HABER MERKEZİ – İşte bizimle güzelleşen her şey
Yine bir dostluk
Bir aşk sıcaklığında
Bitmedi daha sürüyor o kavga
Ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek…
Seni yazmaya geç kaldım biliyorum. Beni affet. Her geç kalış beklenti ve yük bırakır insanın bedeninde. Hep kendini borçlu hissedersin. Yazılmamıştır yaşananlar ve birliktelikler. Yazmak ve anlatmak gerekir yoldaşları. Siz ki Özgürlüğe aşık, özgürlüğe sevdalı, kendini zafere kilitleyen, yaşama kendini adayan yoldaşları sözcüklerle anlatmak ne kadar yeterli olabilir ki… hiçbir sözcük ve kelime sizi anlatmaya yetmez. Kendini ideolojiye, yaşama ve şehitlere adayan yoldaşları anlatmak özgürlükle güçlü bir bağ kurmanın gerekliliğini ortaya koyar. Her biri özgürlük koşusunda yer alan birer damlaydılar. Zamana karşı duran ve zamana anlam katan onlardı.
Hep dolu dolu yaşayan, yaşama sonsuz sevgi duyan güzel dostum. Esmer gülüşlüm, sade yüzlüm, can dostum…
Yaşama dair anlatılanlar,
Tarihin gömütlerinde,
Bir sır misali kalmamalıdır.
Öyle sırlar vardır ki yüz yıllar boyu bile kalsa
Değerini koruyabilecek, bir düzeyde, Yer kaplar gönüllerde…
İşte bizimkisi de böyle bir hikâyedir, gerçekliğin acı duvarlarında duyumsayabilmek sizleri ve hissedebilmek nefes alışverişlerinizi, siz olabilmek ötekileşebilmek yaşam denizinde…
Yaşama dair her şey anlatılmalıdır. Anlatmak aslında onları yaşayabilmekle bağlantılıdır. Yaşıyorsan anlatabilirsin, hep keşkeler dilimdedir. Keşke burada bizimle olsaydılar, aynı atmosferi soluyabilseydik, ağlayabilseydik, gülebilseydik, konuşabilseydik eskisi gibi. Vasiyetler, beklentiler altında kendimi bir kısır döngüde hissediyorum, cevap olabilmek ve anlatabilmek sizleri. Bizimleydiler, birlikteydik, birçok şeyi paylaştık onlarla kuşlara, dağlara, yollara, patikalara anlattım sizleri bizden önce onlar bu patikaları birçok kere arşınlayıp geçtiler, görmediniz mi? Tanımadınız mı? Bu güzel insanları…
Harun yoldaşı tanımak ayrıcalıktır, tanımamak ise çok büyük bir kayıptır.
Gerillanın yaşam tomurcukları bu arkadaşlarla yeşerir dağılır tüm Kürdistan dağlarına…
Yaşamla çiçeklenir ve rengiyle kokusuyla dağılır tüm doğaya…
Tanıdıkça sevgiyi, özlemi, emeği ve yoldaşlığı öğrenirsin. Dostun olanla gözün kapalı her tehlikeye karşı durabilirsin.
Onlar yaşamın kendisidir, Yaşama dair her şeyi ama her şeyi onlarda seversin.
Yaşama seni bağlayan temel şeyler vardır, eğer onlara doğru bir bağlılığı sergileyebilirsen doğru bir yolda kulaç atıyorsun demektir.
Beraber başladık. Yaşamın zorluklarını biliyorduk, bunun bilinciyle yaşama daha fazla sarıldık, çünkü yaşamımız farklıydı, anlamlıydı ve bizim olandı.
Beni anlat derken bile beni ne kadar zorladığının farkında mıydın? Bilmiyorum. Fakat bunun ağırlığını derinliğine hissediyor ve zorlanıyorum.
Hatırlıyorum seni,
Bakışın, gülüşün, yaşama katılımla ayrı olan
Gözleri pırıl pırıl parlayan ve insanı kendisine çeken sen değil misin?
Su gibi akan ve hiçbir sınır tanımayan,
Duruşunla insana güven veren, sıcaklığınla insanı saran sen değil misin?
Anda yaşama anlam biçen ve onun gerekleri için mücadele eden,
Kendisini yeniden yaratmak için sonsuz bir direniş sergileyen sen değil misin?
Anlamak ayrıcalık değil miydi? Sen anlıyordun, gözlerin her zaman seni ele veren bir yansımaydı.
Sevinç ve özlem,
Daha fazlasını yaşama istemi hep vardı,
En güzelini,
En iyisini, en doğrusunu…
Bir şairin dediği gibi “tadında yaşamak, anlam vererek yaşamak” değil miydi?
