BEHDİNAN
Güneşe yoldaş olmuş bir Kurtalanlı yiğitti Abbas yoldaş. Yaşamın doğuşuna gelişimine beşiklik etmiş toprakların ve halkının içinden biri olmak kıyası, zor bir realiteyi doğurur. Dünyanın birçok yerinde savaşlar özgürlük mücadeleleri yaşanıyor olsa da o toprakların tarihi, Kürdistan coğrafyasının yaşanmış ve yaşanan tarihiyle çok yönlü farklıdır. Farklı olmasaydı Abbas arkadaş bu denli görkemli olmazdı. Cana ah düşmesin diye can adayanların tarihinden gelen ruh gen birleşimi ve tüm asimile, yok etme politikalarına direnen kültürüyle bugüne kendisini taşımış kominar kültürü layıkıyla almışlarla yarına ulaşan özgürlükle dopdolu demokratik kominar fedailerinden biri de Abbas yoldaştır. Kanat çırpıp maviliklere varan turna sürüsü misali güneşe doğrultu edinen turnaların akınına her gün nice gerilla katılır. Karanlığa isyanla kanatlanır ve ışığı içine işleye işleye aydınlanıp halkımıza ışık olmayı hedefleriz. Hakkıyla Abbas’ı anlatmak yetersiz kalacaktır. Güneşe vardı diye değil anlatacaklarım. Adı gibi yolcuydu. Yolculuğunda şirin bir güldü. Tebessümlü gülüşüyle herkese ışık saçan cana dost insanlık özüyle doluydu. Özgürlük mücadelesine çocukluk sınırında katılmıştı. En kızgın savaş alanlarında yerine layıkıyla almışlardandı. Şirin gülümüz. Karakter yapılanması çocukken yapılanmaya başlar ya Abbas yoldaş PKK’ye katılmadan ışığı içinde taşıyanlardandır. Ruhu, genleri, tarihin mirasından bir kesitin kendisinden ispatın ışığıyla kanat çırpıp güneşe yolculuğa katılmıştır.
Boyu posu yerinde dik yürüyen keskin olduğu kadar güven veren bakışları ve içten elen gülümsemesiyle şirin bir gülü düşünün ki hep onunla olmayı kokusundan uzaklaşmamayı uzak düştünüz mü onun mest eden özlemiyle anımsanır ya işte Abbas’ımız böyle bir arkadaştı. Temiz ruhlu savaşçı komutandı. Mücadele yıllarını irdelediğimizde Karadenizlere varmış nice karanlıklar yarmıştır. Gerillacılığının yüzde doksanının kuzeyde geçirmiştir. Vücuduna baktığında şarapnel parçaları ve delip geçen, kırıp geçen, savaşı bedenine nakşetmiş bir gerillaydı.
GÜNEŞE YOLCU
Tren rayına kulak dayamış
Kurtalanlı yiğit çocuktu
Yüzü gün doğumuyla güler
Onla şenlenir zaman
Şiringül kokar dağlar
An gelir çığ kopar
Kanatlanır öncü şahin Sivaslara
Abbas’ın yolu uzundur
Sevdayla güneşe varacak
Çığlık çığlık özgürlük
Yankılanır ovalar, dağlar boyu
Işıklı yüzüyle dalar
Güneşe beslenir dağlar
Abbas’ın yolu uzundur
Güneşin yolunda yolcu
Savaşların geri tepmez mermisi
Munzur’a ak anlıyla akar
Kurtalan’ın Şiringül çocuğu
Kanatlanır öncü şahin misali
Aşkla güneşe vardı
Abbas’ımız 1999 geri çekilmesiyle Koçgiri’den güneye gelir. Yarasını sararken de Kandil’de işbirlikçi ihanet güçlerine layıkıyla savaşmıştır. Onunki içinde taşıdığı tarihin bugüne ışıklı ispatı olmasıdır. Bu ispat karakteriyle karanlığı yardıkça var olanlardandır. Öyle ki 2003 yılında tekrardan Dersim’e 2. 15 Ağustos atılımına eşdeğer atılımda öncü komutanlığıyla Koçgiri’de Karadeniz’de 1 Haziran atılımına katılmış bir gerçekliktir.
