Yaşlanan sistem ilk ve son merkezlerinde pul pul dökülüyor. Şu Irak’ta yaşananlara bir bakalım. Beş bin yıl önce Uruk’ta kurulan devlet ne hale gelmiş! Beş bin yıl boyunca işlediği suç ve günahların hesabını verircesine debeleniyor ve adeta can çekişiyor. Tabi sistemin son merkezi olan İngiltere’de de durum pek farklı değil. Boris Jonson’dan sonra Kraliçe Elizabet’de gitti. Kuşkusuz Kraliçe çok yaşlıydı ve ölüm her zaman yanı başındaydı. Ancak sistemin krizinin ve çöküşünün yaşattığı zorlukları da hesaba katmak gerekir.
Devletçi sistemin çöküşünü rahatlıkla izleyebileceğimiz bir zemin de kuşkusuz Türkiye’dir. Bu konuda Osmanlı’nın çöküşü son derece öğretici bir örnektir. Bu nedenle, ‘genç cumhuriyet’ dense de Türkiye Cumhuriyeti devleti de bir türlü dikiş tutturamamaktadır. Daha yüzüncü yılını tamamlamadan adeta ayağa kalkamaz bir yaşlı haline gelmiştir. AKP-MHP faşizmi şahsında yaşanan, yaşlanmış bu cumhuriyetin çöküşü ve ölümü olmaktadır.
Kuşkusuz tarihin en hızlı zamanının yaşandığı günümüzde faşist, sömürgeci ve soykırımcı zihniyet ve siyaseti yaşatmak kolay da değildir, mümkün de. Bu nedenledir ki, AKP-MHP faşizmi hiçbir ahlaki ve hukuki kural tanımaz hale gelmiştir. Topyekûn özel savaşı her alanda tam bir baskı ve zulüm temelinde uygulamaktadır. Devlet Bahçeli her gün herkesi tehdit ederken, Tayyip Erdoğan adeta dünyayı fır dönmektedir.
AKP-MHP faşizmi için geri sayım çoktan başlamış ve adeta ölüm döşeğinde can çekişir bir durumu yaşar hale gelmiştir. Şimdi AKP-MHP yönetimi için zaman çok önemlidir. Acilen bir şeyler yapması ve bu can çekişme durumundan kurtulması gerekmektedir.
Bunun için de gerillaya karşı yürüttüğü savaşı kazanması ve gerilla baskısından kurtulması şarttır.
Kısaca AKP-MHP faşizminin zamanı kalmamıştır ve içine girdiği Zap kapanından kendini kurtarması gerekmektedir. Bu durumda geri kaçamayacağına göre, zaman ilerleyip AKP-MHP çıkmazı derinleştikçe saldırıları da artmaktadır. Türkiye’nin tüm gücü ve imkânları bu temelde Zap savaşına seferber edilmektedir. AKP-MHP yönetimi Türkiye’nin her şeyini Zap savaşında kullanmaktadır.
Tabi bu temelde geliştirilen çılgınca saldırılar da fazlasıyla açık vermekte ve elbette söz konusu açıkları HPG ve YJA-Star gerillaları ustaca değerlendirmektedir. Bu da gerilla eylemlerinin artmasını ve gerillanın vuruş gücünün yükselmesini beraberinde getirmektedir. Ortaya çıkan imkân ve fırsatları, HPG ve YJA-Star gerillaları da ustaca değerlendirmektedir.
Bu esas üzere son günlerde savaşın şiddetinde artış yaşandığı gözlenmektedir. Bunun sonuçları gerillanın yayınladığı günlük bilançolara da yansımaktadır. Birkaç gün sonra beş aylık toplu bilanço da yayınlanacak ve orada da bu durum açıkça görülecektir.
AKP-MHP faşizminin Zap, Avaşin ve Metina’da yaşadığı hezimet gözler önüne serilecektir.
Örneğin beş aylık bilanço da neler mi yer alacaktır? Eğer önümüzdeki beş gün içinde bir değişiklik olmazsa, o zaman beş aylık bilançoda ‘10 helikopter düşürüldü ve 70 helikopter darbelendi’ bilgisi yer alacaktır. AKP-MHP’nin ölü ve yaralı sayısı artık binlerle ifade edilecektir. Tabi gerillanın gerçekleştirdiği eylem sayısı da binli rakamlarla verilecektir.
Peki bilançoda AKP-MHP faşizminin hiç üstünlüğü yok mu? Var elbette, hiç olmaz olur mu? Örneğin AKP-MHP faşizminin savaş ve keşif uçakları, helikopterler, havan ve obüs topları ile yaptığı saldırıların sayısı büyük ihtimalle on bine yakın olarak verilecektir. Yine kimyasal silah, taktik nükleer bomba ve fosfor bombası gibi yasaklanmış olan ve savaş suçu oluşturan silahlarla bombardımanında da ciddi artışın olduğu yer alacaktır.
