HABER MERKEZİ –
Bir başlangıç yapmak gerekiyor geceyi yarılayan kalemin mürekkebiyle,bunun için öncelikle Cilo’yu tanıtmak gerekiyor. Cilo ancak nakşına uygun bir tığ bulunduğu zaman tanımlanabilinir.
Bunun için Kunişka’dan başladığımız Cilo serüveniyle Cilo’yu anlatmaya çalışacağız. Hala bir efsanedeyiz sanki böylesine her gerillayı kendisine hayran bırakan Cilo’nun asiliği karşısında hayranlığımızı gizleyemiyoruz.
Her ne kadar her saniyesinde feleğin tokatını bizlere atıyormuşçasına estirse de dalgaları limanlarına, limanları estirdiği dalgalarına aşıktır. Cilo’ya olan aşkındandır bir kar tenesinde bile bulursan ışığı hiç bırakmayacakmış gibi sonsuzluğun halatlarına onda tutunmak. Ey Cilo sana az mı boyun eğdirdi toprağına akan Kürdistan güllerinin gözyaşları? Ey Cilo özgürlüğe tutkumuzun kıvılcımları değilmidir? Seni göklerde bir bayrak misali dalgalandıran…
Ey Cilo nasıl ki her saniyende Güneş’in gülümseyişini, bulutların kızgınlığını, tanrıçaların şimşeklere yansıyan öfkesini , toprağa akan her canın göz tılsımlarını ve yeni sayfalar açan bir ressamı kıskandıran kar simgeni anı anına yaşatıyorsan bizlere diğer yandan da hüznü, aşkı, mutluluğu heyecanı da yaşatmayı ihmal etmiyorsun.
Her yazı bir tarihtir
Cilo’yu kalemi döndüğü kadarıyla anlatabilir insan fakat ya buraya emek veren, kan, ter döken yoldaşları nasıl anlatacağız? İşte burası çok zor. Aslında bu güzel yoldaşları nasıl anlatacağım konusunda büyük bir heyecan yaşıyorum. Çünkü biliyorum her yazı bir tarihtir. Kürt toplumunun yazılı tarihi hep kaya altlarına gömülmüş, yakılmış gelen tarihleri dengbejlerle, efsanelerle günümüze ulaşmıştır. Biz Kürt halkının tarihi için şu an bulunduğumuz Cilo’nun en yüksek eteklerinde ilk defa özgün üslenme yaptığımız anları paylaşmak istiyoruz. Günlüğün bir bölümünde 2015 baharında Mart ayında başlayan Kunişka’dan Cilo’ya doğru gelişimizi, 2015 pratiğini, bir bölümünde ise şuan içinde bulunduğumuz kış kampını ayrıca öğrendiğimiz kadarıyla Cilo Tarihçesini anlatmaya çalışacağız.
Bölük günlüğünü kaleme alma sorumluluğu ağır olsa da, inanıyorum ki bu değerli yoldaşları bir anlamda yazıyla ölümsüzleştirebilir, yeni nesillere tanıtabilirim. Gelin hep beraber bu heyecanı yaşayalım serüvenimize birlikte yolculuk yapalım.
9 Aralık 2015
Kampımızdan yaşam manzaraları
Sabah 5.30 ile ‘Rojbaş’ çekildi. Yeni bir günün habercisi ‘Rojbaş’ı duyan ayaklandı ve kalvaltı yapıldıktan sonra saat 7’de eğitim başladı. İlk önce teknik eğitim göreceğiz. Eğitim komisyonlarımız Avesta ve Gulbahar arkadaşlardır. Komisyonlarımızın bu yıl verdikleri ilk eğitim olmasından kaynaklı olsa gerek komik anılara sahne oluyor. Avesta arkadaş anlatım için heyecanlı ama hiç belli etmemeye çalışıyor. Hatta heyecandan yukarıya dikiş diyor ve bizde diyoruz ki, ‘Terzici kızı olmak böyle bir şey olsa gerek’. Eğitimi Kürtçe vermeye başlıyor ve Kürtçedeki sayıları altüst edince tekrar Türkçeye dönüyor yine çok kalmadan Kürtçeye dönünce gülemeden duramıyoruz. Diğer komisyonumuz Gulbahar arkadaş. İkimizde her zaman yemeğe, eğitime, iş başına geç kalıyoruz bu nedenle heval Viyan ismimizi gulyabani koymuş. Heval Gulbahar’ın yüzüne bakınca bile insanın yüreği ferahlıyor öylesine etrafa moral veren bir arkadaş o da bu yıl verdiği ilk eğitimi olduğu için çok heyecanlıydı. Heyecandan biz ona soru soracağımıza o bilmediği konudaki soruları bize soruyordu. Bu da renkli sahnelerin yaşanmasına neden oluyordu.
