HABER MERKEZİ –
Arkadaşlarını Çok Severdi
PKK okulunda birlikte kaldıklarını belirten Beritan Zagros Viyan arkadaşı şu kelimelerle ifade eder. “Viyan arkadaşın arayışları sürekliydi. Arayışları her zaman sürekliliğini korurdu. Var olanı olduğu gibi kabul etmezdi. Yaşam sevinci oldukça güçlüydü. Yaşamın her alanında bizimle birlikte yaşamı paylaşır ve yaşama çok güçlü katılım sergilerdi. Dönemin öncü komutanıydı. Çevresindeki arkadaşları çok sever ve çok değer verirdi, arkadaşlarda aynı şekilde onu sever ve Viyan arkadaştan büyük bir güç, moral alırlardı. Genelde eğitimlere katılımında eğitim yöntemlerini zenginleştirme yönünde yoğunlaşıyordu. Bu konuda oldukça yaratıcıydı ve sorgulamaları çok güçlüydü, eğitimde anladığı kadar düşüncelerini dile getirirdi. Kendisiyle birlikte çevresini de yoğunlaştırdı. Kendini abartmaz ama kendine güvenirdi. Mesela “işte yenidir, gençtir, nasıl gelip bize yöneticilik yapıyor” diyenler de vardı, ama o bunları kendisine bir gelişme gerekçesi yapar, moralini hiç bozmazdı. Arkadaşlarla tartışırken yetkili olduğunu hissettirmez, hiyerarşik zihniyete kendisinde yer vermezdi”
1981 yılı Aralık ayının 25’inde dünyaya gelen Viyan arkadaş, yaşamı boyunca hiç doğum gününü kutlamamış! Doğum günü vesilesiyle Viyan arkadaşa 24. yaş gününde arkadaşları küçük bir sürpriz yapmak isterler. Kim bilir, belki o da hep doğduğuna ve yaşadığına inanmayanlardandı. Ya da her gün yeniden, sancılı ama özgür bir doğumu gerçekleştirme çabasındaydı. O günü Beritan Zagros arkadaş şöyle anlatıyor; “Viyan arkadaşın 24. Yaşına gireceğini biz Şehit Nuda arkadaştan öğrenmiş ve küçükte olsa ona bir sürpriz yapmak istemiştik. Bazı erkek arkadaşları da davet etmiştik. Herkes onu çok seviyordu. Viyan arkadaşla birlikte katılan Welat arkadaşın da doğum gününün aynı günde olduğunu biz o gün anladık. Bir toplantıdan diğer toplantıya koşarken Viyan arkadaşı zorla getirmiştik. Şimdiye kadar hiç doğum gününü kutlamadığını söyleyerek çok duygulanmıştı”.
Viyan arkadaşın her yaştan insanla ilişkilenebildiğini belirten Beritan Zagros “Her arkadaşın sorunlarına çözüm üretebilen bir arkadaştı. Her arkadaşın dünyasına çok rahat bir şekilde girebilirdi. Çok sadeydi ve bu sadeliği herkesi kapsıyordu. O dönem kıştı ve kar en az bir metreyi geçiyordu. Kartopu oynamayı çok severdi. Kartopu oynadığında küçük, yaramaz bir kız çocuğu gibi katılır ve oynardı. Yaşamdan hiçbir zaman kendisini soyutlamazdı. Yaşamın her alanına girerdi. “
Halkının Acılarını Derinden Hissederdi.
