BEHDİNAN
Adı soyadı: Remzi Bekir
Doğum tarihi-yeri: 1985 / Afrin
Anne-baba adı: Zeynep – Kasım
Katılım tarihi: 2001 / Afrin
“ONUN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ÖZGÜRLÜĞÜM GÖRDÜĞÜM”
Amed Afrinli bir yoldaştır. Yaşı henüz küçük saflara yani dağlara çıkar.
Afrin ülkemizin mücadeleye en duyarlı yaklaşım gösteren bir parçasıdır. Belki de küçücük nüfusuna rağmen en çok şehit veren bir alanımızdır. Yurtseverlik duyguları çok gelişkindir.
Sosyal bilimde biliriz ki ülkelerinde uzak yaşayanlar ülkelerine çok büyük hasret beslerler. Sevgileri aşırı duygusal da olsa büyük ve güçlü olur.
Afrin işgalcilerin politikaları sonucu “bın xat”ta kalır. Yani sınır altında kalır. Birde Afrin çepeçevre Araplarla örülüdür. Arap kültürünün belki de en çok eritmeye çalıştığı bir alandır. Ama buna karşı da inadına direnen bir alandır. Zengin coğrafik konumuyla zengin bir tahıl ambarı olmasından dolayı Araplar Yeşil Arap Kemerini oluştururlarken Afrin alanına özgün yaklaşmışlardır. Diğer Kürtlere uyguladıkları baskılar yerine kendi içerisine alarak eritmeyi esas almışlardır. Ve uzun bir zamanda bunu başardıklarına inanmışlardır. Lakin özgürlük mücadelesi geliştikçe Afrin alanı adım adım kendi gerçekliği ile buluşmuş ve giderek özgürlük mücadelesi saflarında en ileri düzeyde yer alan bir konuma kadar gelmiştir.
Hiç şüphe yoktur ki bunda büyük pay Kürt Halk Önderliğine aittir. Kürt Halk Önderliği her zaman Afrin alanına yakın bir ilgi göstermiştir. Sürekli Afrinle ilgilenmiştir.
Nitekim yıllar sonra Afrin şaha kalkmıştır. Kürt halk Önderliği uluslar arası bir korsan eylemiyle esir alınarak Türkiye devletine teslim edildiğinde nasıl ki tüm Kürdistan ayağa kalkmışsa Afşin’de bu duyarlılığı kat be kat fazla göstererek yüzlerce evladını dağlara göndermiştir. Her zaman bir seferberlik içerisinde olan Afrin bu kez de öyle yapmış ve dediğimiz gibi yüzlerce gencini dağa göndermiştir.
İşte heval Amed o evlatlardan bir tanesidir. Ve kendisinin deyimiyle: “Önderliğin esaretini kabul etmediğim, onun özgürlüğünü özgürlüğüm gördüğüm için 2001 yılında Afrin’den partiye katıldım” diyecektir. Önderlik esir düştüğünde gelmek istemiş ancak arkadaşlar almamışlardı. Yaşı küçüktür diye ret etmişlerdir. Ancak çok fazla dayatmış ve dağa gönderilmezse başka yöntemlere başvuracağını söyleyerek arkadaşları tehdit etmiştir. Bu tehditleri sonuç almış ve Amed yoldaş 2000’lerin sonlarında 2001’lerin başında dağa çıkmıştır. İlk çıktığı alan Gare’dir. Ardından da Zap ve Behdinan alanının birçok sahasına gidip çalışma yürütecektir. HPG’ye gelişine dönük: “HPG ve YJA STAR bana kazandırdıkları olumlu yönler mücadeleyi ve kadın özgürlüğünü, önemini kavrattı. İradeli bir duruşu sahibi olmamı sağladı. Güven sağladı bana” diyerek HPG’de aldığı gücü açıkça dile getirecektir.
2005 yılına kadar Behdinan’da kalacaktır. Parti onu bir merkezi eğitime gönderecektir. Eğitim ardından doğu çalışmalarına katılmak istediğini belirtip doğu alanına gidecektir.
Eğitim ortamında ona önderlik ne anlam taşıyor sorusuna verdiği cevap ilgi çekidir. O önderlik için: “Kürt halının kurtarıcısı ve yeniden kendisinin olmasının yaratıcısı, özgürlüğümüzün teminatı ve öncüsü, bilimsel sosyalizmin demokratik çözümlemeleriyle yeniden yükselen bilgin, filozof ve siyasetçidir benim için” diyerek farkını koyacaktır.
Doğu’da çalışmalar yürütürken onunla birlikte kalan hatta onun komutanlığında çalışmalara katılan bir yoldaş Amed arkadaşın pratik duruşunu, yaşama katılışını, yoldaşlara yaklaşımlarını ve tabii güçlü ve zayıf yönlerini de bize genişçe anlatacaktır. Bir insanı tanımak istiyorsanız öncelikli olarak onunla havayı ortak paylaşmış bir insandan dinleyeceksiniz. Hele hele bu durum bir gerilla için ise onun dağların doruklarında, zorlukların zirvede yaşandığı gerilla ve tabii ki amansız mücadele içerisinde onunla yaşamı paylaşanlardan öğreneceksiniz.
