HABER MERKEZİ
Gençlik, bir sınıf özelliği taşımaz. Ama toplumsal gelişmede temel bir kesimi ifade eder. Toplumsal hareketlilikte gençliğin rolü belirgindir. Bir sınıf olmamakla birlikte kendine has özellikler taşıyan temel bir kesimdir. Gençlik basit veya ayırt edici özellikleri olmayan pasif bir kütle değildir. Yaşam, düşünce ve duygu bakımından toplumun diğer kesimlerinden farklılıkları olan, kendine özgü özellikler taşıyan bir toplumsal kesimdir. Öncelikle bir yaş dilimini ifade eder. İnsanın, başkalarının bakımına muhtaç olmaktan çıktığı, büyük arayışlar içerisinde olduğu, çok fazla günlük yaşamla bağı olmadığı bir yaş kesitini ifade eder. İnsanın iş yapabilecek düzeye geldiği, büyük umutlar ve gelecek arayışları içinde olduğu, sorguladığı ve günceli çok fazla yaşamadığı bir dönemdir.
Gençlik; on beş ile otuz yaş arasındaki toplumsal kesimi kapsar. Bu yaş kesitinin taşıdığı temel özellikler son derece değerlidir. Önemli olan da bu özellikleri bilmektir. Bunlar bilinmezse çok fazla genç de olunmaz. Nasıl ki hamal gibi çalışmak bir kişinin sınıf bilinci edinmesini sağlamıyorsa, nasıl ki toplumun en gerisine düşmüş köle kadının sadece kadın olması onu özgürlükçü yapmıyorsa, 18-20 yaşında olmak da bir insanı eğer onun özelliklerini iyi anlamaz ve hissetmezse genç yapmaz. Bu bakımdan gençlik, bir yaş diliminin temel özelliklerini ifade eden duygu, düşünce ve davranış toplamı olarak değerlendirilebilir. Bu anlamda gençlik bir ruhtur.
Gençlik ruhu ve özellikleri nelerdir?
İnsan yaşamının belli bir dilimine ‘gençlik çağı’ denilmesi, diğer çağlardan ayrılması bu farklı özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Bir insan, yirmi yaşında olduğu halde bir ihtiyar gibi olabilir. Gençlik özelliklerine ve ideallerine bağlı olarak yaşayan biri de ömür boyu genç kalabilir.
Gençlik insanın en dinamik çağıdır. Bu bakımdan gençliğin temel özelliği; hareketliliği ve dinamizmidir. Buradan baktığımızda; gençliğin devrimci bir karakteri vardır. Yani devrimciliğe yatkındır. Gençliğin dinamizmiyle sağladığı gelişmelerin önemi her toplum için büyüktür. Eğer bu dinamizmi; duyguda, düşüncede ve davranışta toplumsal harekete katabilirse, büyük bir eylem gücü ortaya çıkarır. Demek ki, hantal olanlar genç olamazlar.
Gençliğin önemli diğer bir özelliği; arayışçılığıdır. Bunun geleceğe dönük olmasıyla, bugüne fazla bağlanmamasıyla yakından bağı vardır. Çıkara bulaşmamış olması, saf, temiz ve umutlu olması, geleceğe dönük ve güncele takılmayan bir karaktere sahip olması son derece önemlidir. Bu özellikleri onu devrimci, aynı zamanda da sosyalist bir karaktere açık kılar. “Gençler solcu olur” söylemi buradan ileri gelir. Günlük yaşama, güncele bulaşmamıştır; yani çıkar peşinde değildir. Daha çok eşitlikten ve adaletten yanadır. Var olanı sorgular, kabul etmez; dolayısıyla değişimden yanadır. Kendi gelişimini ve dinamizmini kullanmak ister. Yine özgürlükten yanadır. Bütün bu özellikler gençliğin, dolayısıyla bir gençlik hareketinin temel özelliklerini oluşturur.
