BEHDİNAN
Agiri yoldaş, 1968 yılında Ağrı’nın Doğubeyazit ilçesinde, maddi durumu iyi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gözlerini açar. Okul ha-yatını İstanbul’da sürdürür. Hem okula gider, hem de kalan boş vakitlerinde çalışır. Agiri yoldaş, burada tanıdığı yurtsever insanlarla da ilişki içindedir. Bu sayede kitle çalışması yürüten cephe çalışanlarıyla da tanışır ve kısa bir sü-re sonra kendisi de çalışmalara katılır.Girdiği sınavları kazanarak üniversitede okumaya başlar. O’nun amacı üniversiteyi bitirip bir memur olmaktan ziyade, okula girerek aydın gençliği örgütle mektir. Uzun bir süre YCK faaliyetini sürdürür. Ama bir itirafçının O’nun hakkında ifade vermesi sonucu tutuklanarak cezaevine konur. Cezaevinde çok uzun kalmaz. Ve çıkar çıkmaz gerillaya katılır. O’nunla cezaevinde tanışmıştık. Kısa da olsa çok güzel günlerimiz geçmişti birlikte. Derin bilinciyle sohbetlerimize hep renk katardı. Her şeyden konuşur, tartışırdık. O çıktıktan sonra nereden bilirdim ki O’nunla tekrar gerilla ortamında karşılaşacağız! Xakurke’de bir palamut ağacının gölgesinde oturuyorduk. Yukarı sırttan elinde siyah bir demlikle mangaya doğru gelen arkadaşa baktığımda gözlerime inanamadım.
Agiri yoldaşla tekrar, hem de aynı savaş bölüğünde karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim. 30 yaşında olmasına rağmen 20’lik bir delikanlı kadar genç gözüküyordu. Elinde BKC’si ile dimdik yürüyordu. Silahı ve kitabı her zaman yanındaydı. Bazen kitapla, bazen de silahla savaşına devam ediyordu.Kızgın ve amansız bir yıldı veihanete her gün darbe üstüne dar-be vuruluyordu.
Agiri yoldaş takviyede veya savunmada BKC ile KDP’lilere nefes aldırmıyordu.Hainler Diyana’ya kadar kovalan-mıştı. Bu yüzden Türk sömürgeciliğinin de desteğiyle yoğun bir operasyon başlatılmıştı. Bütün gerillalar Sideka’dan çıkıp bütün tepeleri ve stratejik yerleri tut-muştu. Agiri yoldaş da yüksek bir tepede BKC’sini kucaklamış, ge-len KDP ve Türk birliklerini kurşunlarıyla boğmak için sabırsızlıkla bekliyordu.Uçak, helikopter, tank vb. bir-çok zırhlı araçla binlerce asker ve peşmerge yavaş yavaş görünmeye başlamıştı. Atış menziline girdiklerinde Agiri ve arkadaşları çatışmayı başlattılar. Artık sıra silahların konuşmasındaydı. Kara birlikleri ilerleyemeyince devreye uçak ve tanklar girdi. O kadar yoğun bir ateş altında bulunuyorduk ki, atılan bomba ve roketlerden havada sis bulutları oluşmuştu. Bu sırada atılan bir top mermisi Agiri yoldaşın mevzisine isabet etmişti. Hemen mevziye koştuk,ama Agiri yoldaş son nefesini vermişti. Yüzünde ay parlaklığı vardı. Silahını sıkıca tutmuş, sanki“Ona iyi bakın”der gibiydi. Silahını yeni Agiriler aldı ve bu silah hiç susmayacak.
Mücadele arkadaşları