HABER MERKEZİ
Gerilla bütün her şeyi kendinde çözmek ve anlamaktır. Sevgiyi, aşkı, yoldaşlığı, heyecanı, duyguyu, tepkiyi, öfkeyi, inancı, ihaneti, direnişi ve daha nicelerini… Yaşam ile ölüm arasındaki zamanda en derinden bir yolculuktur. Ardında bıraktıklarına yeniden gerçek anlamını vermenin heyecanı kadar, yeni karşılaşacağın gerçekleri anlamanın heyecanı insani tüm kavramlarla bire bir karşılaşmaktır. Bazen bir şeyleri arayıp bulursun, bazen de hiç ummadığın bir yerde ve zamanda bir baskın gibi o karşına dikiliverir. Seni şaşırtırcasına…
Gördüklerin karşısında bazen hüzünlenir ya da öfkelenir, bazen de imkansız dediğin anların da olur. İşte gerilla tüm bunları en içinden, en derinden, iliklerine kadar hissedip yaşamaktır.
Bazen yaşadıkların olur, dilin onu anlatmaya yetmez. Ola ki yetti, hangi kalem sorumluluk üstlenebilir ki? Yazılmış olanlar yazılması gerekenleri yansıtmazlar. Anlatılanlar ise anlatılamayanları delik cebinden dökenleri toplar.Gerilla yüreği, tüm zamanların ve yaşamın en güçlü kavramlarını içinde barındırdığı bir yuva ve kaynak gibidir. Yüreğinin çarpıntısı ise içinde taşıdığı kavramların kendisinde yaratmış olduğu duyguların soluklanmasıdır ve çalışır namlusundan hızla kopan fişek gibi yolunu bulmaya. Gerilla yüreğinin içinde yaşar, yaşam ile yüreği arasında bir köprüdür. En büyük kılavuzudur, yüreği onun için sürekli dinlemesi gereken. Yüreğinden kopuş ise kendi kendine en büyük ihanet, parçalanmışlık ve yabancılaşmadır. Kendi kendinden boşanmadır yani. Yaşam çizgisinin en kritik bir anında, yüreğinden sana doğru bir çığlık, sesleniş duyumsarsın. Ardından bir ferahlanma dalgası yüreğinden kopup tüm bedenine yayıldıkça rahatlarsın. İşte yeniden kaptırırsın kendini yüreğine bütünleşircesine ve yeniden sen, sen olursun.
Karanlık bir gecede ve karanlığı aydınlatacak bir intikam eylemi, daha önce bir baskın sonucu yitirdiğin yoldaşlarının anıları gelir gözlerinin önüne ve uğruna savaştıkları yaşam arzularını, birçok şeyi paylaşmış olduğun yüreğinden kopartılan birliktelikleri yeniden anımsarsın. Ve işte hüzünlü dalışlar ardından yayından fırlamış bir ok gibi savurur sesi haince kokan zulmün üstüne. Yüreğinden kopan yangınların etkisiyle kavganın içinde bulursun kendini. Bir tek sen halkının umut ve özlem diyarında yeşermek isteyen bir kardelen çiçeği. Diğerleri ihanet, inkar, imha, zulüm ve karanlık dolu zihinler. Üremenin, yeşermenin, doğuşun ve yaşamın karşıtları onlar.
Bir yaralanma anı, gökyüzünde çakan bir şimşeğin yüreğine aniden çarpmasını düşün.
Sert bir rüzgarın çarpmasıyla dalından kopan bir yaprağın sallana sallana gelip toprağa düşmesi gibi düşersin toprağa ve toprakla sırt üstü sımsıkı kucaklaşırsın, gözlerin, gecenin karanlığında sana göz kırparcasına parlayıp süzen bir yıldızda kilitlenmesi, sanki her şey yok olmuş, bir tek sen ve o kalmışçasına bir duyguya kapılırsın.
Tatlımsı bir ürperti tüm vücudunda yayılırken, inanılmaz yorgunluğunun vücudundan aşağıya doğru inip parmak uçlarından dışarıya aktığını sanırsın. Hafiflersin, bir kelebek kadar garip bir duyguya kapılırsın. Birden o anın tadını çıkarmak ve o anda gömülmek istercesine rahatsız edilmek istemezsin. İlk şaşkınlığının ardından ne olduğunu anlamaya çalışırsın. Bir gezegenden farklı bir gezegene inmiş gibi, bilincin açıldıkça yeniden kendine gelirsin. Yüreğinden kopan tatlı ve hoş bir gülümseyiş seni yeniden isyana çağırırcasına dudaklarında belirmeye başlar. Birden en son yaşadıklarını hatırlarsın. Eylemin başlamasına kalan bir kaç dakikayı ve öncesine daha da özcesine daldıkça dalarsın. Tüm yaşadıkların bir saatin bir dakikası kadar yakın gelir sana. 60 defalık hızla soluklanman kadar yakın.