Tanımaktan ve onunla kalıp komutasında olmaktan gurur duyduğum ender komutanlardan, arkadaşlardan biriydi. Şirin gül nasıl rast gelmiş bu gerçekliğe layıkıyla uyan karakterlerin yanında Abbas yoldaş PKK’nin kızgın mücadele içerisinde öncü şahin sıfatını layıkıyla hak edenlerdendir. Mücadele saflarında en ön saflara varmıştır. Tüm zorluklara karşın keskin bir irade sahibiydi. İçimizde de var olan geriliklere ve güneşi-ışığı eksik olan eksik yaşayıp yansıması cılız olanların yarattıkları gölgelere karşı da sağlam duruş sahibi olan boyun eğmeyen tavır sahibi ve mücadele içerisinde olan bir duruşa sahipti. Öyle ki özü temiz doğrultusuna bağlı olup seken yarınlara en yapıcı yaklaşımı sergileyip Güneşe yolculukta etrafı içtenlikle yardım eden Abbas yoldaş bu yönüyle dogmatizm taşıdığı doğal karakter yapılanmasıyla geçit vermeyen biriydi. Etrafıyla ilişkilerinde sıcak ve içtendi. Bu itenliği hiç kimse tarafından tartışma götürmezdi. Yer yer mücadele ortamında kızgınlaşan sınıf mücadelelerinde bile karşıtlarınca hakkı verilen ve dürüstlüğü, doğruya, haklıya olan taraflılığı onlarca bile itiraf edilip herkesin kendisine özeleştirisel yaklaştığı bir duruş sahibiydi. Yanlışlarını hatalarını kabule duran ve sorumluluğunu almaktan kaçınmayan, kendi gerçekliğinden haberdar olup mütevazılığiyle eleştirilere olan açıklığı sayesinde herkesin çekinmeden eleştirebildiği, eleştirisini almayı istediği bir araştı. Öncü şahinimiz olan Şirin Gülü Abbas’ımız.
Düşünüyorum seni geçmişten kalma hatıralarla hatırlamak değil benimkisi. Etrafta bütününü yakalayamama özlemiyle doluyorum. Bulamamamın kızgınlığıyla kim daralıyor. Senle yüksek kayalıklara çıkıp doğanın sessizliğini dinlediğimiz anlar gibi doldukça anıların tekrarıyla canlanıyor, közlerin başındaki sohbetlerini bir daha tekrarlıyorum kendime nice sorular soruyor ve bulduğum cevapları sana soruyorum. İçime dolan senle. Cevapları yorumlayışına ve geçmişte olduğu gibi olması gecikince insanın özüyle önderliği ve şehitliğin özlemiyle varmamı istiyorsun. Kurgu değil benimkisi ve salt anılarla olmuyor bu sohbetler. Etrafta bütününün bir anda bulamasam da inan her yoldaşta bir yanın capcanlı gülümsüyor ve seni anlatıyor. Onlara seni o an daha gür ve içtenlikle tıpkı Abbas gibi konuşuyorsun, tıpkı Şiringül gibi çalışıyorsun. Öncü şahin gibi yürüyor ve senle yaşıyorum. Bütününe ulaşmamın sıkıntısı ancak böylece az da olsa giderebiliyorum. Meşhur deyişlerini kendime ve yanımızdaki yoldaşlarımıza anlatıyorum. Halk için olan bu yolda haklı olacaksın diyordun ya senin halkçılığın sayesinde toparlanmamıza gafletten uyanmamıza neden oluyorsun. Mazgirt’e giderken ne yapalım şimdi de sıkışı zamanların adamı diyorlar. Diyorlar da kafanı sallayışın aklıma eliyor. Gülüyorum, gülüyorum çünkü hemen ardından hiç sağlam milisimiz yok, cephanesiz kalarak Dersim acil bir hat açmam gerekiyor deyişinle aslında olması gerektiğine yol aldığını tüm sitemine karşın anlatımına o zaman güldüğüm gibi yine gülüyorum.
Kanal da açtı, milisler de oluşturdu. Ancak düşman kahpedir. Yiğitçe vuruşmaz. Onca tankı, topuna askerine güvenmez, güvenmez de sinsiliğin, çıyanlığın, karanlığın adıyla vuruşur. Halktan ikilik yaşayan, gevşekler olmasaydı Abbas’ı satmaz ele vermezdi. Ama ne etsen bilgi çıktı, sevdiklerinden anlatılar, anlattıkça yayıldı. Abbas’ın sohbetleri onlu onsuz Abbas anlatılırmış temiz niyetle yerin kulağı düşmana yatmış ve düşman bir hafta yollara timsah misali ağzı açık pusu ateşe varacak kelebeğin ardından Abbas ve yoldaşları pusuya düşer Mazgirt’te. Öncü şahin keskindir, nice vuruşmalar atlatmıştır. Bunu da atlatır. Atlatır da bir arkadaş geride kalır. Anlatmaya gerek yok. İşte Şirin Gülü arkadaşına gider. Gider, gider de kurtarır. Abbas vurulur. Yaralarına yara katmış Abbas vurulur. Öncü şahin neyse oydu. Güneşin yolcusu yoldaşına gitti neyin olacağını bilip de gitti. Öncü şahinler geçmişte de gittiler. Gittiler ki karanlıklar yayıldı, gittiler ki özgürlük çığlığı Amed’te Kurtalan’da Dersim’den Koçgiri’ye dalga dalga yayılır.
Mücadele Arkadaşı