HABER MERKEZİ
Kod adı: Rojinda Ada
Adı ve soyadı: Canan Süsenbak
Doğum yılı ve yeri: 1977 / Amed
Anne – Baba Adı: Fatma – Mehmet Can
Katılım yılı ve yeri: 1996 / Balkanlar
Şahadet tarihi ve yeri: 15 Ekim 2007 / Çırav, Botan / Siirt
Ne mutlu gerilla gibi yaşayanlara!
Yazmak gerekiyor yaşanan anları, hissedilenleri, duyulanları, bir iz bırakmak gerekiyor ardından. Herkes özünü bir biçimde ifadelendirir. Özümüz, arayışlarımız, ideallarımız, umutlarımız,korkularımız, acılarımız, hasretliklerimiz, sevinçlerimiz, aşklarımız…
Kimisi şair olur, döker yüreklerini mısralara. Kimisi ressam renklere akıtır sevdasını. Nar çiçeği kırmızısı olur hasretliği. Kezvanların pembeden sarıya, sarıdan mora ve yeşile dönen renklerinde yakalar umudu. Kimisi ise çok sade bakışlarla okur sözünü. Sırtında çantası, belinde raxt, elinde silahıyla, başında kefiyesi, ayağında mekabıyla, günlüğünden ve albümünden başka bir şeyi olmayan gerillanın özüdür biçimi.
Dağların, doğanın sadeliği, özgürlüğü, güzelliğidir yüreğini büyüten. Ne mutlu gerilla gibi yaşayanlara.
Bu satırları Xakurkê’nin doruklarında yazıyorum. Xakurkê’nin havası başka suyu bambaşka. Alanın tamamen hakimiyetine girdiği boğaza geldiğinde, bu havanın başkalığını güzelliğini soluyorsun. Sonra karşındaki manzarayı yudum yudum içer gibi içine sindirmeye çalışıyorsun. Aşağıda mavimsi, gürül gürül akan Xakurkê suyunun çoşkusu, yalnızlığıyla asi ve asil bir duruşa sahip olan Adil Kofi, yemyeşil ormanların huzur verici güzelliğidir içine çekmek istediğin.
Sonra sende bu güzelliğin bir parçası olmak istiyorsun. Sen onun, o manzaranın içinde olmak istiyorsun, oda senin hücrelerinde kanında olacak, kanında dolaşacak. Kanında yaklaşamak, ulaşmak istediğin kendinsin. Koparıldığın, yabancı olduğun özün, ülken ve toprağındır yönün. Her mekan gibi Xakurkê’ninde tarihi var ve o tarihin izlerini taşımakta. Tepelere kadar çıkan araba yolları, çok eski mevziler, mayınlar, savaş anıları. O zamanlar ateşlenmiş ve gününmüze kadar gelmiş soğuk kurşunlar gibi. Sıcaklığını yitirmiş bir savaşın anıları donmuş, kalmış tablo da sessizce yerini almış. Üzerinden sular geçmiş paslanmış anılar. Yine de zamana yenilmemiş, ölmemiş.
Ansızın patlayıverecekmiş gibi duran mayınlar. Bir havan güllesinin ya da füzenin sarstığı, çatlattığı kayalar savaşın ağır kanlı yüküyle, bedenleriyle elini dolduramayıp bırakıvariyorlar kendilerini delik deşik olmuş toprağa.
Xakurkê asıl adı Kurê Xwedê yani Allahın oğlu. Neden bu ad verilmiş? Çok verimli bir arazi olduğundan mı acaba? Starejik bir alan olduğu açık. Çünkü İran, Türkiye arasındaki üçgende bulunuyor. Çirkinliğe inat bu topraklar koruyorlar berektini, Xakurkê bir meyve bahçesi gibidir. Ve baharın en güzel çiçeklerni bulursunuz burada. İşte bu bereketli güzelliktir ona layık olan. Kurşun yemiş yaralanmış toprağı barış dolu gülümseyen günler lazım bize.
Teslim olmamanın direnişin özgürlük çizgisine bağlılığın adı Beritan, adını dağlara taşlara yazdım. Şehit Beritan çeşmesi, tepesi, vadisi sen Xakurkêsin. Anlamamız gereken bir ruhsun. Bu dağları yaşayan ruhsun, bu dağları güzelleştiren, bu tabloya can verensin. Seninle yaralarını sarmış, kendini sevmiş bu topraklar. Şimdi biz senin mekanında barışın savaşçılarıyız. Taburumuz kapsamlı bir askeri eğitim görüyor. Akademik bilgilerle donanmış bu eğitim, gerillanın tecrübesine saygısızlık etmeden ona saygıyla ve mütevazice ilerliyor.
Tabii ki askerleşmekte yaşadığımız zorluklar var, savaşmak kolay asker olmak zor. Düşmana karşı intikamını kusmanın, cesaretin, fedakarlığın ve kahramanlığın sahnesi olmuş savaş meydanları. Biz binlerce kurşun atıp nişan almadan binlerce kurşun atılmış. Bugün edinilmiş bilgilerin nice bedeller gerektirdiğini, ufak teknik bir bilginin bile bize neleri ödettirdiğinin farkındayız. Bu yüzden askeri disiplin ve terbiyesini yakalamak istiyoruz.