Bizde öyle yapacağız. Onunla yaşamı paylaşan bir yoldaşına gidip bize Amed yoldaşı anlatmasını isteyeceğiz.
Ve onunla birlikte kalan yoldaş bize Amed Afrin yoldaşı anlatacaktır:
“Amed arkadaş Afrin’liydi, küçük bir yaşta saflara katılmıştı. Genç bir arkadaştı. Bir dönem Behdinan alanında kalmıştı. En son olarakta 2005 yılında eğitim sahalarına geçmişti. Eğitimin ardından da HRK’ye geçmişti.
HRK’ye geçmeler o zaman çok ağırdı. Bir kendin önerin olacaktır. İki başka bir örgüt olduğu için geçişler zor oluyordu.
Ancak HRK’ye geçtikten sonra bu kez içeriye geçmek öyle kolay olmuyordu. Gerilla yeni yeni doğuda oturtulmaya çalışılıyordu. Bunun için ağır eğitimlerden sınanarak içeriye geçiliyordu. Gerilla yeni yeni o alanlarda oturtuluyordu. O da bu zorlu eğitimlerde ve sınavlardan geçerek içeriye geçmeyi hak kazanmıştı.
Fiziki olarak zayıflıkları var olsa da, çabalarıyla bunu telafi etmesini biliyordu. Çok istekli bir şekilde çalışmaya doğuya geçmesi oldu.
Bir sezon içeride kaldıktan sonra geri bir çalışma için güneye gelirlerken Halepçe sınırından peşmergelerin pususuna takılıyorlar. Pusuya düşmenin bir nedeni daha önce gurupta kaçan bir kişilik vardı. Bilgi verilmişti. Bu kişi gerillaların geçeceğine dair ihbar etmişti. Ve bu pusuda Amed arkadaş şehit düşecekti. Arkadaşlar pusu atanların peşmerge olduklarını bildikleri için silahlarını kullanmamışlardı. Konuşmak istemişlerdi. Buna rağmen peşmergeler gerillaları taramış bunun sonucunda Amed yoldaşımızı kaybetmiştik.
Amed arkadaşı ben Asos’ta tanımıştım. Asos çok güzel bir dağdır. Yüksek mi yüksektir. Kandil alanında en net görülen dağ kütlesidir.
Çok sessiz bir yoldaştı. Sen onunla konuşmaya gitmeyene kadar o yanına gelip konuşmazdı. Sessizdi ama yaşamda aktif katılıyordu. Yaşamdaki duruşuyla da aslında konuşuyordu. Duruşu etkileyiciydi. Katılımı güçlüydü. Yaşam pozisyonu güçlüydü.
Bir yetersizliğe, eksikliğe, yanlışlığa karşı tavırsız kalmazdı. Olumsuz etkilenmezdi. Kendi tavrını sergilerdi. Bu konuda çok netti. Bir keresinde: “Dürüst, Samimi, adil, paylaşımcı ve örgütsel ilişki tarzını esas alırım. Yanlış bulduğum ilişki tarzı örgüt ilişki tarzının dışındaki tüm yaklaşımlardır” demişti bana.
Duygusal olsa da tavrı vardı. Ancak yoldaşları incitmemek için çok nazik davranırdı. Söz konusu yetmezlik ona karşı yapılmış ise bu konuda bir şey söylemezdi, ama yaşamdaki duruşuyla ona karşı yetersizliğe giren yoldaşlar kısa bir süre sonra utanırlar ve gelip onda özür dilerlerdi.
Yaşamda yoldaşların ihtiyaçlarını da karşılayan biriydi. Saç keserdi teknikle iyi uğraşırdı ve anlardı, yardım severdi.
Belirgin özellikleri çok fedakârdı. Fedakârlığı çok öne çıkardı. Onu ilk gören önce onun fedakârlığını görürdü. Sabahları herkes yatarken o kalkar hazırlık yapardı. Sabahın karanlığında odun kırma sesi geliyorsa biz bilirdik ki o Amed arkadaştır. Ya da başka bir şey ise yine onun olduğunu bilirdik. Öyle belirgindi bu duruşu. Kendisi zaten tim komutanıydı. Bu duruşu doğalında onu öncü konumuna getiriyordu. Bu doğal özellikleri herkesi harekete geçirirdi.
Başka bir özelliği ise girişken olmasıydı. İnisiyatifliydi. Atikti. Pasif duramazdı. Varsa pratik bir sorun ona kimse söylemeden el atardı.
Başka farklı bir özelliği ise çok olgundu, ağır başlıydı. Hafiflikleri yoktu. Ciddiydi. Dediğimiz gibi çok sessizdi. Ancak konuştuğunda söylediği söz yerini bulurdu. Bir değirmen taşı gibi ağırdı.