Bütün bunlara karşı söz konusu alanlardaki beş aylık savaşta şehit gerilla sayısı yüzün altında olarak verilecektir.
Peki bütün bunlar neyi gösteriyor? Çok açık ki, geçen beş aylık savaşta gerillanın büyük savaştığını ve büyük kazandığını ortaya koyuyor. Gerilla direnişi karşısında AKP-MHP faşizminin ağır bir hezimet yaşadığını gösteriyor. Zap, Avaşîn ve Metîna direnişinde gerillanın, adeta AKP-MHP faşizminin burnunu iyice sürttüğünü ifade ediyor. Kısa sürede zafer kazanarak iktidar ömrünü uzatmak isteyen AKP-MHP faşizminin, beş aylık savaş içinde yenilerek tarihin çöp sepetine atılmakta olduğunu gösteriyor.
Bu durum, gerçekte iki yönlü olarak da böyledir. Yani AKP-MHP faşizmi hem yediği darbeler sonucu böyledir ve hem de sonuçsuz ve çok aşırı saldırı yapmış olması nedeniyle böyledir. Yasak silah kullanıp savaş suçu işlemiş olması da bu durumun dışındadır. Dikkat edilirse, savaşın bilançosu AKP-MHP ordusunun çok ağır kayıp verdiğini ortaya koymaktadır. Adeta elindeki cephaneyi tüketmiş, silahları yıpratmış ve tüm çete gücünü savaşa sürmüş durumdadır. Bu da kesin yenilgi sürecinin başlamış olduğuna işaret eder. Çok açık ki, kesin yenilgi sonrasında da işlediği savaş suçları nedeniyle yargılanacaktır. Gerillanın yürütmekte olduğu hesap sorma eylemi bu biçimde neticelenecektir.
Bazıları AKP-MHP faşizminin gelecek haziranda yapılacak seçimle düşeceğini değerlendirmektedir. Sanki yaşanan bir savaş yokmuş ve süreç savaş tarafından belirlenmiyormuş gibi davranmaktadır. Bu nedenle de siyasi süreç üzerindeki savaş etkisini görmemekte ve savaşa ilişkin hiçbir şey belirtmeden siyaset yapmaya çalışmaktadır.
Tabi bunların hepsi yanlıştır. Kürdistan’da büyük bir savaş yaşanmaktadır ve Türkiye çok ağır bir savaşın içindedir. Hem de çok haksız, sömürgeci ve soykırımcı bir savaşı yürütmektedir. Devletin yönetimi olarak AKP-MHP faşizmi her şeyi bu savaşa göre ayarlamaktadır. Bu durumu görmeyenler, Türkiye için ciddi ve uygulanabilir bir gelecek çizemezler. Ya bu savaşı AKP-MHP faşizminden daha başarılı yürüteceklerdir (ki bu mümkün değildir), ya da söz konusu savaşı nasıl sona erdireceklerini belirleyeceklerdir. Bunlardan birini öngörmeyenlerin Türkiye’de yeni yönetim olmaları mümkün değildir. Kazara yönetim olsalar bile, uzun süre iktidarda kalamayacakları kesindir.
Diğer yandan, yaşanan savaş durumunu doğru ele alamayanlar, Türkiye’nin durumunu doğru değerlendiremez ve başarılı olacak politikalar belirleyemezler. Çünkü her şeyi yaşanan savaş belirlemektedir. Dolayısıyla zaten AKP-MHP iktidarı Zap, Avaşîn ve Metina savaşında yenilmekte ve siyaseten de çöküşü gerçekleşmektedir. Bu durumda olası bir seçimde yapılacak şey son darbeyi vurmak ve AKP-MHP faşizminin işlediği savaş suçlarını yargılama sürecini başlatmak olacaktır.
Bunları da ancak yaşanan savaşı doğru anlayıp çözümleyenler ve sonuçlarını siyasete dökmeyi başaranlar yapabilirler. Yani gerillanın öncülük ettiği antifaşist direnişi sahiplenenler böylesi bir sonuca ulaşabilirler. Büyük Zindan Direnişinin başlattığı antifaşist devrim sürecini ve gerillanın bu süreci zafere taşımakta olduğunu görenler ancak böyle bir görevi başarabilirler.
Bunlar temelinde Zap, Avaşîn ve Metîna gerillasının başarılı eylemlerini kutluyor ve faşizmin kesin yıkılış, demokratik devrimin ise büyük zafer anının yakın olduğunu belirtiyoruz.
Selahattin Erdem Yazdı……