilir. Biz her zaman çok kanın akmasından değil, kanın kesilmesinden korkarız. Bu cehennem gibi yaşamı, lanetli yaşamı ne yapacağız? Her şeye hizmet eden, herkese her şey için işçilik yapan, askerlik yapan, kulköle yapan bu yaşamı biz ne yapacağız? Bu açıdan, canımız, kanımız gidecek deyip, eskisi gibi sahte bir yaşama yapışmaya gerek yok. Eğer bu kan, bu lanetli durumdan kurtulmak içinse, eskiden dendiği gibi günahtan kurtulup sevaba girmek, haram yaşamdan kurtulup helal yaşama girmek içinse gerek¬lidir. Namuslu, onurlu yaşama girmek için gereklidir. Görüyoruz ki, bize dayatılan yaşamda aldatılma ve korkutulma vardır. Bu yaşamı biz ne yapacağız?” belirlemesinde bulunmuştur. Bu noktada biz Kürdistan gençliğine düşen görev onurlu ve namuslu bir yaşam için savaşmak ve Kürt gençlerine miras bırakılan direniş bayrağıyla düşmanı yenilgiye uğratmaktır.
Değerli Yurtsever Kürdistan Gençliği!
Şimdi üniversiteliler, liseliler, genç kadınlar, yerel gençlik AKPMHP faşizmine karşı başkaldırmalı gözünü ZAFERDEN, İNTİKAMDAN başka bir şeye dikmemelidir. Adeta her yerde hesap sormalıdır. Gençlik faşizme hesap sorma mekanizmasıdır. Bu rolünü artık oynamalıdır. Mevcut durumda hiç bir şey yapmadan gözaltına alınmakta, Kürtçe müzik dinlediği için katledilmekte, Kürdistan çocuklarına alçak TC polisleri tarafından sokak ortalarında işkence edilmekte, panzerlerle ezilmektedir. Ve bunlar ortada hiç bir şey yokken olmakta. Ne demek bir Kürt genci kendi dilinde müzik dinlediği için katledilir, çocuklar sokakta oyun oynarken işkence görür. Anlamadık Kürdistan yurtsever sırra kadem mi bastılar bunların hesabı sorulmamaktadır. Hiçbir şeyin hesabını sormadan zindana girmekte neyin nesi? İşkence edilmekte neyin nesi? O zaman hesap soralım. En azından neden olduğunu anlarız. Yurtsever Gençlik, sessizliğini artık kırmalı ve sokakları inletmelidir. Bunca zulüm varken üniversiteli gençler okullarına nasıl devam etmektedir? Yapması gereken bulunduğu okulu yakıp yıkmaktır. Orada bulunan faşist güruhlara, örgütlenerek Kürde dönük gelişecek her tür saldırının hesabını soracağını göstermektir. En aydın kesimimiz bu kadar sessizliği nasıl kendisine yakıştırır. Bu temelde sessiz kalmak yerine onurlu Kürt gençleri, Kasım Engin yoldaşın anısına bağlı kalmalıdır, Ş. Egit İpek’in anısına bağlı kalmalıdır. Onların intikamını almak için elinden gelenin ötesinde bir çabanın sahibi olmalıdır.
Kuzey Kürdistan gençliğine çağrımız şu temeldedir: Tam da burada; insanlık soyunun varolduğu bu topraklarda, kurtuluş için tam da burada çalışacağız. Tam da burada savaşacağız. Faşist TC sisteminin tankına, topuna, zalim diktasına karşı burada düşmanımızı yenilgiye uğratacağız. Bu TC devleti için yeni bir durum olmayacaktır. Çünkü ataları başka türlüsünü görmedi, torunları da görmeyecek. Kuzey Kürdistan Gençliğinin ruhu Serhildan ruhudur. Faşiste hesap sorma ruhudur. Bu ruhu Kemallerden, Hayrilerden, Zilanlardan devraldı ve gereklerini yerine getirecektir. Bu tarihi devrimci görev tüm Kürdistan gençliğinindir. Kürdistan gençliği susan bir halkın gençliği değil, devrimci bir halkın gençliğidir ve gereklerini muhakkak yerine getirmelidir.
Bütün yurtsever Kürdistan gençliğini bu temelde, Önderliğimize ve kahraman şehitlerimize layık bir şekilde daha güçlü bir tarzda başkaldırmaya ve özgürlük meydanlarına çağırıyoruz. Onur ve şeref için meydanlara çağırıyoruz. Şimdiye kadar ki bu sessizliği yıkmaya son verelim diyoruz. Gün ayağa kalkma ve düşmana haddini bildirme günüdür. Gün kazanma günüdür. Gün özgür yaşamı ve özgür Kürdistanı inşa günüdür. Gün büyük intikam günüdür.
Kaynak: Yurtsever Gençlik Dergisi/Temmuz Ağustos sayısı-Baran Mawa
Dergiye şu adresler üzerinden kolaylıkla ulaşılabilirsiniz
https://www.ciwantv.com/category/yurtsevergenclik/
https://www.yumpu.com/user/yurtsevergenclik
https://issuu.com/yurtsevergenclik
https://drive.google.com/file/d/1wFeftoWtFygmkx0LtcMVucqwGPV74_wf/view?usp=sharing