Bir efkarlık anı. Güzel anılarını hatırlamak istersin. „Kendim için yaşadıklarım“ diyebileceğin, zamanlarını unutamayacağın arkadaşlıklarını, yitirdiğin yoldaşlarını, aşklarını ve halkını yeni bir serhildanda görürsün. Bu sefer hüzünlü duygularınca kuşatıldığını anlarsın ve yüzündeki gülümsemenin kuraklığını gideren bir damla gözyaşı akar gözlerinden. Uzaklaştıklarının sana verdiği acıyla birden yastıktan daha yumuşak gelen bir kaya parçasına sırtını dayayıp bir cigara yakarsın. Kupkuru olmuş dudaklarının arasından çektiğin cigaranın dumanını yüreğinde biriken tüm nefretinle dünyaya meydan okurcasına boşaltırsın. Ve tarihin hangi zaman öncesi kaybettiğin yoldaşını anarak yazmaya başlarsın.
Bir gerilla için en kötü şey yoldaşlarından kopmaktır ya da ayrı kalmaktır. Yabancılaşmaktır ayrılık; seni sen yapan bütün mücadele değerlerine karşı ölüm ve zamanın da ötesidir yoldaşlarından ayrı kalmak. Yüreğine sokulan bir hançer. Soluk alamama hali büyük acıların, hüznün kaynağı dipsiz bir kuyudur ayrılık. Özlemini çektiğini yitirme ve bir daha görememe korkusudur. Ülkenin çiçeklerini, suyunu, taşını, toprağını ulusal kıyafetleri içinde buram buram özgürlük kokan sevda kadınını yaşadıklarına anlam verememenin şaşkınlığıyla gözlerini umutla en uzaklara dikmiş tomurcuk çiçeği çocukları ve yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle, halkının isyan kavgasını. Bir de yoldaşların gülüşlerini, onlarla yaptığın basit kavgalarını, üzdüklerinin üzüntüsünü yaşarsın bu sefer. Birden içine doğru bir yolculuk başlar. Yüreğini ararsın ve yüreğinde kendini ilk çocukluğunu ve büyüdüğün çevreyi, koşullarını anımsar ve dalarsın, işleyen zamanın sonsuz derinliklerine.
Bir efkarlık anı. Güzel anılarını hatırlamak istersin. „Kendim için yaşadıklarım“ diyebileceğin, zamanlarını unutamayacağın arkadaşlıklarını, yitirdiğin yoldaşlarını, aşklarını ve halkını yeni bir serhildanda görürsün. Bu sefer hüzünlü duygularınca kuşatıldığını anlarsın ve yüzündeki gülümsemenin kuraklığını gideren bir damla gözyaşı akar gözlerinden. Uzaklaştıklarının sana verdiği acıyla birden yastıktan daha yumuşak gelen bir kaya parçasına sırtını dayayıp bir cigara yakarsın. Kupkuru olmuş dudaklarının arasından çektiğin cigaranın dumanını yüreğinde biriken tüm nefretinle dünyaya meydan okurcasına boşaltırsın. Ve tarihin hangi zaman öncesi kaybettiğin yoldaşını anarak yazmaya başlarsın.
Bir gerilla için en kötü şey yoldaşlarından kopmaktır ya da ayrı kalmaktır. Yabancılaşmaktır ayrılık; seni sen yapan bütün mücadele değerlerine karşı ölüm ve zamanın da ötesidir yoldaşlarından ayrı kalmak. Yüreğine sokulan bir hançer. Soluk alamama hali büyük acıların, hüznün kaynağı dipsiz bir kuyudur ayrılık. Özlemini çektiğini yitirme ve bir daha görememe korkusudur. Ülkenin çiçeklerini, suyunu, taşını, toprağını ulusal kıyafetleri içinde buram buram özgürlük kokan sevda kadınını yaşadıklarına anlam verememenin şaşkınlığıyla gözlerini umutla en uzaklara dikmiş tomurcuk çiçeği çocukları ve yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle, halkının isyan kavgasını. Bir de yoldaşların gülüşlerini, onlarla yaptığın basit kavgalarını, üzdüklerinin üzüntüsünü yaşarsın bu sefer. Birden içine doğru bir yolculuk başlar. Yüreğini ararsın ve yüreğinde kendini ilk çocukluğunu ve büyüdüğün çevreyi, koşullarını anımsar ve dalarsın, işleyen zamanın sonsuz derinliklerine.