emra Güzel’i de tutuklamaları, bir plan işi olabilir.
Kendisinden bir kafa daha büyük, bıyıklı, gür kaşlarıyla yer küresine yetecek kadar gülücüğün çehresi kod adı “Koçero Meletî” Volkan Boran’la çekilmiş fotoğrafında, Semra Güzel gururlu ve geleceğe güvenle bakan vakur bir bakışa sahip.
Belki de Kandil veya Zap’ta, ya da başka bir Kürdistan diyarında çekilmiş bu fotoğraf, umutlu insanlar resim sergisinde birinciliğe aday olacak kadar estetik yüklü.
Ve bu Semra Güzel, Türkiye’de tutuklandı.
20. yüzyılın en seçkin felsefecisi olarak adlandırılan Polonya kökenli Lazszek Kolakowski: “Tanrı, peygamberlerinin ağzından konuştuğunda, çok ender durumlar dışında yarını bilmemizi istemez. Ama onlar bile yanılabilirler” dahiyane öngörüsüne imza atmış.
Erdoğan’ın, cübbeli hocaların, imamların, âlim olduğunu sananların topluca Tanrı adına konuştuğu Türkiye’de, hiçbiri birilerinin yarını bilmesini istemez.
Semra Güzel’i tutuklayanlar, yarını bilmemeyi kanıksatma konusunda şimdiden yanılıyorlar.
Güzel, onu tutuklayanların suratına bir tokat olarak çarpacak.
İyi yaptılar diyorum, Güzel’i tutuklamak ve rencide etme girişimiyle, tarihi bir hata yaptılar.
Semra Güzel, eğitimden geçmişse, iyi yapmış; dünyayı tanımış.
Basına yansıttıkları fotoğraflarından birinde, başka bir kadın yoldaşıyla patika bir yolda yürüyor.
Kadın arkadaşı elinde tuttuğu bir taşa (?) odaklanmış.
Semra Güzel adımlarını emin atıyor.
Sevinçli ve dinamik bir duruşu var.
Özgür topraklardan geri dönen bu kadın, Türkiye Meclisi’ne giriyor ve 100 yıldır, barış yüzü görmeyen bir coğrafyada, kenttekilere nasıl özgür olunabileceği konusunda öğretici olmaya çalışıyor.
Ve bu ahlaki forsu yüksek, fedakar kadının kıymetini bilmediler.
Bu da onlara ders olsun/olacak.
Harran Üniversitesinde tıp öğrencisi bir kadının, öğrenmek ve öğretmek için vakur yürüyüşünü durdurmaları mümkün mü?
Demirtaş örneğinden ortaya çıkan sonuçlardan biri, hapishanelerin, daha da üst bir perdede öğretici olabileceği değil miydi?
Bu tarihi resim karesinde, birilerinin çıkıp, büyük bir keşif yapmış gibi Semra Güzel’in bir zamanlar TJA (Özgür Kadınlar Hareketi) militanı olduğunu iddia etmesi, bir kehanet mi, yoksa sefalet mi?
Buna cevap vermememizi, yarını bilmemizi istemeyenler, umut edebilirler.
Ancak dünden gelen bugünü bilen Semra Güzel, yarını bilecek kadar rafine bir dava insanı ve bunu, tutuklandıktan sonra şöyle dile gitirdi: “…emin olun bizler kazanacağız, umut kazanacak, barış kazanacak, kadınlar kazanacak, halklar kazanacak.”
Cesur ve umutlu bir kadın;
“Diyarbekir halkının iradesi” olarak tanımlanan;
Yürüyüşlerde: “onurumuzdur” olarak simgeleştirilen;
Semra Güzel’i susturmanın mümkün olmayacağını bilenler, büyük bir ihtimalle, direnen bir toplumun parlak simalarından birini daha rehin aldılar.
Aynı dönemde gözaltına alınan (HDP) Gençlik Meclisi üyesi Hüsamettin Tanrıkulu’nun polis tarafından: ‘dışarı çıksan da seni öldüreceğiz’ tehdidi alması, HDP Milletvekili Gergerlioğlu’nun toplantı yapmasına yasak getirilmesi, Istanbul’da Kürt müzisyenlerine saldırılar ve konserlere konan yasaklar, Ankara startlı yeni bir saldırı konseptinin işaretleri olarak görülmeli.
Semra Güzel’in temsil ettiği Halk Hareketi’nin de onyılların tecrübesine dayanan bir direniş konsepti var.
Yani tarih ne bir bilinmeyene, ne de bilinmeyecek bir yarına doğru akıyor.
Yarınlar için öngörü: Kürdistan Kurtuluş Hareketi’nin kendisini hem Kuzey Kürdistan’da hem de Türkiye’de legal olarak temsil etmesi dışında bir seçenek yok gibi.
Yani bu dava, tutuklama ve fezleke tedbirlerini çoktan aştı. Belki de Tanrı adına konuşan ama yarını bilmeyeceklerin bilmesi gereken de bu!
Selim Ferat yazdı…..