HABER MERKEZİ
İlk devletin, ilk egemenliğin ortaya çıkış döneminde ilk sömürülen kadın ulusu oldu. Devletin ve egemenliğin oraya çıkışı kadının yarattığı değerlere el koymayla başladı. ME’lerin kurnaz ve tilki Enki diye tabir edilen tanrı tarafından çalınması aslında kadının yarattığı birikimlere el konulması anlamına gelmektedir. Nasıl ki ilk toplumlarda Şamanlar, işte inançlara öncülük eden manevi gücü olan yaşlılar, deneyimliler, kurnazlar, işleri bilen, toplumu iyi tanıyanlar amaçlarına ulaşmak için gençliği etkilediler, etraflarında topladılar. Şamanizm; ağırlıkta yaşlı erkeklerin kurduğu ittifak olarak tanımlanabilir. Askerlerini, fedailerini onlardan devşirdiler. Şamanlar genç erkekleri yanına alarak kendi sistemlerini oluşturdular. Gençliği kazanmayan bir güç ayakta kalmıyor. Gençlik toplumsal değerler etrafında doğru örgütlenip gelişim kat ederse topluma öncülük edecek ve değişimi yaratabilecektir. Ancak egemenler tarafından yanlış örgütlenmelere kayarsa toplumda baş aşağıya gidişin önünü açacaktır. Bugünkü devletlere bakalım, bütün düzenli Ordular, ordular gençlerden oluşuyor, onları devşiriyorlar, onları savaşa sürüyorlar.
İlk sınıflaşma ve iktidardan başlayarak günümüze kadar bu böyle gelmiştir. Bu açıdan ulus-devletlerde zorunlu askerlik yasaları var. Vatandaşlar istesin veya istemesin çıkarılan yasalarla zorla askere alınıyorlar. Askerlik öldürme sanatıdır, yıkım gerçekleştirme, toplumu çürütme kurumlarıdır, onun sanatı öğretiliyor. Orada ırkçılık, milliyetçilik, eril zihniyet, topluma hükmetme, toplumu sıradanlaştırma, basitleştirme gibi tüm olgular işleniyor. Bu çok sıradan görülmemeli, hafife alınmamalı. Aslında bunun etkisi Kürtlerde iyi görülüyor. Kürtler son yıllara kadar doğal bir toplumdu, klan, kabile, aşiret yaşamı hakimdi. Devletle fazla iç içe olmayan bir toplumdu. Ama onlar zorunlu askerlik yasası ile kışlalara doldurulduğunda, ömür boyu duvar diplerinde askerlik hatıralarını anlatırlar. Askerlik onları niye bu kadar etkiliyor? Çünkü gördüğü en büyük örgütleme aşiret örgütlemesidir. İçinde yaşadığı bir ev veya çadırdır. Ama askerde büyük kışlalar, sıra sıra tanklar, heybetli askeri birlikler, komutanlar, emir komuta sistemi var. Kendisini de zincirin küçük bir parçası olarak görüyor. Bu açıdan hayatında gördüğü en büyük güç, en büyük örgütlenme, en büyük ortamdır. Devlet bunu boşuna yapmıyor. Sıradan devletten uzak olan, doğayla iç içe olan, yaşamını doğayla beraber idame ettiren insanlar, uzun yıllar, ölene kadar o askerlik anılarını anlatırlar. Bu açıdan devletin yöntemlerini, bu tür aygıtları, oluşumlarını küçümsemeyelim.
Toplumun dinamiklerini, öz savunmasını dağıtmak için devletler ne yaparlar? Sürekli iktidar tekelini ellerinde toplamaya çalışırlar. Yani iktidar odakları, iktidar güçleri en iyi devlette örgütlenirler. Toplumun tüm öz savunma dinamiklerini, güçlerini çökertirler, kaldırırlar. Dikkat edersek bugün ulus-devletlerin tümünde silah bulundurma tekeli devlete aittir. Vatandaşların silah bulundurması, kendi savunmasını alması yasaklanıyor, engelleniyor. İstihbarat, polis, ordu teşkilatlarını kurarlar, tüm yetkileri onlara devrederler. Onlar isterse öldürür, isterse tutuklar ve vatandaş onlar karşısında savunmasızdır, en fazla onları oluşturduğu yargıya başvurabilir. Bu toplumun hiç birinde yargıya ne bir güven vardır, ne de aldığı bir sonuç vardır. Böylece devletin iktidar güçleri karşısında silahsızlandırılmış, yalnızlaştırılmış, zayıflatılmış bireyler topluluğu oluşur.
Kapitalist modernite; toplumkırım olarak nitelendirdiğimiz toplumu çözmeye, bütün ilişkileri sömürmeye, egemenlik ve kâr amaçlı bir sistem kurmaya dayalıdır. Klan, kabile, aşiret, toplumsal dayanışma, aile yapısı ve giderek tüm toplum ilişkilerini belirleyen para ilişkisidir. Adı üstünde; Kapitalist sistem diyoruz. Kapitalden, sermayeden gelmektedir. Kapitalin asıl güttüğü şey onun kâr hedefidir. Sermayenin toplumsal amaçlar, toplumsal ihtiyaçlar, toplumun sağlığı, kültürü, gelişmesi, barış, adalet, özgürlük gibi amaçları yoktur. Kârı nerede ise oraya yatırım yapar, toplumsal ihtiyaçlar öncelikli değildir. Bu açıdan kapitalizm günümüzde nükleer silahlar dahil, insanlığı defalarca yok edecek, gezegenimizi yaşanmaz hale getiren silah, sömürü, doğa tahribatı, ekolojik yıkım, toplumsal cinsiyetçi eril zihniyet, kadının her alanda daha fazla sömürülmesi, metalaştırılması, çok yaygın hale getirilen fuhuştan uyuşturucuya kadar toplumu çözen her yöntemi çok geliştirdi. Yaygınlaştırılan bu yöntemleri toplumun tüm gözeneklerine aşıladı.
Toplumsal yapı dağıtılıp, milyonlarca insanın yığıldığı kentler yaşanmaz kılınırken; aşırı gürültü, stres, hava kirliliği insanları yalnızlaştırmaktadır. Bu ortamda da daha çok gençlik zarar görmekte, olumsuz etkilenmektedir. Kapitalist sistemin temel hedeflerinden biri de gençliği hazırlama, sisteme entegre etmesi, sistemin ihtiyaçlarına göre şekillendirilmesidir. Bunu da ilkokuldan üniversiteye kadar kurduğu okul sistemi, askerlik, basın-yayın, TV-tüketim kültürü ve reklamla, daha çok da spor-eğlence pompalayarak yapmakta. Böylece gençliğin dinamizmini demokrasiye, öğretime, kültüre, toplumsal dayanışmaya akıtmamaya çalışır.