HABER MERKEZİ…..
Bizlere bırakılan bu yüce, anlamlı 14 Temmuz direniş zafer bayrağını hep zirvede taşımanın sözünü veren bir Apocu hareketiz. 14 Temmuz direnişçileri olan Kemal’ler, Xeyri’ler, Akif’ler ve Ali’ler direnmenin zafer getirdiğinin göstergecileri olmuşlardı. Onlar Apocu grubun ilk çekirdekleriydi. Her şey onlarla başladı. Nasıl insanlığın ilk oluşumu olan doğal toplumun ilk insanları Homo Sapiens Sapienslerle her şey var olduysa, şimdi de PKK’nin ilk yaşam temelini atan o yüce 14 Temmuz direnişçileri tarihe adlarını altın harflerle yazdıran Kemal’ler, Xeyri’ler, Akif’ler ve Ali’ler oldular.
Devrimciliğin ilk temel taşları Karadeniz’in Laz çocuğu olan Kemal Pir arkadaşla başladı. Önder Apo Kemal Pir arkadaşla sadece bir saatliğine tartışmış. Bunun sonucunda Kemal Pir arkadaş Önder Apo’yla bir ömür yürümeye karar vermiştir. O bir saat her şeye bedel olmuş. Kemal Pir arkadaş, insanlarla ilgilenmeyi, kendini bir bütün sorumluluk sahibi gören ve o bir saatin verdiği güçle direnişine, mücadelesine anlam katmıştır. Herkes ona Kemal abi der ve bir an yerinde duramayan eylemci yapısıyla düşmana da kan kusturmuştur. 14 Temmuz ölüm orucu direnişçileri, faşist cunta darbecilerine meydan okumuştur. Şimdi ise 14 Temmuz ruhunu taşıyan özgürlük savaşçıları “Laz Kemal’in selamını” faşistlere getirerek her an ensenizdeyiz diyerek eylemleriyle bunu açık ortaya koymuşlardır. Kemal Pir arkadaş: Genel Kurmaya “merak etme zamanı geldiğinde bizim ordumuzla da karşı karşıya kalacaksınız ve o ordumuz her şeyin hesabını sizden soracaklardır” sözleriyle aslında PKK’nin gelecekte oluşturacağı gerilla ordusunun mesajını vermiştir. Bu yüzden de şimdi Zap’ta, Avaşin’de HPG ve YJA-STAR fedai ordumuz 14 Temmuz direniş ruhuyla düşmana nefes bile aldırtmamakta. Aynı zamanda 14 Temmuz direniş ruhunu taşıyan özgürlük savaşçıları savaş alanlarında misli misline gaddar düşmandan hesap soruyor. Kemal Pir arkadaşın direnişini, ruhunu, öncülüğünü ve o fedai duruşunu HPG ve YJA-STAR yoldaşları taşımaktadır.
Mehmet Hayri Durmuş arkadaşın o güçlü azami duruşu nasıl ki mahkeme salonunu heybetiyle, üslubuyla ve hitabıyla salonu titretmiş ise yaşama karşı da ölçülerinde hiçbir zaman taviz vermemiştir. Özgürlüğe hep susamış gibi yaşarken ülke hasretine ve halkına karşı hep kendini borçlu olduğunu hissetmiş. Mehmet Hayri Durmuş arkadaşın o kadar imkansızlıklara rağmen vasiyet olaraktan “mezar taşıma ben bu halka borçlu öldü” diye yazın demesi bile bir çok insanın dönüp kendini sorgulaması gereken ve vicdani bir muhasebe yapmasını gerektirmektedir. Bu vasiyeti doğru okumak ve şehitler gerçeğini doğru şekilde ortaya koymak gerekmekte. Amed zindan koşullarının bilinen o vahşetine karşı muhteşem direnerek ve o dört duvar arasında olmasına rağmen yine de halkına karşı olan mahcubiyetini dile getirmiş olması da gerçek bir fedai duruştur. PKK’nin kamillerinden olan Mehmet Hayri Durmuş arkadaş, aslında bir halka nasıl öncülük yapmak gerektiğini bize açıkça göstermiştir. Ne olursa olsun bu halkın sömürgeciliğe karşı hep örgütlenmesi gerektiğini vurgulamış. Düşman gerçekliğinin halkı nasıl özünden uzaklaştırdığını ve zindanlar da var olan vahşetin buna tanık olduğunun bir göstergesidir. Bir de dönüp günümüze baktığımızda düşmanın zindanlara yönelik politikasının hala sürdürüldüğünü görmekteyiz. Zindanlarda uygulanan baskı ve işkencelerin anlamı şudur ki bu halka göz dağı vermektir. Ama Kürt halkının bu göz dağına asla boyun eğmeyeceğini sokaklarda, köylerde, şehirlerde; kadınıyla, genciyle buna öncülük yapacak, 14 Temmuz direnişin ruhunu tokat gibi düşmana vuracaktır. Bu da şu anlama gelmektedir ki zindan direnişleri, gerilla direnişleri ve bunun yanın da halk direnişlerinde bütünleşmesiyle ve 14 Temmuz direniş ruhuyla bir kez daha bu faşistliğe büyük darbe vurulması kaçınılmaz olacaktır. Binlerce fedai yoldaş özgürlük dağlarında Kürdistan’ı savunarak Mehmet Hayri Durmuş arkadaşın mirasına sahip çıkmıştır.