Viyan arkadaş Güney Kürdistan’lı olmasına ve orada büyümesine rağmen kendisinde kapsayıcılığı yaratmayı başarmıştı. Halkların yaşadığı baskıları ve zorlanmaları en derinden yaşar ve hissederdi. Bu konuda refleksleri çok güçlüydü. Kuzey halkını hiç görmemişti. Mücadelenin gelişmesi ve orada yaşanan zorlanmaları, düşmanın halka yönelik yapmış oldukları baskılar ve bunun karşısında halkın gerçekleştirdiği direnişleri en derinden hisseder ve bunu anı anına yaşardı. Kürt halkının özgürlük mücadelesindeki ısrarını her zaman kutsal görür ve derinden saygı duyardı. Bu konuda arkadaşları bu özelliğine dair şunları anlatıyorlar “Genelde hepimiz bir amaç ve bir halkın kurtuluşu için geldiğimizi belirtiriz. Onda halkın acıları ve özlemlerini duyumsama zirvedeydi. Bunu her şeyinde gösterirdi. PKK’nin yeniden kuruluşuna dair halkın görüşleri alınıyordu. Halkın yaşadığı heyecan, coşku, beklenti ve ilgi yoğundu. O gelip bunları bize anlatırken gözleri dolmuştu. Yani yaptığı işin ağırlığını hissederdi. Bu ona büyük bir olgunluk da kazandırırdı. Güney halkının, Kuzey halkının acılarını derinden hissederdi. Onun yanındayken kendisinin Kürdistan’ın hangi bölgesinden olduğunu çıkaramazdınız. Kürdistani bir kimliğe ulaşmıştı. Tüm parçalar onda bir bütündü”.
Eylemi Mesaj ve Amacı içeriyor
Uluslaşmada bir sembol olduğunu belirten Evindar Ararat “Viyan ulusal parçalılığı aşan, ulusal bütünlüğü yakalayan ve ulusal bilinçle bu mücadeleye katılan özgür kadın kimliğidir. Yoldaşlık ilişkilerinde ki samimiyeti, kaygısız yaklaşımları, saygınlığı ve emeğiyle kendisini yaşama katışıyla bizim için bir semboldür. Eylemi tercih edilmesi gereken bir eylem değil ama Önderliğe bağlılıktaki düzeyi, bizim açımızdan örgüt içerisindeki tasfiyecilikle beraber açığa çıkan o bireyci yaşam arayışlarına, düzen arayışlarına da bir tavırdır. Bir yandan Önderliğe yönelik uluslararası komployu protesto iken, Önderlikle halkı birbirinden koparan, Önderlikle örgütü birbirinden koparan komplonun yeni politikaları karşısında bir tutum! Önderliğin halkla, kadroyla bütünlüğünü ispatlama anlamında bir tutumu ifade ediyordu. Genel örgütsel bütünlüğü tanımlamada da kadın hareketine rol biçiyor. O anlamda eylemi çok daha geniş ele alınması ve değerlendirilmesi gerekiyor. Eylem mesaj ve amacı da içeriyor” diyor.
Yanan Yürek Yakıyordu…
Yazılan kelimelere ya da sese dönüşen sözcüklere sığmayan bir insan yüreğiydi. İnsan onunla aynı yağmurda ıslandığını, aynı güneşte aydınlandığını, aynı ateşte yandığını duyumsardı. Uzak da olsa ya da biz uzak da saysak aslında yakıyor yüreğimizi. Halay çekerken biraz Viyan katıyoruz, patikalarda hüzünlü bir bakışa rastlarsak biraz Viyan cesaretiyle eğilip bakıyoruz yine bir karanlık görsek yanan yüreğinin aydınlığında korkusuzca koşuyoruz. Ben demiyorum onu tanıdık, aslında o bizim yüreğimizi tanıdı.
Yaşanan Anlamlı Diyaloglar
Yılmaz arkadaş şimdiye kadar hiç soyadı kullanmamıştı. Viyan arkadaşın eyleminden sonra soyadını Viyan koymaya karar vermiş. Yılmaz arkadaşta Viyan’ın insanlarla olan ilişkilerindeki doğallığa vurgu yapıyor “ Viyan’ı ilk tanıdığımızda sanki uzun yıllar onunla bir tanışmışlığımız varmış gibi hissediyorduk. Bulunduğu ortamda kadın, erkek, yeni, eski herkese yaklaşımında yargısızdı ve onun dünyasına giren bir yaklaşımı vardı. Bir arkadaş sorunluysa biz onunla aramıza sınırlar koyarız ama o kimseyle arasına mesafe koymaz, kutuplaşmalara girmez, sınırlar koymazdı ve yakınlaşarak kazanımcılığı esas alırdı. Bir ajan bile olsa ona yaklaşarak bir yerlerinden onu kazanabileceğini bilirdi. İnsanla çok ilgiliydi. Çok sıradan bir patikada onunla karşılaşsanız da kısa ama çok anlamlı bir diyalogu seninle yakalardı.”