Özgürlüğü tadında yaşadın, anlam vererek yaşadın.
Halkımın yiğit çocuğu, Amed’li yiğit gerilla…
Güzel yoldaşım…
Serüvenciydi özgürlük dağlarında. Yollar yürünmek ve aşılmak içindi. Harun yoldaş da bir derviş misali kandil, Xınere, Botan dağlarında gezen bir dervişti. Özgürlük tutkunu, özgürlük sevdalısıydı. Harun yoldaşı hep gülümsemesiyle hatırlarım. İlk olarak Tanışmamız 2000 yıllarında Xınere’deydi. İkinci görüşmemiz ise 2001-2002 yılları arasındaydı. O süreçte biz kandildeydik. Biz şehit Reşit arkadaşın taburundaydık. Yüzlerce arkadaş bu taburda yer alıyordu. O dönem örgütün kararıyla tüm yapı askeri eğitim yani komando eğitimi görecektik. Askeri anlamda yetkinleşmek istiyorduk. O dönem Harun yoldaş ve birkaç arkadaş bizim eğitimleri vermek üzere tabura gelmişlerdi. Arkadaşların geldiğini duyduğumda ben de gidip baktım. Ş. Harun ve Ardıl arkadaş bize komando eğitimi vermek üzere tabura gelmişlerdi. Ben onları gördüğümde o kadar çok sevinmiştim ki arkadaşlar şaşırmışlardı. Benim her iki arkadaşı da önceden tanıdığımı bilmiyorlardı. Onlarda beni gördüklerinde çok sevinmişlerdi. Dönüp arkama baktığımda keşke bir daha o süreçleri yaşayabilsek ya da yaşanan o süreç hiç bitmeseydi diye düşünüyorum. En güzel yoldaşlıklar ve paylaşımlar o süreçte yaşanmıştı.
Onlar bize eylem yapıyor biz de onlara karşı eylem düzenliyorduk
Gerilla da en güzel günler yoldaşlarla geçirilen günlerdir. Yaşam birlikte örülür. Bu yüzden tabur yaşamı çok güzeldi. Yaşamımızın hepsi askeriydi. Günün 24 saati askeri eğitim görüyorduk. Biz bir grup arkadaşla sabotaj eğitiminde yer aldık. Bizim birimin sorumlusu Harun arkadaştı. O kadar güzel ve dolu dolu günler geçirdik ki derler ya tadı damağımda kaldı diye benim için de o derecededir. Diğer birimler de vardı. Operasyon, suikast, sabotaj, ağır silah vb. eğitimler vardı. Her bir grup kendi alanı üzerinde yoğunlaşıyordu. Daha sonra tüm taburun birlikte katıldığı komando eğitimi vardı. Büyük bir saha da komando eğitimi görebilmemiz için sahayı hazırladık. Tüm yoğunlaşma askeri olduğu için her birim diğer birimler üzerine eylem yapma hazırlığına girişmişti.
Bizim sabotaj birimi de Ş. Harun arkadaşın sorumluluğunda planlamalar yapıyorduk. Bu süreçte hem biz hem de diğer birimler birçok eylem yaptık. Biz ve operasyon gücü artık birbirimizle yarış içerisindeydik. Onlar bize eylem yapıyor biz de onlara karşı eylem düzenliyorduk.
Heval Harun işini ciddi yapan bir arkadaştı
Bir gün Ş. Harun çok büyük bir eylem yapacağımızı fakat bir planlamaya gitmemizi belirtti. Bu eylem tabur komutanımız olan Ş. Reşit arkadaşa yönelik olacaktı. Her sabah heval Reşit iştima vermek için sabah 5 de kalkar ve iştimaya gelirdi. Heval Harun bir patlayıcı hazırlamamızı söyledi. Bu bilinen patlayıcılardan değildi. Un, salça, yağ vb. maddelerden oluşan bir patlayıcıydı. Bu hazırladığımız patlayıcıyı heval Harun akşamdan Heval Reşitin ayağına bağlayacaktı. Sabahleyin uyandığında ayağa kalktığı anda tüm un, şeker, tuz, yağ ve salça Heval Reşit’in başından aşağıya doğru dökülecekti. O gece sabah olmuyordu. Tüm hazırlıklar yapılmış artık sabah olmasını bekliyorduk. Heval Harun işini o kadar ciddi yapan bir arkadaştı ki hiçbir hata olmasına izin vermiyordu. Büyük bir titizlikle hazırlıkları yapıyorduk. Sabah olduğunda biz iştimada beklerken heval Reşit malumunuz iştimayı vermeye gelemedi. Heval harun iştimayı vermeye geldi. Ve herkes eylemin başarılı geçtiğini anladığında gülmeye başladı. Ş. Reşit arkadaş bunu hesabını mutlaka soracağını söylemişti. Reşit yoldaşı da anmadan geçemeyeceğim. Yaşama dair her şeyi biz Reşit yoldaştan öğrendik. Yoldaşlara, önderliğe olan bağlılığıyla, kendini adayan güzel yoldaşım.
