HABER MERKEZİ- Ziya Ulusoy’ın Kaleminden
“19 Mart’ta patlak veren halk isyanının başlatıcısı ve öncüsü üniversiteli gençlik oldu. Üniversiteli gençlik, laik ve Alevi halk kesimi isyanın başlıca bileşenleri. Elbette isyan eden halk kesimlerinin, kadın-erkek genç kuşakları ağırlıktaydı. Muhafazakar halk kesiminde parlamentarizme alışkanlığın sonucu olarak eylemi meşru görme eğilimi yaygınlaştı.
İşçiler başkaldırıya katıldılar. Fakat sınıf damgasını vurmaktan uzak, örgütsüz ve kendiliğinden katıldılar. Başkaldırıya katılan DİSK iş durdurarak eyleme geçmediği gibi üye kitlesini de gösterilere seferber edemedi, etmedi. KESK yalnızca akademisyenleri boykota katabildi. Yeni bağımsız sendikalar ise işçileri eyleme seferber edemediler. İşçi renginin, örgütlülüğünün ve devrimci bilincinin eksikliği başkaldırının zayıf yanı olarak kendisini gösterdi.
Emekçi semtlerde eylemler gerçekleşti, fakat Gezi başkaldırısına kıyasla çok daha az oldu ve daha çok kentlerin merkezi alanlarına akış oldu.
Başkaldırı, Erdoğan-Bahçeli’nin İstanbul belediye başkanlığına darbesine tepkiyle patlak verdi. Türk halkı kitlesel olarak, Erdoğan’ın Kürdistan belediyelerine darbelerine karşı büyük çoğunluğuyla ilgisizdi. Fakat, Batı’da kendi seçtiklerine karşı ve üstelik erken bir seçimle bir çırpıda faşizmden kurtulma aracına/yoluna darbe yapılmasına tepkisini başkaldırıyla gösterdi. Erdoğan faşizmini bu yolla yenilgiye uğratmaya girişti.
Erdoğan, faşist rejimini kalıcı kılmak istediğini, CHP’ye/burjuva muhalefete seçimle iktidara gelme imkanını gasp ederek de gösteriyor. Gençlik ve halk, CHP’nin tasarladığı İstanbul belediyesinde pasif oturma eylemini reddetti. Fiili meşru militan eylemle, Erdoğan’ın valisinin OHAL yasaklarını eylemiyle çiğnedi. Polis terörüne rağmen başkaldırıyı bir hafta boyunca kitle militanlığıyla sürdürdü. CHP’yi de önüne katarak sürükledi.
CHP başkaldırıyı kendi hegemonyasında tutmaya çalıştıktan sonra, miting ve tüketici boykotuna ve seçim tabanına dönüştürerek sönümlendirmeye çalışıyor.
Öğrenci gençlik, başlatıcısı olduğu başkaldırı zirveden düşüş eğilimi yaşanırken ve CHP’nin sönümlendirme manevrasına karşı, eylemleriyle Genel Boykot-Genel Grev çağrısıyla başkaldırıyı sürdürmeye, olmuyorsa da direnerek en son geri çekilmeye çalışıyor.
Gençlik-halk isyanı, burjuvazinin iki cephesi arasındaki iktidar kavgası değil, Erdoğan-Bahçeli faşizmine karşı özgürlük ve adalet isteğinin baskın olduğu, demokratik bir ülke amaçlayan başkaldırıdır.
Başkaldırıya faşist ZP’nin genç taraftarları katıldı, Kürt düşmanı sloganlar yükselttiler. Kalabalıklar halinde katılmaları ve eylemde etkili olma veya provakatif tavırlarla yozlaştırma çabalarında hedeflediklerine ulaşamadılar, başkaldırının antifaşistliği baskınlığını sürdürdü. Üniversiteli gençlik içinde emekçi ve devrimci sosyalist gençliğin öncü girişkenliği ve geçmiş devrimci mücadelelerin siyasi halesi etkisini eylemler boyunca sürdürebildi. “Faşizme karşı omuz omuza”, “Tayyip istifa”, “Kurtuluş yok tek başına”, “çözüm sokakta” sloganlarının baskınlığı bu etkinin çarpıcı ifadeleriydi.
Azalan kitlesellikle de olsa kitlesel eylemler, genel grev ajitasyonu ve girişimleri de sürdürülmeli. Fakat faşizmle genel direniş genel grev çarpışmasının yarısı, önceleyen süreçteki hazırlıkla kazanılır. Bu hazırlık, öncü savaş, öncü eylemciliğin sandığı gibi öncüyü savaştırmakla/hazırlamakla sınırlı olmadığı, emekçi solun CHP’yle seçim ittifakıyla asla olmadığı gibi, esas olan işçi sınıfı ve diğer ezilen kesimlerin kitlelerinin mücadeleler içinde devrimci harekete kazanılmaları, eğitilmeleri, örgütlenmeleri yoluyla hazırlık, esas olandır. Esas olan bu hazırlık ve örgütlü güç birikimi zayıflığı Mart başkaldırısında yeniden kendisini gösterdi.
Fakat zayıflıklarına ve Erdoğan faşizminin zindan sopasını kullanarak korku duvarını yıkan gençlik ve halk kitlelerini yeniden korku tüneline sokacağını hesaplamasına rağmen, halk başkaldırısı yeni sürecin mücadeleci geçmesinin kapısını açmıştır.
Bu kez devrimci ve emekçi sosyalist örgütler; gençlik, kadınlar, işçi sınıfı, semt yoksullarının, tekil, bölgesel, havza çapında mücadelelerini yaygınlaştırmaya, bu mücadeleler içinde örgütlenmeye, öncü ve kitle örgütlerini büyütmeye önem verecek, halkın isyanına hazırlığın esasını güçlendirmeye çalışacaklar, çalışmalıdırlar.
Bu hazırlık başarılı olduğu ölçüde, isyan ayaklanmaya, ayaklanmalar faşizmi yerle bir edecek devrime dönüştürülebilir, dönüştürülmelidir.”
Kaynak: Yeni Özgür Politika