HABER MERKEZİ –
“Yıl 1996 Ağustos.”
“Zeki, Mardin’li bir arkadaştı. Hangi yıl düşmanın baskı ve zulmünden Türk metropollerine göç ediyor onu bilmiyorum. Ama 1994 baharında Türk metropollerinden Almanya’ya ailesiyle beraber büyük bir zorlukla göç ediyorlar. Almanya’da bir süre kaldıktan sonra PKK’yi tanıyor. Oradaki gençlik ile tanışarak çalışmalara katılıyor. Bir süre sonra ülkeye dönmeyi öneriyor. Çok ısrar ettiği için Avrupa örgütü Zeki arkadaşın önerisini kabul edip ülkeye gönderiyor.
1995 baharında İran üzeri Xakûrkê’ye geldi. Zeki yoldaş Xakûrkê’de eğitimini gördü. Dört aylık eğitim sürecinden sonra pratiğe gitti. Taburlara düzenlemesi olan Zeki yoldaş kışı Xakûrkê’de taburlarda geçirdi. Bir yıl Xakûrkê ve çevresinde pratik yaptı. 1996 baharında hareketli tabura girdi. Hareketli tabur bir süre Xakûrkê’de kaldı. Ondan sonra tabur Şemzinan’ın Zerzan bölgesine, oradanda Govende’ye geçti. Orada tabur düşmana epey bir darbe vurduktan sonra Zagros’un Ertuş bölgesine geçti. Ertuş bölgesinde ise Ertuş Karakolu, Maroke ve Eriş Karakolu’na büyük eylemler düzenlediler.
O zamana kadar ben bu taburu dışardan izliyordum. Ağustos ayının başlarında tabura gittim. İşte o zaman Zeki Mardin’li yoldaşı tanıdım. Zeki yoldaş… Genç, buğday tenli, abanoz karası bir saça, sakala, ablak bir yüze sahipti. Tabura ilk gittiğimde heyecanı, morali, yoldaşlığı, pratikliği dikkatimi çekti. İnsanı kendine çeken doğal bir büyüye sahipti. Herkesle haşir neşir olduğu gibi benimle de çabuk bir yoldaşlık ilişkisi kurdu. Taburda zaman zaman değil çok sefer komisyon olup tabura eğitim verirdi. Bir sefer ben ve Zeki yoldaş komisyon olduk. Zeki yoldaş kendini hemen her konuda müthiş eğitmiş, donatmıştı. O zaman manga komutanı yardımcısıydı. Sonra pratikliği, yoldaşlığı, savaşçılığı nedeniyle kısa bir sürede manga komutanlığına atandı. Ertuş karakoluna ve çıkan her bir operasyonda rolünü oynadığı için arkadaşlar onu takım komutanlığına uygun gördüler. Ama boşluk olmadığı için kendi mangasının üzerinde kaldı.
Ağostus sonlarıydı. Düşman Ş. Jehat’ın uzantısı olan bir tepeye karakol savunmasına çıktı. Düşman her iki günde bir, bazen üç gün de bir çıkıyordu. Bu düşman gücüne taburumuz her seferinde büyük darbeler vuruyordu. Düşman çıkmadan bir kaç gün önce tabur büyük bir hazırlık yaptı. O zaman mayınlı pusu tarzı yeni yeni gelişiyordu. Biz yirmi kiloluk margarin tenekesine TNT koyuyor ve o TNT’nin çevresine yumuşak şeyler dışınada ne varsa koyup bastırıyorduk. Sonra o mayını düşmanın gelip konaklandığı yerde toprağa gömüyorduk. Kabloyu tenekenin içinde olan fünyeye bağlayıp elli-yüz metre aşağıya çekiyor ve o mesafede kamuflaj ve mevzi yapıp bekliyorduk. Düşman tepeye geldikten sonra kabloların uçlarını bataryaya dokundurup düşmanda patlattırdık. İşte böyle bir eylem çalışmasında Zeki yoldaş en başta rol oynadı ve hazırlığını yaptı. Eylem gününde kendisi gidip düşmanın çıkacağı yere mayınını döşedi. Kamuflajını bizzat kendisi yaptı. Kablosunu kendisi aşağıya çekti kamuflajını yaptı. Mevzisini yapıp onunda kamuflajını yaptı. Kolundaki arkadaşları da mevzilendirdi. Sonra günün doğmasını beklediler. Bu eylemin diğer eylemlerden farkı, mayın patlatıldıktan sonra öldürülen düşmanın üzerine gidip silahlarına el koyup hızla geri çekilmekti.
Düşman saat sekizde kendi savunmasını sağlamak için tepeye çıktı. Zeki arkadaş TNT’li mayını düşmanda büyük bir cesaretle patlattı. Sonra büyük bir yiğitlikle onlarca düşmanın ölüsü, yaralısı ve sağlam kalanların bulunduğu yere koluyla beraber saldırdı. Burada Zeki yoldaş tek başına dört mevziyi düşürdü. Diğer arkadaşlarda silah, cephane topladılar.
Zeki arkadaş habire sağ kalan düşmanın ardına verip gidiyordu. Tepede tek bir mevzi kalmıştı. Diğer tüm mevziler birer birer düşürülüyordu. Zeki yoldaş kalıp geri dönebilirdi. Fakat habire var olan mevziyi düşürmek istiyordu. Düşmanın bu mevzisi ise sağlam bir yerdeydi. Çatışma sonucunda kör bir kurşun ve karakoldan rastgele atılan havan ve katyuşalarla yaralandı. Sonra da Zeki yoldaş şehitler kervanına katıldı. Tepede onlarca düşman askerleri vuruldu, öldürüldü. Düşmanın üzerinden bir çok silah, cephane ve öte-beri kaldırıldı. Ardından savunma ve saldırı gücü beraber geri çekildik.”
Fırat Şemzinan