BEHDÎNAN – HPG Merkez Karargah Komutanlarından Haki Armanc, Türk devletinin 14 Nisan’dan itibaren Zap, Metîna ve Avaşîn’e yönelik başlattığı işgal saldırılarında güncel duruma dair ANF’ye önemli açıklamalarda bulundu.
Son dönemlerde Zap, Metîna hattında yer alan Fileha köyü ile Hekarî Tepesi’ndeki gerilla eylemliliklerini anlatan HPG Komutanı, konuşmasında şu hususlara dikkat çekti:
Erdoğan, diktatörlüğünü sürdürmek için Türk devletinin tüm imkanlarını kullanıyor
Türk devletinin işgal operasyonu 14 Nisan’da hava saldırısı ile başladı, 17 Nisan’da ise Zap’a yönelik karadan başladı. Daha sonra 25 Mayıs’ta Hekari köyü ile Ermeni hattında -Xeta Fileha deniliyor- başladı.
Türk devletinin tüm Başûr Kurdistanı’na işgal saldırısı Misak-ı Milli planı çerçevesinde gelişti. Zamanlaması önemlidir. Rusya, Ukrayna, NATO arasındaki savaşın var olduğu bir zamanda oldu. Dünyanın, herkesin gözü oradadır. Bunu da kendileri için bir fırsat olarak değerlendirdiler. Türk devleti neden acele ediyor? Çünkü seçimler yaklaşıyor. Türk devletinin egemenliği gün geçtikçe etkisizleşiyor, yenilgiye doğru gidiyor. Seçimler yaklaştıkça AKP-MHP iktidarı bazı sonuçlar elde etmek, bunu kendi lehine çevirmek istiyor. Bu çerçevede operasyonu da biraz hızlandırdılar. Eğer bir sonuç alırsa, bakın ben kazandım, diyerek seçime gidecek ve kendi iktidarını sürdürmek isteyecektir. Bu nedenle başta Erdoğan kendi iktidarını, diktatörlüğünü sürdürmek için Türk devletinin dış işleri ve içişleri ile olan tüm imkanlarını kendine göre ayarlıyor. Türk ordusu da buna göre hazırlandı, öyle pratiğe geçirildi.
Dikkat ederseniz, bir süredir Türk ordusu, Türkiye’nin ordusu olma vasfını yitirmiş, Erdoğan’ın ordusu olmuş. Nerede çıkarını bulsa, kendi iktidarı ve kariyeri için nereyi uygun bulursa oraya taşıyor. Sadece kendi iktidarını sürdürebilsin diye. Bakurê Kurdistan, Başûrê Kurdistan ve Rojavayê Kurdistan’daki tüm operasyonlar bu çerçevede oluyor. Yani Erdoğan, kendi iktidarını yerleştirip sürdürebilsin diye Türk halkının, devletinin tüm imkanlarını harcıyor.
HPG Ana Karargahı her gün kamuoyuna savaş bilançosunu sunuyor, halkımızla günlük paylaşıyor. Yine Hareketimizin yönetimlerinden, Ana Karargah Komutanlığımızdan birçok arkadaş savaştaki gelişmeleri değerlendiriyor.
Gerilla eylemleri Türk ordusunu sarsıyor
Zap operasyonuna ilişkin birkaç şey söylememiz gerekirse; zaten 17 Nisan’da başladı; uzun bombardıman sonrası indirme yaparak karadan şu ana kadar sürdü. Bu saldırılara karşı çok güçlü bir direniş var. İndirme yaptığı yerde ilerleme yaptığı da yoktur. Doğrudur, arkadaşların bazı tünellerine girdiler, hala çatışmalar da var ama Zap arazisi genel olarak arkadaşların denetimindedir. Bu anlamda Türk devletinin aldığı herhangi bir sonuç yoktur. Arkadaşlar birçok başarılı eylemle kalkan olup operasyonun önüne geçtiler, durdurdular. Şu an tıkanmayı yaşıyor Türk devleti. Özellikle de Kurojahro’da. Ayın 24’ü idi (24 Mayıs), arkadaşlar çok çetin bir saldırı geliştirdi düşmana karşı. Eşzamanlı birkaç eylem gelişti. Orada Şehit Mizgîn Rojhilat ve onunla birlikte şehadete ulaşan arkadaşların anısına çok başarılı eylemler gerçekleştirildi. Güçlü sonuçlar alındı. Birçok Türk askeri öldürüldü ve birçok askeri malzemeye el konuldu. Aynı gün Cehennem Tepesinde arkadaşlar saldırdı, orada düşman ağır bir darbe yedi. Mahir Riha öncülüğünde tepede olan tüm düşman unsurları havaya uçuruldu. Orada da arkadaşlar birçok silah ve askeri malzemeye el koydu. Öyle eylemler ki; Türk ordusunu, devletini sarstı. Yani bir kırılmayı yarattı. Basına az da olsa yansıdı ve çok fazla kayıpları olmasına rağmen az gösterdiler. Orduları üzerinde, toplumları üzerinde yarattığı psikoloji ilk başta ağır geldi.