Söz konusu özellikler, sosyalizme ve özgürlükçülüğe denk düşer. Özgürlük ve eşitlik militanı olmaya denk düşer. Gençlik, sosyal karakterin en çok geliştiği bir dönemdir. Gençlik hareketi, devrimci-demokratik hareketin öncü parçasıdır. En dinamik parçası olduğundan, motor gücüdür. O nedenle devrimci hareketler her zaman gençlik hareketlerine önem vermişlerdir. Geçmişte dar sınıfsal devletçi paradigmadan kaynaklı gençlik hareketleri, devrimci hareketler içinde yerlerini tam olarak bulamamışlardır. İşçi-proleter öncülüğü ve buna gereğinden fazla yer verilmesi söz konusudur. Özgür kadın hareketleri ve gençlik hareketi abartılı proleter öncülüğünün tamamlayıcısı sayılmışlardır. Bu devletçi paradigma temelinde gerçekleşen reel sosyalizmin ve geliştirdiği hareketlerin en büyük yetersizliklerinden biridir.
Gençlik geleceğin özlemi ve umududur
İşçi fetişizmine bağlanmış devletçi paradigmaya dayanan reel sosyalist hareketler, devletçi ve iktidarcı, ekonomist ve dar çıkarcı hedefler peşinde koşmuşlardır. Birçoğu adalet, eşitlik ve özgürlük ütopyasından koparak, sendikalist hareketler olmuşlardır. Önder Apo bu durumu düzeltmiştir. Geliştirdiği Demokratik, Ekolojik Ve Kadın Özgürlükçü Paradigmayla, devrimci demokratik ve sosyalist harekete yeni bir tanım getirerek, açılım sağlatmıştır. Çünkü ütopya, gençlik hareketinde vardır. Gençlik, baştanbaşa ütopyadır. Geleceğin özlemi ve umududur. Kadın özgürlüğü de öyledir. Maddi yanından ziyade, toplum yaşamını dengeli, düzenli, barışçıl ve demokratik kılma özelliği vardır. Özgürlük ve eşitlikçidir. Kadın ve gençlik hareketi, işçi hareketi gibi dar, kaba ve maddi eşitlikçilik öngören bir yaklaşım içerisinde olamaz. Hareketimiz bunu küçük burjuva eğilim olarak tanımlamaktadır. Kuşkusuz bu, ideolojik bir yaklaşımı ifade eder. Özgür kadın hareketinin özü ve esası, özgürlük ütopyasının dar çıkarlardan soyutlanarak, toplumsal yaşamın temel özelliklerine uygun kılınmasıdır. Bu, sosyalizmin özünün derinleştirilmesidir. Gençlik hareketi açısından da benzer bir tanım yapabiliriz.
Buradan baktığımızda, gençlik çağı insanın sosyalizme en yakın, özgürlük ve eşitlik idealleriyle dolu olduğu; yardımlaşma, paylaşma ve dayanışma yönlerinin en güçlü olduğu çağdır. Çıkara bulaşmadığı, kar hırsına kapılmadığı, dolayısıyla hileye ve aldatmaya başvurmadığı bir çağdır. En temiz ve en sade çağdır. Dinamizmini en çok koruduğu, günü yaşayarak güncel yaşam içinde kaybolmak yerine, insanlık için özgür ve mutlu bir yaşam ortaya çıkartma temelinde kendini feda etmeye hazır olduğu, bu anlamda oldukça fedakâr ve cesaretli olduğu çağdır. Gençlik çağı kendisini bu özelliklerle ortaya koyar. Bu özellikleriyle diğer çağlardan ayırılır.
Gençlik hareketi işte bu özelliklerden oluşan bir harekettir. Gençliğin bu özelliklerini kendi bünyesinde toplayan ve biriktiren bir harekettir. Bu anlamda gençlik hareketi basit, dar ve geçici bir hareket değildir.
Gençlik hareketleri toplumun değiştirici gücü olarak her zaman vardır. Böyle olmazsa, toplumun değişimi, ilerleyişi ve gelişimi sağlanamaz. Bu, toplumsal değişim ve gelişim diyalektiğinin temel yasasıdır. İnsanın veya toplumun sürekli bir gelişmeyi yaşaması, değişim dinamiğine sahip oluşundan ileri gelir. Öyle olmasaydı, toplumsal gelişme sağlanamaz, hayvanlar aleminden fazla bir farkımız kalmazdı. İnsanı hayvanlar âleminden ayıran, onun farklı bir tür olarak gelişmesine yol açan en önemli olgu, böylesi bir dinamizme sahip olmasıdır.