HABER MERKEZİ
Doğal toplum en genç toplumdur
İnsanın toplumsallaşma temelinde insan olabildiğini biliyoruz. Toplumsallaşma yani insanlaşma sürecinin milyonlarca yıllık zorlu bir süreç olduğunu da. İnsanlık neolitik devrime kadar dünyanın dört bir yanında 20-30 kişiyi geçmeyen klanlar tarzında varlığını sürdürmüştür. Klanın yaşamı yeknesaktır, tek düzedir. Göçebedir, toplayıcılık ve avcılıkla beslenilmektedir. Toplumu var eden ahlaki-politik karakteridir. Klanın yaşam ilkesi birimiz hepimiz, hepimiz birimiz içindir, ki bu olmazsa olmaz varoluş ilkesidir. İnsanlık tarihinin %98’lik dilimini ifade eden bu süreç; toplumun kendisini doğayla bir bütün gördüğü, demokratik, komünal ve özgür yaşadığı süreçtir. Toplum, dolayısıyla yaşam kadın etrafında ve öncülüğünde oluşmuştur.
Yukarı Mezopotamya da gerçekleşen tarım-köy devrimi ile insanlık, tarihin en görkemli hamlesini gerçekleştirmiştir. İnsanlığın cennet ütopyası bu yaşam döneminden esinlenmiştir. Uygarlık tarihi boyunca da yarattığı ve yaşadığı o cennet yaşamın özlemi ile direnmiştir. Demokrasi, eşitlik, özgürlük, emek, fedakarlık, cesaret vb. tüm maddi ve manevi değerlerin yaratılmasında bu milyonlarca yılın emeği vardır. Devletçi uygarlığın sömürü sistemi kurulmadığından henüz hiçbir toplumsal sorun ortaya çıkmamıştır.
Doğal toplum açısından var olan temel sorun doğanın zorlu koşullarına karşı korunma, beslenme ve türünü sürdürmesorunudur. Bunun için mücadele ve çaba verilmektedir. Henüz ortada toplumun sınıflara bölünmesi, bilinçli, planlı, örgütlü bir tarzda toplumun bir kesiminin diğer kesimi üzerinde baskı ve sömürüsü yoktur, gelişmemiştir. Kadın etrafında gelişen toplum parçalanmamış bir bütündür. Tüm toplum üyeleri yaşamda emek ve rol sahibidir. Toplum kollektif, komünal, demokratik, eşit ve özgürbir yaşama sahiptir. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı hepsi toplumsal yaşamda kendi doğalarına göre özgürce yer almaktadır. Yaşama birbirini güçlendiren, tamamlayan, bütünleyen tarzda katılmaktadırlar. Sınıflaşma ve kategorize etme anlayışı yoktur. Toplumun kendisi gençtir, dinamiktir, arayışçıdır, enerjiktir. Yapılan bilimsel araştırmalarda ulaşılan tarihsel veriler toplum üyelerinin doğa şartlarının zorluğundan kaynaklı biyolojik olarak da zaten 30’luyaşlara kadar hayatta kalabildiklerini göstermektedir. Göçebeliğin zorlukları, kuraklık, sel, açlık, yırtıcı hayvanların saldırıları vb. nedenlerden dolayı insanın yaşam süresi günümüz kadar uzun değildir. Yani toplumun, klanın bütün üyelerinin biyolojik olarak bile genç olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Toplumun işleri komünal tarzda yapılmaktadır. Savunma, korunma ve soy sürdürme de mülkleştirme, özelleştirme ve ayrıcalıklık yoktur. Toplumun tüm üyeleri aktiftir ve toplumun var olma mücadelesinde yerlerini almaktadırlar. Çocuklara şefkat, ilgi ve sevgiyle yaklaşılmaktadır. Yaşlıların tecrübe ve bilgileri saygı ve değer görmektedir. Gençlik hem klan, kabile veya aşiretin savunmasında hem de beslenmesinde, avcılık ve diğer toplumsal işlerde (baraka, ev yapımı, tarım, alet yapımı vb.) önemli rol oynamaktadır. Yani özcesi toplum bir bütün olduğu ve parçalanmadığı için henüz toplumsal sorunlar yaşanmamış ve sömürü konusu olmamıştır. Gençliğinde özel olarak yaşadığı ve karşılaştığı sorunlardan da söz edilemez. Gençliğin rolü pozitiftir, özgürleşme ve gelişmeye ivme kazandırma yönlüdür.