HABER MERKEZİ
Avcı erkek, hayvanları ve kadınları avlayan erkektir…
Avcı erkek kişiliği ve kültürünün özellikleri çözümlenirse, kanlı ve vahşetlerle dolu uygarlık sistemi, özelde de kapitalist sistem temelden çözümlenmiş olacaktır. Bu noktada Önder Apo’nun; “Neolitik çağlardan beri gelişen ‘güçlü ve kurnaz adam’ şişirilerek bugüne kadar geldi ve ulus devletle büyük bir canavara dönüştü” şeklindeki tespiti yaşananları tüm çıplaklığıyla açığa çıkarmaktadır. Evet, avcı erkek giderek egemenleşen, canavar erkeğe dönüşecektir. Avcı erkek, askeri-ordu örgütlemesinde komutana dönüşürken, tüccar erkek, şaman-rahip-şeyh, kral-imparator olarak kendisine yeni meslek ve açılımlar yapacaktır. Bu noktada avcı erkeğin özellikleri çözümlenirse tekel-ordu- devlet- uygarlık sisteminin özü çözümlenebilecektir. Avcı erkek; Kürtçe’de Zilamê Neçirvan’dır. Neçirvan kelime kökeni olarak “çirandından” gelmedir. Yani kesmek, kökünü kurutmak, can almaktan geliyor. Kadın, yaşam-canla özdeşleşirken( kadın; can, cin, şen, jin, jiyandır), erkek; yaşamda can alan olarak kavramlaştırılmıştır. Böyle birbirine taban tabana iki ayrı kültürü görüyoruz. Erkek ismi de üzerinde can alan, öldüren zalim erkekliği temsil etmektedir. Kesmek, koparmak, ezmek, parçalamak, yok etmek gibi kavramlar avcı kültüründen gelmektedir. Yine ele geçirmek, gasp etmek, göz dikmek de hakeza böyledir. Avcı erkeğin havadaki elini bu açıdan vahşi bir hayvanın pençesine benzetebiliriz. Avcı erkek, bu açıdan vahşidir. Pençesi ölümcüldür. Yok edici silahları vahşettir, zalimliktir, zorbalıktır. Konu derinliklidir. Neolitik toplumun en verimli, kurumsallaşmış aşaması olan Tel Xelef döneminde, karşıt kültür olarak, Güney Mezopotamya’da, ilk kurumlaşmış erkek egemenlikli hiyerarşi olarak, El Ubeyd kültürü, M.Ö. 5000’lerde tarih sahnesine çıkacaktır. Askeri şef- şaman- yaşlı tecrübeli erkeğin ittifakı ile hanedanlık sisteminin temelleri atılır. İlk ataerkil geniş ailenin kurumlaşmaya başlamasıyla, kadının kölelik tarihi de başlamış olur. Hanedanlık; kabileden kopmuş, kabile inkarcılığına dayalı, mülkiyet ve erkek otoritesine dayalı seçkin ailedir. Çok sayıda erkek çocuk ve kadının kapatılmasına, çok kadınla evliliğe dayanır. Egemen erkek; ancak hanedanlıkta ilk kez bu kadar etkili bir güç olabilmektedir. Sonrasında Uruk kentinde, Zigurratlarda, rahip-komutan-yaşlı erkek ittifakıyla ilk devlet örgütlenmesi icat edilecektir. Avcı erkeğin ilk zor örgütlenmesinden sonra tapınak etrafında devlet örgütlenmesiyle ataerkil kurumlaşma büyük bir hamle yapacaktır. Bu dönemde tüccar erkekle de kurumlaşmış ticaret açığa çıkacaktır.
Ha hayvanlar avlanmış, keklik kafese konulmuş ha kadın avlanmış, evlere hapsedilmiş birbirine benzer hikayelerdir. Kafeslenen keklik ile eve kapatılan yani kafeslenen kadının benzer yanları vardır. O yüzden avcılık kültürünün iyi anlaşılması gerekiyor. Kadının kapatılması, toplumsal kimliğinden ve yaşamdan koparılmasıdır. Erkeğin soyunu devam ettirecek, salt çocuk doğurma aracına dönüştürülmüş, bir biyolojik varlığa indirgenmiştir. Bu da ölümcül bir statüdür. Karılaşan kadın, toplumsal kimlik ve kişiliğinden düşürülen, yitik kadının trajik hikayesidir. Artık ele geçirilen, teslim alınan, köleleştirilen, mal- mülk olan kadındır. Ölümden beter, kahırlı, eziyetlerle dolu bir yaşamdır.
Tüccar erkek- avcı erkek ilişkisi üzerine…
Tüccar erkek ve avcı erkek özellikleri benzerdir. İkisinde de yalan, yanıltma, kurnazlık, sinsilik ve ele geçirme zihniyeti vardır. Tüccarlık lanetli bir meslektir. Toplumun bin bir emekle ürettiklerini yalan ve hile ile ele geçirmeyi kafasına koymuştur. Ticaret- tüccar- kar- kerhane- tecavüz birbiriyle bağlantılı kavramlardır. Yine Faşizm-Faiz- Faiş- Fahişe kavramları da aynı kökenden gelmedirler.
Fahişe; en kar getiren, en pahalı, mal- mülke yol açan kadındır. Bu da karıdır. Karhane-kerhane- kar- karı kavramları da birbirinden üretilmiştir. Özel ve genelevlere kapatılan dolayısıyla karılaştırılan kadın en kar getiren mal-mülktür. Karhane-kerhane bu açıdan en karlı, para getiren kurumlardır.
Kapitalist sistemde de metaların kraliçesi olarak en büyük meta, paraya yol açan sömürü nesnesidir. Karılaşan kadın zaten iradesizleştirilen, güçten düşen, her türlü iktidar- sömürü nesnesi olan kadındır. Bu yüzden kadın ilk sömürülen cins, sınıf ve ulus statüsündedir. Faşizmde de toplumun karılaştırılması söz konusudur. Faşizm topluma fahişe gibi bakar. Fahişeleştirir, karılaştırır. Faşizmi yaşayan toplumlar, en çok iradesiz ve kölelik düzeyini yaşayan toplum kimliğinden düşmüş, yığınlaşmış, tecavüze uğramış toplumlardır.
Helin Murat
Devam edecek…