HABER MERKEZİ – KCK Dış İlişkiler Komitesi, “Kürdistan Özgürlük Gerillası nasıl ki Türkiye destekli DAİŞ terörüne karşı en ön safta savaşıp Ortadoğu halklarını ve özellikle de Kürt halkının varlığını savunmuşsa, şimdi de DAİŞ destekli Türkiye işgalciliğine ve ilhak saldırılarına karşı, bütün zorluklara rağmen, en ön safta, tarihi ve destansı bir direniş sergilemektedir.” dedi.
Yazılı bir açıklama yapan KCK Dış İlişkiler Komitesi, iki hafta içerisinde Türk devletinin işgal ve terör saldırılarında 7 kişinin katledildiğini belirterek, Ankara ile Bağdat arasındaki mutabakat zaptının “işgal ve terör” dışında bir şey getirmeyeceğini vurguladı.
İKİ HAFTADA 7 İNSANIMIZ İŞGAL VE TERÖR SALDIRILARINDA KATLEDİLDİ
Açıklamada şunlar ifade edildi: “Son iki günde Bradost ve Raperin alanlarında işgalci Türk ordusunun gerçekleştirdiği terör saldırılarında Bedi Kemal Muhammad, Muzaffer Hüseyin Xidir, Muhammad Muzaffer Hüseyin ve Mubin Muzaffer Hüseyin adındaki yurttaşlarımız şehadete ulaştılar. Bundan iki hafta önce de Şarezor bölgesinde gerçekleşen saldırıda özgür basının öncü emekçilerinden Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn şehadete ulaşmışlardı. 31 Ağustos tarihinde de Hakım Luqman isimli bir yurttaş İstanbul’da sadece Kürtçe konuştuğu için AKP-MHP’nin beslediği faşist sürüler tarafından hunharca katledildi. Yani iki hafa içerisinde 7 insanımız Türkiye’nin işgal ve terör saldırıları sonucunda şehit düştüler. Bu vesileyle bu terör saldırılarını şiddetle kınıyor, şehit aileleri başta olmak üzere yurtsever Kürdistan halkına başsağlığı diliyoruz.
MUTABAKAT ZAPTI TERÖR VE KATLİAM GETİRDİ
Bu şehadetler 15 Ağustos’ta Türkiye ve Irak arasında mutabakat zaptının imzalanmasından sonra gelişmişlerdir. Demek ki bu mutabakat zaptı terör ve katliamın dışında Kürt halkına ve ve Irak halklarına hiçbir şey getirmemiştir, getirmeyecektir. Türkiye’nin Irak’ın kalkınmasından, refahtan, ekonomik gelişmeden kastettiği aslında terör ve katliamdan başka bir şey değildir. Irak ve Türkiye arasında varılan anlaşmanın beraberinde kalkınma değil, katliam ve terör getirdiğini açıkça ortaya çıkmaktadır. Ekonomik kalkınma, güvenlik, refah, eğitim ve kullanılan diğer retorikler bu terör ve katliamı örtmekten başka hiçbir işlev görmemektedir.
DAİŞ’İ MUTABAKAT İLE GERİ GETİRDİLER
AKP-MHP-KDP ve Irak hükümeti arasında varılan mutabakat zaptının diğer bir sonucuna Behdinan alanında şahit oluyoruz. Burada DAİŞ’ten devşirilen ve işgalci Türkiye ordusunun himayesinde Behdinan’a getirilen radikal cihatçı çeteleri cirit atıyorlar. Son günlerde bütün davranış ve hareket tarzlarıyla DAİŞ oldukları belli olan bu çete unsurlara ait görüntüler basında paylaşılmaktadır. Bu görüntülerle Kürdistan Özgürlük Gerillasının savaş sahasında gözlemlediği ve kamuoyuyla paylaştığı ancak AKP-KDP özel savaş medyası tarafından üstü örtülmeye çalışıldığı gerçekler doğrulanmış oluyor. 2021 yılından beri gerilla ile doğrudan sıcak çatışma içine girmekten korkan, gerillanın savaş tünellerine girmeye cesaret edemeyen işgalci Türk ordusu bu çete unsurlarını bu amaçla kullanmaktadır. Kürdistan Özgürlük Gerillası’nın, peşmergenin ve Irak ordusunun mücadelesi ve verilen ağır bedeller sonucunda Kürdistan’dan ve Irak’tan temizlenen bu çete unsurları şimdi, Irak hükümetinin Türkiye ile imzaladığı mutabakat zaptının sonucunda resmi bir şekilde yeniden Kürdistan’a ve Irak’a geri dönüyorlar. Bu mutabakat zaptı ile Irak hükümeti AKP-MHP-DAİŞ-KDP ittifakına, dolaysıyla Irak’ın Türkiye ve DAİŞ tarafından işgal edilmesine, DAİŞ’in bir kez daha canlanmasına ve Irak’ta ve Kürdistan’da üslenmesine meşruiyet kazandırmıştır.