Dağı çok severdi daha doğrusu dağları çok severdi. Dağlar için: “Dağlar benim için kendimizi savunma ve özgürlüğe ulaşma yerleri, yaşamın tüm canlılığıyla insanın içini ferahlatan meskenler ve özgürlüğü ifade etmektedir” derdi.
Dağları severdi ancak düşmanlara da o kadar amansızdı. Düşman tabiri için: “Düşman imha edilmesi gereken canavarı ifade etmekte. Düşman; kötülük, yıkım ve talanı ifade etmektedir” derdi.
Ayrıca yaşam içerisinde bazı kavramlara yüklediği anlamlarda çok güçlüydü, öyle ki:
“Yaşamı; mücadeleyi ifade etmektedir benim için
Ölüm: ayrılığı
İrade: Zorluklara göğüs germeyi ifade eder.
Sevgi: Doğruluğu ifade eder benim için
Başarı: Kararlılığı ifade etmektedir” değerlendirmelerini yapardı. Genç olmasına rağmen onun timi ona karşı çok saygı duyardı. Timin en genciydi ancak hepimiz hem onu kabul ederdik hem de onu sayardık. Herkes için bu geçerliydi. Onun ciddi duruşu, fedakârlığı, atikliği, girişkenliği ve tabii ki güzel yoldaşlığı bunu bizde yaratıyordu. Öyle bir arkadaştı.
Yoldaşlığı zaten farklıydı. Sınırlı bir yoldaşlığı yoktu. Sessiz olsa da herkesle ilişkiliydi.
Eğitim için meraklıydı, birikimi fena değildi, araştırmayı severdi. Yani bilinçliydi. Ancak dışarıya bunu veremezdi. İdeolojik duruşu güçlüydü. Halka yaklaşımları da böyleydi. Önderliği arkadaşların dilinden çok dinliyordu. Ona okunmasını dayatıyordu. Halka hep önderliği anlatmayı esas alıyordu. Halka, önderliğe ve partiye bağlılığı yüksekti. Öyle bir yoldaştı.
Yukarıda dile getirdiğimiz gibi zayıf yönü ise çok az konuşmasıydı. Ama bir militanın bir ayaklı kütüphane gibi hep gezip konuşması gerektiğini ise önderlik söylerdi. Kendini ifadeye kavuşturmakta zorlanıyordu. Bunu eğitimlerde de görüyorduk, yaşamda da görüyorduk. Bu zayıflığını dediğim gibi o yaşama aktif ve etkin katılımıyla telafi ederek kendisine has bir güzellik, çekicilik ve sempati yaratıyordu. Bu şekilde önderliğe zayıflığını telafi ettiğini söyler gibiydi.
Onun gibi genç arkadaşlar hemen pratik sahaya geçmezlerdi. Ancak o geçmişti. Ona o güven beslenmişti. Fiziki rahatsızlıklarına rağmen bu güven ona verilmişti. Bu ise özgün bir durumdu. Güvenin ötesinde bir yaklaşımdı. O da bunu fark ettiği için tereddütsüz katılıyordu. Tabii 4–5 yıllık bir arkadaştı. Önemli yaşam deneyimleri kazanmıştı. Nitekim bu tecrübeler onu içerde başarılı bir pratik sergilemeye götürmüştü” diyecek ve Halepçe’de pusuya düşüşünü yine bize söyleyecektir.
Amed Afrin yoldaş genç bir yoldaş olmasına rağmen oldukça aktif katılımı onun gelecekte iyi bir gerilla komutanı olacağına olan işaretlerdir. Onunla kalanlar, onu tanıyanlar hep onu sevmişlerdir. Amed arkadaş bu kendisine has sade duruşuyla yoldaşlarının gönlünde taht kurmasını bilmiştir.
Evet, böylesine gelecek vaat eden bir genç vatan evladını yitirmek insana zor geliyor. Henüz 20’isine yaşam merdiveni ya dayamış ya da daha dayamamış bu güzel genci kaybetmenin hüznü zordur.
Ama biz bu ülkeye baş koyanlar, biz ülkeleriyle sözlü, topraklarıyla nişanlı ve düştüklerin de ise nikâhlananlar da biliriz ki kat ettiğimiz yollar zorludur. Ve kat edeceğimiz gelecek yollarda zorludur. Ve bu zorlu yollarlı Amed yoldaş gibi kanını bu toprakların geleceğin aydınlık günleri için akıtanlara bağlı kaldıkça, bu zorluklar azalacak ve kat edilecek yolda daha rahat ve tereddütsüz olacaktır.
Yazımızı Amed arkadaşın önderlik üzerine söylediği sözlerle kapatıyoruz:
“Önderliğe bağlılık onun ideolojisini özümseme, kabul etme ve bu temelde kendini donatarak mücadele etmektir. Onun özgürlüğü kendi özgürlüğü saymak ve hiçbir çıkar gözetilmeden onun ideolojisini kaygısızca kanının son damlasına kadar savunarak mücadele etmektir”.
Şahadetinin önünde saygıyla eğiliyoruz.