“En büyük öğretmenimiz bizim halkımızdır” Akif Yılmaz arkadaş bu sözüyle devrimcilerin asıl kimler olduğunu dile getirmiş. Nasıl şimdi her yerde atılan “PKK Halktır, halk burada” sloganın hakikatini dile getirmişse ve devrimci halk savaş gerçeğine de anlam yüklemiştir. Büyük yaşam için bedeller veriliyor ve verilecektir. Bu yüzden verilen her bedelin mutlaka kendisiyle özgürlüğü de getirecektir. Yıllarca bu sistem Kürt halkını ve kadını sömürmektedir, bununla da sadece kalmamaktadır. Hegemon devletler Kürtleri parçalayarak rahat lokma yapmak için her türlü gücünü kullanmaktadır. Bunu da iyi bilmeleri gerekir ki Kürt halkını ve Kürdistanı savunan bir PKK hareketi var. PKK hareketi gücünü şehitlerin bize bıraktıkları miraslardan ve halkından almaktadır. 14 Temmuz ölüm orucunda verilen bedellerin sonucunda özgürlüğüne yakınlaşan bir halkı yaratmıştır. Düşmana bunu göstermektedir ki ne yaparsanız yapın Kürt hareketini bitiremeyeceksiniz. Kürt halkı tarihten var olan direnişleriyle bilinmekte ve bu direnişleriyle tanınmaktadır. Ne kadar sömürgeciler bunu saklamaya çalışırsa da yine Kürt hareketinin şahsında kendini yine canlı tutuyor. Kürt halkına da direnmek yakışır ve tam zamanın olduğunun bilincine varmaktır.
Gençliğin kızıl yıldızı olan Ali Çiçek arkadaşın direnişini de gençliğin iyi okuması, onurlu bir gençliğin nasıl yaşaması gerektiğini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Kürdistan’ın Kızıl Yıldızı olan Ali Çiçek gençlik nasıl bir erdemlik ve dinamik güç olduğunu hem ruhunda hem bilincinde hep canlı tutarak devrimciliğe sımsıkı sarılmış. Önder Apo’nun da belirtiği gibi “biz genç başladık ve genç başaracağız.” Sözü Ali Çiçek arkadaşında şahsında gerçekleşmiştir. Şimdi düşman Kürt gençliğinden korkarak kaçacak delik aramaktadır. Artık kızıl yıldız her yerde ve her şehirde. Ateşin çocukları düşmana darbeler vurmaktadır. Özgürlük dağlarında binlerce kızıl yıldız ruhunu yaşamsal kılmaktadır.
14 Temmuz direniş çizgisinde en güçlü adımlar atarak, düşmanı şok etkisine koyarak ve Medya savunma alanlarında düşmanın felç geçirmesini sağlayarak. İşgalcilere geçit olmadığını bir kez daha özgürlük savaşçıları ortaya koymuştur. İşte ilk Apocu grubun nasıl bir temel taşı olduklarını bilmek ve bu bilinçle 14 Temmuz direnişini her an canlı tutarak devrimci mücadeleye sımsıkı sarılmak olacaktır. 14 Temmuz ölüm orucunun nasıl zorluklarla başa çıkılabileceğinin bize göstermiştir. Düşmanın elinde tutsak olsak bile yine de bunun asla bir engel temsil etmemektedir. Bunu 14 Temmuz direnişçileri pratik olarak sergilemişlerdir. Bu nedenle 14 Temmuz direniş ruhunu yakalayıp ve Önder Apo’nun ideolojisini yaşamsallaştırıp kendimizi bir hakikat savaşçısı haline getirmeliyiz.
Sarîna Agîri’ı Kaleminden….