Öğleden sonra
Beş altı metre yükseklikte yağan karın altından depoladığımız yakacak gaz bidonlarını çıkarabilmek için harekete koyulduk. Tabi giydiğimiz beyaz kar elbiseleri var bu elbiseleri giyince herkes herkesi birşeylere benzetiyor. Doktor, veteriner, karantinacı yani her bir şey oluyor ve takılıyoruz birbirimize. Havalar iki gündür biraz açmış bunun için ihtiyacımız olan gaz, benzin ve tüpleri metrelerce karın altından çıkararak yakınlaştırıyoruz. 42 ya da 47 tane gaz bidonu getirdik. Bu gazları şikeft girişine yaptığımız kar koridoru arasında kardan 2’ye 2 boyutunda kardan bir manga yaparak gaz bidonlarını oraya yerleştirdik. Bununla gerillanın bir daha zor koşullardaki yaratıcılığını ortaya koymuş olduk. Sonrada dondurucu soğuklara rağmen o mangada arkadaşlarla fotoğraf çekmeye başladık. Hani olurda o görüntü ve fotoğrafları bir gün bir yerlerde izleyenler olursa orası mangalarımız değildir gaz mangalarıdır. Arkadaşlar yabancısı değil bu tür durumların, görüntülerin ama özellikle halktan birisi görecek olsa… Cilo’nun eteklerinde bulunan yaylalarda yaşayan bir anne Ruken Arkadaşı görünce sormuş, ‘Siz kışın Derya Aslan’da nasıl yaşıyorsunuz?’ Ruken arkadaş ise şaka olsun diye, ‘Kardan mangalar yapıyor orada yaşıyoruz’ deyiverince ana ‘Soba yaktığınızda kar üzerinize erimiyor mu?’ demiş. Dağları delik deşik edip şikeft yaptığımıza ise bir türlü inanmamış anne.
Fırıncımız Gulbahar arkadaş. Çok güzel bir ekmek yapmış. Doğrusu hangi yemek olursa olsun sıcak bir parça ekmek gerilla sofrası için olmazsa olmaz. Kamp günlüğümüzü karalarken Amara yoldaşımız Fedaileşme kitabını sesli bir biçimde okuyor. Eskiden yüksek sesle konuşmaya çekinirdi şimdi ise yüksek sesle kitap okuyor, eğitimin nasıl bir gelişim sağladığını somut görmek sevindirici.
Gazlarımızı çektikten ve bir saat dinlendikten sonra, karanlık çökmeden gaz bidonları için açmış olduğumuz koridorun karını dışarıya atmaya başladık. Tüm grubumuz da kürekçi çıktı. Zaten az sayıda olan küreği eline alan bırakmak bilmiyor ve ‘Kürek alma’ savaşları başlatmış oluyorsunuz. Ruken, Avesta, Amara ve ben kürek yarışındayız. Amara ve Avesta arkadaşların elinden ise düşmüyor kürekler. Biliyorlar bir kere ellerinden bıraktıklarında bir daha dönmeme riski var.
10 Aralık 2015
Ve Bahar…
Kürdistan yemyeşil bir örtüye bezenmiş. Rengarenk çiçekler bizleri yol boyu takip ediyor. Evet şuan Çemço’ya doğru yola koyulmuş bulunmaktayız. Çemço’ya ilk girişte bir asayiş var bu bölgeden katılım yapanların ilk defa gördüklerinde oldukça şaşırtıyor. Diğer gün Kunişka’ya doğru yola koyulmak için araç çağırdık.
Şehit Rojin Gewda Akademisindeyiz. Bir bölük genç arkadaş, bir bölükte Cilo’da kışın Kunişka’da üslenen öz savunmada bulunan kadın arkadaşlar yani özgün bir tabur. Tüm arkadaşlar çok sıcak yaklaşıyorlar. Kalabalık olduğu için bazı arkadaşları sadece isim düzeyinde tanımakla sınırlı kalıyor insan. Birbirimizi çok fazla tanımamamıza rağmen fikirlerimiz ve mücedelemizin bir olduğu bu yoldaşlarla bir dakikada bile çok anlamlı derin koyu sohbetlerde buluyorsunuz kendinizi.
Özgün Tabur çok heyecanlı bu gece çünkü yarın sabahın erken saatleriyle YJA STAR Merkez Komutanlığından Delal Amed arkadaş bize toplantı yapacak. Heval Delal uzaktan sert görünen bir arkadaş ama insan onu yakından tanıyınca insanlarla çok fazla ilgilenen şakacı ve espiri yönü önde yürüyüşüyle bile insanı sarsan bir duruşa sahip bir yoldaş ve komutan anlayacağınız insan karşısında heyecandan titriyor. Süreç aktarımı yaptıktan sonra hepimizin durumunu ve hazır olup olmadığımızı sormuştu. Sonra Cilo’yu Önderliğin perspektifleri doğrultusunda rol misyon ve stratejik konumundan bahsetti. Ağırlıkta bu güne kadar nice şehitlerimizin şimdiki konumu için kan döktüğünü anlattı.