Farklıydı…
Viyan her zaman farklıydı ve bu farkını yaşamın her alanında ve anında çevresindeki arkadaşlarına yansıtırdı. Zaman onun için her zaman iyi kullanılması gereken bir olguydu ve her zaman bir koşuşturma içerisindeydi. Zamana hükmeder ve onun yaşamını belirlemesine hiçbir zaman izin vermezdi.
Rewşen arkadaş Viyan’ın bu özelliğini bir anısını anlatarak daha da somutlaştırıyor. “Bir gün şehirde halk otobüsüne bindik. Arabada bile Önderliğin savunmalarını okuyordu. ‘Boş boş oturacak bir saniyem bile olamaz’ diyordu. Irak gibi bir yerde, bir kadının otobüste kitap okuması hiç hoş karşılanacak bir şey değildi. O zaman arabadaki insanlar merak ettiler ve ‘Sen kimsin, nerelisin?’ gibi sorular sordular. O da Soran olduğunu ve Önderliğin savunmasını okuduğunu söyleyerek bir sohbete girişti. Halk ‘PKK’liler bilgili insanlardır’ deyince o da onlara Ortadoğu’da büyük bir cevherin olduğunu ama bu topraklardaki insanların bu cevherin farkında olmadıklarını ve eğer bunun bilincinde olsalardı şimdi durumun daha farklı olacağını söyledi. Diyalog kurduğu o insan çok etkilendi ve şimdiye kadar da çalışmalara katılıyor”
“Kadın Hareketinin Hizmetçisi Olmak İstiyorum”
PKK Yeniden İnşa Komitesinde yer alan Viyan arkadaş katıldığı bir toplantıda şu değerlendirmeyi yaparak yeni paradigmayı ne kadar derinlikli ele aldığını gösteriyordu “Hiyerarşi tuzağına girmeden gerçekten de güçlü ve özlü bir şekilde Kadın Hareketinin bir hizmetçisi olmak istiyorum. Bu noktada sonuna kadar iddialıyım. Tutumumu belirlerken, PKK’nin Yeniden İnşa sürecine güçlü katılacağımı belirtiyorum. Bütün gücümü bu temelde harekete geçireceğim. Başarılı bir aday olmak için hem yeni PJA içerisinde hem de yeni PKK içerisinde çaba harcayacağım. Önümüzdeki süreçteki tutumum katılım olacak”
Ardından bıraktığı mektubunda “üzülmeyin, halay çekin! Biliyorsunuz ki ben halay çekmeyi çok seviyorum. Halay çektiğim zaman kanatlanıp uçtuğumu hissediyorum” diyen Viyan arkadaş yaşamını da bir halay coşkusunda, anı anına yaşardı.
Viyan eylem kararını çoktan vermişti ve bu kararından hiçbir zaman geri dönmeyecekti. “PKK’de en büyük eylem, sözüne sahip çıkmaktır. Bilin ki bir yerde söz anlamını yitiriyorsa orada gaflet, vicdansızlık ve ahlaki çöküntü vardır. Böyle bir durumun sonucu da kesinlikle ihanettir” dedi ve eylemini gerçekleştirdi sözünün eri oldu ve bağlılığını “İmralı Adası etrafındaki mumlar içinde bir mum olmak istiyorum” diyerek ortaya koydu.
