HABER MERKEZİ
20-23 Şubat tarihleri arasında yapılmış olan 2. Ortadoğu Gençlik Konferansı’na katılan ve Ortadoğu Devrimci Gençlik Meclisi bileşeni Genç Komünarlar temsilcisi Deniz Köroğlu ile konferansa dair değerlendirmelerde bulundu.
– Merhaba, öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
Ben Deniz Köroğlu. Türkiyeli bir genç devrimciyim. Genç Komünarlar olarak bu konferansa katıldık. Bölgemizdeki devrimci dinamikleri değerlendirmek ve mücadele imkan ve olanaklarını yoklamak, enternasyonal ilişkiler kurmak için bu konferansa katılım sağladık.
– 2. Ortadoğu Gençlik Konferansı’na dair genel anlamıyla izlenimleriniz nelerdir?
Özellikle bulunduğumuz tarihsel süreç itibariyle baktığımızda Kobane gibi çağımızın Stalingrad’ı olarak değerlendirilen bir yerde bu konferansın gerçekleşmesini çok değerli buluyorum. Açıkça söylemek gerekir ki her ne kadar eksikleri de olsa çok farklı ülkelerden devrimci güçlerin bir araya gelip tartışabildiği bir konferansın örgütlenmiş olması çok anlamlıdır. Bundan daha da anlamlısı burada buluşan gençlik örgütleri olarak, Ortadoğu Devrimci Gençlik Meclisi oluşturup ortak mücadeleyi büyütme doğrultusunda pratiği örmeye girişmiş olmamızdır. Bu gibi enternasyonal girişimler tarihsel olarak da baktığımızda hep çok önemli olmuştur. Bugün de devrimci mücadelenin seyri açısından, Ortadoğu coğrafyasında etkisini kısa ya da uzun vadede göstereceğine inanıyorum. Elbette ki eksikleri vardı. Konferans bileşenlerinden olan örgütler, Kobane’ye ulaşma aşamasında çokça engelle de karşılaştı. Ancak tüm baskıya ve tehditlere rağmen konferans gerçekleşti. Bu da bölgede güçlendirmeye çalıştığımız devrimci iradenin hiç de küçümsenemeyecek bir boyutta olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
– Bu konferansın kısa orta ve uzun vadede amacı neydi?
Kısa vadede bir meclisin kurulması ve bölgede bunun aracılığıya hem katılımcı sayısını arttırmak hem de mevcut katılımcılar ile birlikte ortak bir perspektifle mücadeleyi büyütmek hedeflenmekte. Elbette ki bu perspektif konferans içerisinde yapılan tartışmaların sonunda belirlenmiştir. Bir diğer yönüyle de konferansın sürekliliği sağlanarak işlerliğini her defasında daha daha büyütmek hedeflendi. Bölge gericiliği, emperyalizm ve faşizm ile mücadele bu perspektifin önemli bir muhtevasıdır. Ayrıca Konferans Dünya Gençlik Konferansı’nın örgütlenmesini de önüne hedef olarak koymuş ve bunun hazırlıklarına başlama kararı almıştır. Bu da devrimci gençliğin enternasyonal mücadelesini büyütmenin bir aracı olarak anlamlı bir çabadır.
– Konferansın ön hazırlıkları nasıl gelişti, bu konuda neler söyleyebilirsiniz? Bu minvalde yaşanılan zorluklar nelerdir?
Konferansın ön hazırlıklarında belli zorluklarla, engellerle karşılaşıldı. Bunların önemli kısmı ilişkilerin kurulması ve katılımcı örgütlerin konferans yeri olan Kobane’ye getirilmesiyle ilgiliydi. Bazı ülkelerden gelmeye çalışan delegasyon baskıyla karşılaştı. Ülkelerinden çıkışlarına izin verilmeyenler oldu. Tutuklanan delegeler oldu. Başur’dan Rojava’ya geçişler engellendi. Ancak bütün zorluklara rağmen konferans yapıldı. İlk adım atıldı, bu yaygınlaşarak devam edecektir.
– Konferans sürecinin beklentilerinizi karşılayan ve karşılamayan yönleri nelerdir?
Elbette içerik açısından çok daha zengin tartışmalar yürütülebilirdi. Fakat bu konferansa katılan örgütlerin de bir süredir bölge bazında ortak mücadeleye ne denli uzak olduğunu unutmamak gerekir. Yine de başlangıç olarak bir temel olabilmesi açısından verimli olduğunu söyleyebiliriz. Her şeyden önce arayış ve çabanın varlığını gözler önüne koyan bir konferansla karşılaştık. Bu oldukça mutlu etti. Bu arayış sahiciydi. Ve içinde barındırdığı cüret’i, bütün engellemelere rağmen başarıyla gerçekleşmesinden de görebilirsiniz. Bu gelişme Ortadoğu halkları için umut taşımaktadır.
