BEHDÎNAN – Kurdistan özgürlük gerillaları, kendi kültürüyle, kimliğiyle, diliyle, onurlu, eşit ve özgür bir yaşam için 39 yıldır ülke genelinde silahlı bir mücadele yürütüyor. Elbette bu silahlı mücadelenin felsefi ve ideolojik boyutları da var. Hatta savaşın genel olarak belli bir felsefe ve ideoloji üzerinden yürütüldüğünü bile söyleyebiliriz. Ama Kürtlerin elinde verebileceği canı dışında hiçbir şey kalmamıştı. Dili, kültürü, kimliği yasaklanmıştı. Özgür bir yaşam talep eden Kürtler için silahlı mücadeleye başlamaktan başka bir alternatif kalmamıştı. Tek kurtuluş silahlı mücadeleydi. Dolayısıyla binlerce Kürt genci de bu mücadeleye katıldı, ardından Rêber Apo’nun felsefesi ve ideolojisi üzerine örgütlenip, bilinçlendiler. Sadece silahlı mücadele ile kalmadılar.
Böylece Kürtler ezeli düşmanlarına karşı büyük bir savaş başlatmış oldu. Komutan Egîd’in (Mahsum Korkmaz) ilk silahlı eylemi gerçekleştirirken Türk yetkilileri, gerillayı 72 saat içinde yok edeceğini iddia etti. 72 saat 39 yıllık bir mücadeleye yayıldı. Fakat Türk yetkililer hala çıkıp, “Onlara büyük darbeler vurduk, onları yok edeceğiz” açıklamaları yapmaya devam ediyor. Ama gerçekte yaşanan, ölümün eşiğindeki olan bir halkın yeniden dirilişiydi. Dolayısıyla hiçbir Türk yetkilisinin bu tür açıklamaları bir şey ifade etmiyor. 39 yıl süren bu savaş birçok önemli aşamadan geçerek günümüze kadar geldi. Türk ordusu saldırılarını yoğunlaştırdıkça gerilla daha kararlı bir mücadele yürüttü.
Türk devleti gerillaları yok edemeyeceğini anlayınca bu sefer uluslararası güçleri arkasına almak istedi ve bu güçlerin desteğiyle imha konseptini devreye koydu. Elbette kapitalist sistem özgürlük ve sosyalizm adına mücadele yürüten hiçbir örgütü kabul etmeyecektir. Türk devleti, Kürtlerin ve Kurdistan’ın özgürlük mücadelesinin haklı davasını ‘terörize’ etmek istiyordu. PKK’yi kendilerine karşı tehdit olarak gören güçler, Türk devletine her türlü teknik desteği sağlamıştır. Türk ordusu, gerilla karşısında onlarca kez başarısızlığa uğradıktan sonra bu kez Kürt soykırımına karşı tüm teknik gücünü seferber ederek uluslararası güçlerin desteğiyle gerillayı yok etmek istedi. Gerilla Türk devletinin teknik gücüne karşı dönemin ihtiyaçlarına göre değişim ve dönüşümlere uğradı. Böylece Demokratik Modernite Gerillacılığını geliştirdi.
Özgürlük savaşçıları bu değişim sonucu savaşın son birkaç yılında yaptıkları eylemlerle Türk ordusuna büyük darbe vurdu. Yeni dönem savaşında gerillalar, yeni taktiklerini 2021 yılında en etkili şekilde Avaşîn’de uyguladı. Gerillalar ilk kez yaşam alanlarını mevzi olarak kullandı ve savaş tünellerinde çok sayıda işgalciyi öldürdü. Avaşîn alanındaki savaş tünelleri verebileceğimiz en etkili örnektir. Gerillalar bu tünellerin içinde yaşamını da, savaşını da birlikte yürüttü. Basına yansıdığı kadarıyla savaş tünelleri Türk ordusu için mevcut sendromların üstüne yeni bir sendrom yarattı. Türk ordusunun teknik üstünlüğü sonuç vermedi ve daha önce de onlarca kez olduğu gibi bu kez de savaş hukukunu ihlal etti. Bu tünellerde yüzlerce hatta binlerce kez kimyasal gazlar ve nükleer taktik silahlar kullanıldı. Bunların her ikisi de uluslararası kurallara ve savaş etiğine göre yasaktır. Türk ordusunun bu ahlaksızlığı hem Avaşîn’de, hem de Zap’taki savaşta defalarca kez belgelenmiştir. Kürtleri katletmeye yönelik bu kirli savaşta Türk devletinin suç ortakları ise buna göz yumuyor. Türk ordusunun işlediği suçlar belgelerle kanıtlanmasına rağmen bu güçler hiçbir şekilde ses çıkarmıyor.
Gerillalar, Türk devletine karşı başta Zap bölgesi olmak üzeri birçok alanda mücadelesini ve eylemlerini sürdürmektedir. Elbette havuz medyası, iktidarın özel savaşını başarılı göstermek için falanca bölgede şu kadar gerillayı yok ettiklerini her gün söylüyor. Bu şekilde yenilgilerini gizlemeye çalışıyorlar. Hatta Türk devleti gerilla eylemleri sonucu ölen askerleri için boş tabutlarla törenler düzenliyor. Kimse bu askerlerin cenazelerinin nerede olduğunu sormuyor. Ama gerillalar askerlerin cenazelerine ait görüntüleri kamuoyuyla paylaşıyor ve iktidarın kirli politikasını boşa çıkarıyor.
Hatırlarsanız, geçen yılki direnişte askerlerin cenazeleri gerillaları tarafından alınmıştı. Şu anda Cûdî Tepesi’nde 4 işgalci askerin cenazesi gerillanın elinde bulunuyor. Bütün bu belgelere rağmen kimse bu askerlerin akıbetini sormuyor. Yani Türk devleti bu askerlerin akıbetini kamuoyuyla paylaşmıyor. Bugün Cûdî Tepesi ve Sîda bölgesindeki savaş tünellerinde direniş ve gerilla mücadelesi en üst düzeye ulaştı. Kahraman gerillalar Türk ordusunun ve teknolojisinin gerilla direnişinde nasıl başarısız olduğunu herkese gösterdi. Bugün gerillaların savaş tünellerinde yaptıkları, direnişten ve savaştan daha öte bir şeydir. Çünkü insanüstü bir irade ile direniyorlar.