TÜRKİYE ÇETELERİ YAYILMACI PLANLARI İÇİN KULLANIYOR
Türkiye on yıldan fazladır DAİŞ ve benzeri çete grupları yoluyla Ortadoğu halklarına karşı ve özellikle de Kürt halkına karşı terör estirmekte, bunları kendi yayılmacı ve işgalci planları için kullanmaktadır. Bu çerçevede Azerbaycan ve Ermenistan’dan tutalım, Libya, Sudan, Somali ve Cezayir’e kadar, oralardan da Paris ve Berlin sokaklarına kadar bu çeteleri kullanmıştır. 2014 yılında Türkiye nasıl ki DAİŞ’ın yönünü Şam’dan Kobanê’ye doğru çevirmişse, Bağdat’tan Musul’a, Şengal’e, Kerkük’e ve Hewlêr’e çevirmişse şimdi de aynı çeteleri İdlib’ten Amediyê’ye, Zaxo’ya ve Duhok’a getirmiştir.
SOYKIRIM VE DEMOGRAFİK DEĞİŞİM TEHDİDİ
DAİŞ çetelerinin KDP’nin ve Türkiye’nin himayesinde Başûrê Kürdistan’a getirilmeleri ve Kürdistan’ın stratejik yerlerinde konuşlandırılmaları uzun vadede hem Irak halkları hem de Başur halkı için bir soykırım ve demografik değişim tehdidi oluşturmaktadır. Unutmayalım ki DAİŞ KDP ile anlaşarak Şengal’e girdi. Şimdi de KDP ile anlaşarak Behdînan’a girmiştir. DAİŞ’in Şengal halkına uyguladıkları soykırımın Duhok, Zaxo ve Amediyê halkına uygulamayacağının hiçbir garantisi yoktur. Tam tersine böyle gerçek bir tehlike söz konusudur. DAİŞ ve Türkiye’nin şimdiye kadar ortaklaşa yaptıkları bundan sonra da yapacaklarının göstergesidir.
GERİLLA TARİHİ DİRENİŞ SERGİLİYOR
Kürdistan Özgürlük Gerillası nasıl ki Türkiye destekli DAİŞ terörüne karşı en ön safta savaşıp Ortadoğu halklarını ve özellikle de Kürt halkının varlığını savunmuşsa, şimdi de DAİŞ destekli Türkiye işgalciliğine ve ilhak saldırılarına karşı, bütün zorluklara rağmen, en ön safta, tarihi ve destansı bir direniş sergilemektedir. On yıl önce Şengal ve Maxmur’da, Hewlêr ve Kerkük’te DAİŞ’e karşı direniş hangi anlam ifade etmişse, şimdi Zap, Metîna ve Avaşîn’de Türkiye’nin işgal saldırılarına karşı direniş aynı tarihsel anlamı ifade etmektedir. Türkiye ve DAİŞ’in saldırıları birbirlerinin devamı ve birbirlerini tamamlayan soykırım saldırılarıdır.
ERDOĞAN İLE ANLAŞMA, DAİŞ İLE ANLAŞMADIR
Bu temelde, bu tarihi soylu direnişte, Irak halklarını ve özellikle Başûr Kürdistan halkını, gençleri, kadınları, aydınları Kürdistan Özgürlük Gerillası’nın direnişine sahip çıkmaya ve katılmaya çağırıyoruz. Irak hükümetine, kanaat önderlerine ve siyasi partilerine çağrımızdır; Recep Tayyip Erdoğan ile anlaşma DAİŞ ile anlaşma anlamına gelmektedir ve kesinlikle Irak halklarının ve devletinin çıkarlarına değildir. Erdoğan gibi faşist diktatörün planları ona boyun eğilerek ve meşruiyet kazandırarak değil, onunla mücadele edilerek boşa çıkarılır. Mutabakat Zaptı gibi bir yanlıştan bir an önce dönmek Irak’ın çıkarınadır ve gelecekte yaşanacak olan zarar ve tehlikeleri bertaraf edecektir.”