Diğer yandan Rojava deneyiminin irdelenmesi ve devrim sürecinin değerlendirilmesi noktasında eksik kaldık. Konferansa ev sahipliği yapan Rojava gençliğinin savaş ve devrim pratiğini, devrimin inşa sorunlarını ve aşma dinamiklerini daha çok konuşabilirdik. Ortadoğu’nun potansiyel enerji kaynaklarını da bu açıdan tartışmak önemliydi. Yine ezilenlerin özgürlük mücadelesinde ana çelişkilerin ve esas dinamiklerin yakalanması üzerine tartışmalar daha bütünlüklü olabilseydi daha güçlü bir ortaklık geliştirilebilirdi.
– Konferans sizce amacına ulaşmış mıdır?
Ortadoğu Devrimci Gençlik Meclisi’nin kurulması ve hedeflerin belirlenmesi kapsamında kısa vadeli olarak, evet, diyebiliriz. Ancak unutmadan söylemek gerekir ki bu soruya kapsamlı bir cevap verebilmek için sürekliliğin sağlandığından emin olmak gerekir. Bunu ise ilerleyen zamanlarda göreceğiz. En nihayetinde amaç sadece oturup güzel tartışmaların yürütülmesi değildir. Ortak mücadelenin büyütülmesi ve bu tür buluşmaların devamının gelmesi belirleyici olan şeydir bizim için.
– Örgütler arası ilişkileri nasıl buldunuz? Bundan sonrasını, bu kurulan ilişkiler nasıl etkiler?
Dediğim gibi sahici bir arayışı vardı. Samimi bir ortam vardı. Herkes birbiriyle rahatça tartışıp görüş alışverişinde bulunabiliyordu, ki bu çok değerlidir. Elbette ki bir şeyler söylemek için çok erken ama oldukça olumlu etkileyebileceğini düşünüyorum.
– Takip edebildiğimiz kadarıyla Sudan’dan da sykpe ile katılım sağlandı, Cezayir gençliği sesini ulaştırdı. Konferansın farklı coğrafyalardan direniş seslerini buluşturan bir misyonu da oldu. Bu konuda neler söyeyebilirsiniz?
Evet Cezayir ve Sudan örgütleri ülkelerindeki durumlardan dolayı gelemediler, bulundukları yerden bir biçimiyle katılım gösterdiler. Sudan skype ile Cezayir ise hazırladığı bir sunumla bunu yaptı. Bölgenin durumu ve ne kadar sıcak olduğu herkesin bildiği bir gerçek. Her geçen gün bu coğrafya yeni savaşlara ve ayaklanmalara tanık oluyor. Bütün bu gerçekliğin içerisinde şu ya da bu şekilde söz konusu örgütlerin bir biçimde dahil olduklarını göstermeleri ve direnişin içinden bizi selamlamaları bizim için çok değerliydi.
– Faşizmin ve bölge gericiliğinin saldırıları karşısında bölge devrimciliği ekseninde baktığımız zaman bu konferansın nasıl bir yerde durduğunu düşünüyorsunuz?
Emperyalizmin, bölge gericiliğinin ve faşizmin saldırıları karşısında devrimci güçlerin böyle ortak bir çaba içersine girmesi tarihsel olarak çok değerlidir. Burada, Kobane savaşında enternasyonalizmin bir üst seviyeye sıçramasına tanıklık ettik. Şimdiyse artan saldırılar karşısında ortak mücadele formunun bir üst biçimi daha gerçekleşti, Ortadoğu Devrimci Gençlik Meclisi kuruldu. Bu ivmenin gittikçe daha yukarı çıkması kaçınılmazdır.
AKP-MHP faşizminin Rojava’ya saldırıcağını ilan ettiği bir süreçte bu konferansın hazırlıkları yapılmaktaydı. Hazırlıkların durmasını beklediler. Fakat hazırlıklar tersine hızlandı. Katılımın nerdeyse olmamasını beklediler. Örgütlerin yönelimi ve katılımı umut verici bir biçimde gerçekleşti. Şimdiyse konferansın devamında bir pratiğin örgütlenemeyeceğini düşünenler olacaktır. Açıkça söylemek gerekir ki yine yanılacaklar. Atılan her adım, bir öncekinden daha güçlü olacaktır. Bütün bu adımlar, Ortadoğu halklarının kurtuluşu için mücadeleyi yükseltecektir. Bu topraklarda bir çok kez “faşizm yenilecek halklar kazanacak” sloganı atıldı. Atılmaya da devam edecektir. Ancak burada önemli olan her defasında daha gür, daha güçlü bir biçimde atılması, pratiğinin örülmesi durumudur. İşte bunu sağlama yönünde oldukça önemli bir adım atıldı. Tanıklık ettiğimiz bu tarihsel adım bölge gençliğinin mücadelesine ışık tutuyor.