Bu eğitim dahi olsa yoldaşlarını kaybedebilme düşüncesi bile Harun arkadaşın öfkelenmesine yetmişti
Bir gün sabotaj birimi olarak farklı bir eylem planı oluşturduk. Yoldan geçen bir arabaya sabotaj eylemi gerçekleştirecektik. Bu gerçek bir eylem değildi. Bu eylem eğitim amaçlıydı. Herkes kendi araçlarını kendisi oluşturacaktı. Bizim birimin elinde hiçbir şey yoktu. Biz de kibrit kutusunun için patlayıcıları yerleştirdik. Üzerini kapatmamız gerekiyordu. Yeni katılan bir arkadaş üzerini çakıl taşlarıyla kapatmaya çalışırken biz olaya müdahale edemeden mayınımız biz de patladı. Bu bir eğitim olsa da hazırlığımız boşa çıkmıştı. En son tekmil almak için H Harun’un yanına gittiğimizde bizimle konuşmuyordu. Biz neden bizimle konuşmadığını sorduğumuzda siz bugün şehit düştünüz şehitler konuşmaz dedi. Biz ne kadar öz eleştiri versek de bunu kabul etmedi. Gerçek bir eylemde olsaydınız şu an hiçbiriniz burada değildiniz dedi. Bu eğitim dahi olsa yoldaşlarını kaybedebilme düşüncesi bile Harun arkadaşın öfkelenmesine yetmişti. Bir tek kişinin hatasıyla tüm sabotaj birimi imha oldu. Heval Harun’un oradaki duruşu ve bize yaklaşımı karşısında ben çok etkilenmiştim. Yaptığı çalışmayı oldukça ciddiye alan ve bu ciddiyetle yaklaşan bir arkadaştı.
Okyanusta bir su damlası iken büyük bir dalga olmayı başarmış
En son görüşmemizde yine Xinere’de oldu. Harun arkadaşı birçok defa sormama rağmen arkadaşlar Harun arkadaşın Botan alanına gittiğini ve güçlü direngen bir gerilla olduğunu söylediler. Bir gün arkadaşlar bir ziyaretçim olduğunu söylediler. Arkadaşların yanına gittiğimde birden Harun arkadaşı gördüm. O kadar çok sevindim ki. Uzun uzun tartıştık. Onun anlatacağı birçok şey vardı. Yüzüne baktığımda yaşam da kazandığı tecrübeler yüzünde ki çizgilere yansımıştı. Ağzından çıkan her kelimeyi seçerek, düşünerek tane tane ifade ediyordu. Çok özlemiştim. Konuşacak çok şey vardı. Yaşadıklarını dolu dolu hiç nefes almadan bir çırpıda anlatmıştı.
Birkaç gün sonra duydum ki Heval Harun şehit düşmüş. O da şehitler kervanına katılmış. O da bizi bırakıp gitmiş. Okyanusta bir su damlası iken büyük bir dalga olmayı başarmış. Yüreği Kürdistan dağlarına aşık bir serüvenciydi. Serüvenin seni Kürdistan’ın en kutsal dağının doruklarına ulaştırdı. Yüreğiyle hep gerçeğe ulaşma çabasındaydı. Hakikati özgür dağların doruklarında arardı. Yüreği özgürlük için atan erdemli yoldaşım. Bir kuş misali Botan’dan, Gabar’a, kandile, Xinere’ye bir derviş misali yolları aşıp durdu. Halkının acılarını yüreğinin en derinlerinde hissetti ve bir cevap olabilmek için hep mücadele etti.
Yıllar su gibi akıp gidiyor ve biz seni unutmadık. Her Harun ismini duyduğumda yüreğimden bir parçanın koptuğunu hissederim. Zamansız gidişler yarımlıklar bırakır yüreklerde. Sevginin emekle sulandığını senin gibi aramızda olmayan, şehitler kervanına katılan birçok yoldaştan öğrendik. Erdemi, erdemli olmayı şehitlerimizden öğreniriz. Sevgiler ve bağlılıklar büyütülmelidir ve anlatılmalıdır dilden dile…
Sonsuz bağlılığın, bitmez tükenmez azminle hep yüreğimizdesin.
Her zaman seni özleyeceğiz güzel yoldaşım.
Yıldızlar yoldaşın olsun…
Rojda Siverek