En son Cilo’nun iki cephesini ele alırken Cilo’nun asiliğinden Çarçella’nın romantikliğinden bahsedince okulda gülüşler birbirini kovalıyordu. Oremar’dan ve Cilo’dan grupları almaya gelen kuryeler ve orda pratik yürütmüş arkadaşlar iki cepheyi de büyük bir aşk ve tutkuyla anlatıyorlar. Derler ya bir alanda ne kadar emek verirsen o kadar o alana bağlanırsın. Sabah herkesin düzenlemesi hangi cepheye olmuş belli olacak bunun için arkadaşlar çok heyecanlılar. Heval Delal’in yapmış olduğu toplantı bize büyük bir güç ve moral oldu.
Heval Devrim Amed Cilo’ya eyalet komutanımız bizleri okula çağırmıştı. Herkes çok heyecanlıydı. Devrim arkadaş çok eski bir arkadaş, çok mutavazı insanları dinleyen, kavratıcı yanlarıyla dikkatimizi çekiyor. Daha ilk günlerden anlıyoruz ki hayvanları çok seviyor. Onu yeni tanımama rağmen çok pozitif bir enerji veriyor. Heval Devrim’in bugün bize okulda yaptığı toplantıda hangi cephelere gideceğimiz okundu. Bazı yoldaşlar cephe arası yapılan düzenlemelerine itiraz ettiler. Tabi ki yaşamda herşey dört dörtlük gidecek değil aslında bu itiraz eden arkadaşlarda bazı manevi anlamdaki isteklerinden dolayı itiraz ettiler. Tabi bu yoldaşlarla bire bir Devrim arkadaş bizzat yanlarına giderek tartıştı. İtiraz eden arkadaşların çoğu genç arkadaşlar ve bazıları cepheleri bile görmemişler sadece söylenilenler üzerine bir cepheye gitmek istiyorlar. Neyse sonunda sorun çözüldü ve bazı ihtiyaçlar temelinde düzenlemeler gözden geçirildi.
Cephe komutanlarımızda belli oldu. Çarçella Cephe Komutanı Sorxwin arkadaştır, çok genç görünen dinamik her arkadaşla rahatça diyaloga girebilen özelliklere sahip. Cilo Cephe komutanımız ise Helin Murat arkadaştır. Aslen Dersimli-Alevi bir arkadaştır. Gerçekte Kodu Helin Murat olmasına rağmen Gare’de çok kaldığı için Helin Gare olarakta tanınıyor. Araştırmacı yönü önde, özellikle kadın tarihini çok araştırıyor. Bir yere bir alana gitti mi muhakkak o alanı gezer tarihi yönünü araştırır o alanı tanıtabilecek yazılar yazar. Sadece Şengal üzerindeki yazısı bile insanı hayran bırakıyor. Ders anlatımı çekici, kavratıcı, mutavazı anında sorunların üzerine yoğunlaşan sorunu koşuluna göre çözen bir arkadaş.
Düzenlemeler Belli Oluyor
Helin Murat arkadaşın düzenlemesi daha önce Çarçella cephesine olmuştu fakat alanda olan boşluktan kaynaklı olsa gerek son anda düzenlemesi Cilo cephesine oldu. Oysa ki ‘Çarçella’yı şöyle böyle yazarım…’ diye çok hayaller kurdu yol boyunca.
Çarçella Cephesine; Viyan Berfin, Ronahi, Zagros, Hevi Revan, Aze, Rojin, Berwelat, Nuda Van arkadaşların düzenlemesi askeri bölüklere oldu. Çarçella öz savunmasına ise; Mizgin Ronahi, Viyan Arjin, Rozerin Amed, Ronahi, Koçerin ve Melsa arkadaşların düzenlemeleri oldu.
Oremar Cephesi yani biz Cilo Cephesi de diyoruz; Destan Delila, Sozdar Evin, Şinda Ekin, Rojda Gever, Viyan Koçer, Nevroz, Mizgin Başkale, Zelal, Rebin Colemerg, Heja Amed ve ben. Öz savunma için ise; Berfin Rojhılat, Delila Kobani, Sara Urfa, Viyan Amed, Tanya, Nuda Mardin, Rocyar Haymanlı, Çiya, Berwar Rojhelat arkadaşların düzenlemeleri oldu.