Viyan bıraktığı mektuplarında Önderliğimizin tecrit koşullarını ve lanetli 15 Şubat’ı tekrardan çözümsüz bir şekilde karşılamak istemediğini belirterek eylemini gerçekleştirmiştir. Eylemini yapmadan önce yazdığı mektuplarında kendisini şöyle ifade eder;
“Ben doğanın bir çocuğu ve evrenin küçük bir parçası olarak söylüyorum ki; kutsal bir yaşamın kanun ve ölçülerini yerine getirmek ve yaşamıma anlam vermek istiyorum. Bende bir meyve ağacı gibi acı çeken halkıma ürün verme zamanına geldiğime inanıyorum. Elleri havada kalmış çocuklara ve boğulmuş hayallere bir umut olmak istiyorum. Az da olsa acı çeken kadınların özgürlük molekülünü geliştirmek için bir atom olmak istiyorum. En önemlisi de İmralı Adası etrafındaki mumlar içinde bir mum olmak istiyorum. Size şunu belirtmek istiyorum ki artık egemen devlete, yalancı ve zalim erkeğe bir cevap vermenin zamanı gelmiştir. Bunun için 15 Şubat gecesini içimdeki kin ve nefreti bir volkan gibi patlatarak bunların cezalandırılacağı bir geceye dönüştürmek istiyorum.
Önderliğin esaret altına alınışının yedinci yılından sekizinci yılına girişi olan 15 Şubat’a bir ay kalırken, şimdiden yüreğim bir volkan gibi kaynamakta ve patlamak için bir fırsat aramakta. Doğada da bir sürü olay volkan gibi patlamak için hep uygun zamana ihtiyaç duyarlar. Tıpkı bir meyve ağacı gibi… Bir meyve olgunlaşana kadar dalından kopmamak için zamanla yarışa girer ve vakti gelene kadar bekler. Böyle olmazsa meyve, meyve olmaz. Varlığında ki inceliği, nazikliği ve canlılığı ispat edemez. Volkan da böyledir. Meyve ağacı güzelliğini, renkliliğini bir elmada, narda ve birçok meyvede ürün olarak emek vermiş yetiştiricisine sunar. Yine Volkan da nerede, ne zaman ve nasıl patlayıp öfkesini göstereceğini, Ehrimanlar ve vefasız insanların cezasını nasıl vereceğini bilir.
Daha önceki yazımda belirttiğim gibi uzun süren bir yoğunlaşmanın sonucunda eylemimi 15 Şubat gecesi yapmayı kararlaştırmıştım. Bir kadın ya da bir Kürt olarak, Başkan Apo’nun esaret altına alınışının 8. yıl dönümüne bir kez daha böyle girmek ve çarmıhı bir kez daha görmek istemiyordum. Kış koşullarında partinin Ehrimanların hedef ve mevzilerine ulaşmasının biraz zor olduğunu biliyorum. Ehrimanlar da gün geçtikçe gözümüzün önünde halkımın yüreğini, beynini ve bedenini yiyor ve bu tehlikeli bir durumdur. Bu da bir eylem yapmamı şart kılıyor. Canımı vermeden bir eylem gerçekleştirmeyi isterdim ama şuna inanıyorum ki, insan gerektiği kadar yaşamalıdır”
Viyan gencecik bedenini, esmer gülüşünü, candan sevgisini, ipekten saçlarını ve tüm bedenini ateşe vereceği akşam bunun coşkusunu ve moralini derinden yaşadığı için bunu arkadaşlarıyla paylaşmak ister. Bunun için tüm arkadaşlarını dışarıya çağırır ve hep birlikte halay çekerler. Viyan ölümü yaşayacağını bile bile halay çeker. Son yazdığı raporlarında halay çektiğinde uçtuğunu ifade etmektedir. Aslında ölümle kucaklaşacağı anda bile ölümü önemsemeyen bir edayla halaya durmuş ve son dakikalarını da arkadaşlarıyla paylaşmayı esas almıştır. Arkadaşları onu unutmayacaktır, çünkü toprak ve ateştir ülkesinde her adımda biraz daha bize yakınlaşan.
Seni Unutmayacağız Esmer Gülüşlü Kız
Rojda Siverek