”Haklarımızı, geleceğimizi gasp etmek onların tarihsel rolü ise biz tarihsel referanslarımızla buna karşı etkin ve etkili bir mücadele hattını daha fazla yan yana gelerek örmeliyiz” diyen Hacıbektaşoğlu, devrimci gençliğin eylem ve kader birliğinin Kızıldere’den bu yana önlerinde durmakta olduğunu ve “Farklı araçlara ortak hedefe yönelmek, 68 mirasının devamcılarının öncelikli görevi” olması gerektiğine dikkat çekti.
HABER MERKEZİ – 68’in 50. yılı vesilesiyle “68 ve günde devrimci gençlik hareketi”ne ilişkin hazırladığımız dosya kapsamında Dev-Güç adına Ayşe Hacıbektaşoğlu değerlendirmelerde bulundu. Ayşe, ”Haklarımızı, geleceğimizi gasp etmek onların tarihsel rolü ise biz tarihsel referanslarımızla buna karşı etkin ve etkili bir mücadele hattını daha fazla yan yana gelerek örmeliyiz” diyerek devrimci gençliğin eylem ve kader birliğinin Kızıldere’den bu yana önlerinde durmakta olduğunu ve “Farklı araçlara ortak hedefe yönelmek, 68 mirasının devamcılarının öncelikli görevidir” olması gerektiğine dikkat çekti.
– 68’in 50. yılını geride bırakıyoruz, ‘68 bizim coğrafyamız açısında da önemli bir yıl. Bugünkü devrimci hareketin temellerinin, 68 kuşağının ortaya çıkışı ve gelişiminin içinde filizlendiğini ve olgunlaştığını söylemek mümkün. O dönem açığa çıkan gençlik enerjisini ve ruhunu nasıl değerlendiriyorsun?
Avrupa’da başlayan ‘68 hareketi dünyanın tüm gençlik ve devrimci hareketlerinde kalıcı etkiler bırakmıştı. Burada özgün çıkışlara bakacaksak başta Türkiye en önemli adreslerden biridir. Bizim topraklarımızda ‘68 çıkışı, sonuç olarak ‘71 kopuşu bugüne kadar ki devrimci hareketi şekillendirmiştir. Bir anlamda Avrupa’nın çiçek çocukları, Türkiye ve Kürdistan namlularına çiçekler takan gençleri yaratmıştır. 68’in ruhu şuan Türkiye’yi ve Ortadoğu coğrafyasını etkileyen hareketleri yarattı. Militan ve romantik gençlik hareketleri dışında devrimi hedefleyen politik, pratik ve programatik atılımların yapıldığını söyleyebiliriz. Devrimci genç önderlerin mücadeleye yaşamlarını yatırmaları bu ülkede ölümü göze alan inatçı, inançlı bir devrimci hareketin varlığına sebebiyet vermiştir. Bu durumun kendisi sadece profesyonellikle açıklanacak bir durum değildir. ‘68 mevcut sistem eleştirisi ve yaratılmak istenen yeni dünyanın aktif bir kurucusu olma noktasında yaratılan heyecanın ve gönüllüğün bizzat talibi olmakla açıklanabilir. ‘68 bu yönü ile “devrimci yabancılaşmanın” kırılması noktasında önemli bir adım olarak ele alınmalıdır.
“Kaypakkaya egemen sistemi hedef almanın, ne demek olduğunu halen öğretmektedir”
– ‘68 hareketinde bir sıçrama yaratan İbrahim Kaypakkaya’nın 71 çıkışını ve açığa çıkan kopuşmayı nasıl değerlendiriyorsun?
İbrahim Kaypakkaya ‘71 kopuşunun kurucu öznesi olmasına rağmen Türkiye devrimci hareketi tarafından hak ettiği şekilde değerlendirilmemiş, düşünceleri kısır bir döngü içerisine sokularak, devrimci esasa ilişkin söylediği bir çok şey göz ardı edilmiştir. Ancak İbrahim Kaypakkaya Türkiye özgülünde gerçekleşecek bir devrimin nasıl olması gerektiği noktasında birçok özgün fikir üretmiş ve bunları hayata geçirmek için adımlar atmıştır. Aynı zamanda devrimci hareketin kopuş ile başlatmış olduğu ancak bir türlü tam manasıyla kopamadığı sistemle ideolojik etkileşimi kırma ve yeni yolun öznelerini nerelerden çıkacağına dair önemli işaretler vermiştir. İbrahim Kaypakkaya fikirleri ve yaşamı ile egemen sistemden kopmanın ve egemen sistemi hedef almanın ne demek olduğunu halen daha öğretmektedir.
“Sistemin bizi hedef aldığından daha fazla sistemi hedef almalıyız”
– Gençlik hareketi olarak nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini düşünüyorsun? İçinde bulunduğumuz politik atmosferde gençlik nasıl bir rol almalı?
Öncelikle Avrupa’da gelişen faşizm ve anti-faşist mücadele deneyimleri Türkiye’de bugün gerçekleşmekte olanı tam anlamı ile karşılamıyor olsa da, anti-faşist mücadelenin kendisi özgünlükleri ile beraber genel bir hatta sahiptir. Meselenin kendisi icracıların, icra edip edememesidir. Bu icra etme durumu doğrudan cüretin kendisi ile alakalıdır. Cüret etme noktasında ortaklaşıldığı oranda bu mücadelenin nasıl şekilleneceği sorusunu sorabiliriz. Bugün ‘68 hareketinin geliştiği ‘71 kopuşuna ihtiyaç duyduğu dönemin bir benzerini yaşamaktayız. Sistemi protesto etmekten, hedef almaya sıçrayan kopuş süreci, Türkiye gençlik hareketinin önünde bir gerçeklik olarak durmaktadır bugün. ‘68 öncesi süreçle aynı olmamakla beraber bugün de sistemden kopmak gençlik mücadelesinin devamcıları açısından bir problem olarak durmaktadır. Protesto etme haliyle sistemi durduramayacağımızın, faşizmi karşı etkin bir mücadele edemeyeceğimizin farkından olmalıyız. Burada sistemin bizi hedef aldığından belki de daha fazla sistemi hedef almalıyız. Haklarımızı, geleceğimizi gasp etmek onların tarihsel rolü ise biz tarihsel referanslarımızla buna karşı etkin ve etkili bir mücadele hattını daha fazla yan yana gelerek örmeliyiz. Kızıldere’ye giden yol bugün yeniden açılmıştır. Devrimci gençliğin eylem ve kader birliği Kızıldere’den bu yana önümüzde durmaktadır. Farklı araçlara ortak hedefe yönelmek, 68 mirasının devamcılarının öncelikli görevidir.