Türk devleti Zap’ta ağır darbeler alıyor
Ertesi gün 25 Mayıs’ta Zap’ın batısındaki Fileha köyü ve Hekarî Tepesi’ne operasyon başlattı. Aslında Türk devleti bu operasyona hazırlıklı değildi. Ancak Zap’ta ağır darbeler yiyince ve yedikleri darbelerin ağır etkisini kırmak ve gündemi değiştirmek için, bizim kayıplarımız olsa da fazla değildir ve biz operasyonumuzu aşama aşama uzatıyoruz, mesajını vermek istedi. O operasyon öyle başladı. İhtimaldir ki öyle olmayabilirdi. Zaten tahmin ediliyordu, bu nedenle hem Zap’taki hem de Fileha köyü ve Hekarî Tepesi’ne operasyon sürpriz bir şey değildi. Zap’ta Cehennem Tepesi ve Kurojahro’da ağır darbeler yedikten sonra hemen Zap’ın batısına geçmeleri bu amaçlaydı. Yani askerlerde oluşan ve topluma yansıyan bu psikolojiyi dağıtmak için oraya saldırdı.
Zap’ın batısında, Metîna hattında bulunan Fileha köyü ve Hekarî Tepesi’ndeki operasyona şu ana kadar gerekli cevaplar verildi. Zaten en ön cephede çatışan arkadaşlar günlük tekmillerini veriyorlar. Sürekli devrededirler, arkadaşlarla konuşuyorlar.
Arkadaşlardaki heyecan gerçekten anı dolu ve mutluluk vericidir. Çünkü Fileha köyü, Hekarî Tepesi ve Zap’taki arkadaşlar sürekli böyle bir beklentideydi. Bu bölgelerdeki yüzlerce fedai en ön cepheye gidip düşmana saldırma önerisinde bulundu. Bu bölgeler arkadaşların hazırlıklarını yaptıkları yerlerdi. Denilebilir ki düşman için bir tuzaktı. Yani zaten şu ana kadarki gelişmeler gösteriyor ki düşmanın düştüğü tuzakta çok büyük sorunlar yaşıyor. Bazı yerlere indirme yaptığı doğrudur. Operasyon alanını genişletmek istiyor. İlk geldiği yere yerleşmiş ama bu yerlerde mümkün değil. Çünkü her gün arkadaşlar saldırıyor. Sızmalarla vuruyorlar, suikast silahlarıyla, sabotajlarla farklı farklı taktiklerle hem tünellere yönelik -ki düşman henüz tünellere ulaşmadan çok büyük bir direniş gelişti-, onlarca saldırısı kırıldı hem hareketli timler sürekli eylem halindeydi. Bunlar düşmanı çıldırttı. Şu an durum bu şekildedir.
Gerilla asker cenazelerinin üstüne gidiyor
Yine Hekarî Tepesinde arkadaşların geliştirdiği bir eyleme dikkat çekelim. 29 Mayıs’tı. Düşman Şehit Akif Tepesi denilen tepeye yaklaşmak istedi. Arkadaşlar biraz uzaktan izliyorlar. Arkadaşların tekmillerine göre, bizim takip ettiğimiz kadarıyla arkadaşlar uzaktan vurmadılar; “hele gelsin” diyorlar. Hatta geliyor, onların yakınına kadar… Arkadaşlar bombalarla saldırıyor. Orada onlarca düşman kaybı oldu. Yani belki arkadaşlar bir rakam verdi ama sonra da izliyorlar. Düşman birçok cenaze kaldırıyor. Arkadaşlar cenazelerin üstüne gidiyor. Siyabend Kobanê, fedai bir arkadaştı; onun öncülüğünde düşmanın üstüne gidildi, silah kaldırıldı. Öyle şehit düştü. Bu şekilde düşmana çok ağır bir darbe vuruldu. Düşman, Hekarî Tepesi hattına gelip yerleşmek istedi ama kırılıp gerisin geri kaçtı. Doğrusu bu eylemlerde çok da görüntü çekildi. Hem Fileha köyünde hem de Hekarî Tepesi’nde arkadaşların yaptığı eylemlerde çektiği birçok görüntü var. Hala ajanslara geçmemiş. İnanıyoruz ki parça parça yayınlanacaklardır. Yani düşmanın kaçışı, düşmanın yaşadığı psikoloji… Yani bu saldırı sonrası düşman kaçtı. 3-4 gün uzak kaldı ve başını bile kaldıramıyordu. 3-4 gün sonra tekrar gelmek istedi ama arkadaşlar bir kez daha vurdu.
Geliyorlar, kaçıyorlar
Yaklaşık 12 gün oldu; düşman daha yeni tünellerin önüne gelip bombardıman yapıyor ama sonuçsuzdur. Şu an kimyasalla sonuç almak istiyor. Bazı yerlere de ulaşmışsa bu şekilde olmuştur. Şehîd Zamanî tepesinde de aynı şey gelişti. Geldiklerinde arkadaşlar bombalarla aralarına girip vurdu. Oradan da kaçtılar, arkalara saklandılar.
Şu an durumları nedir? Arkadaşların tünellerinin girişinde değiller. Kendilerini köşelere saklamışlar ki arkadaşlar onları görmesin. Bazı tünellere gelip bombardıman yaparak arkadaşları etkisiz kılmak istiyorlar. Ancak arkadaşların buna karşı tedbirleri vardır. Zaten nereden gelirse gelsin, arkadaşlar 24 saat hazırdır. Coşkuları, moralleri yerindedir.
Yani savaş şu an böyledir. Düşmanın olduğu yer tünellerden uzaktır, arkadaşların çatıştığı bazı yerlerde düşman, bombardımanla etkili olmak istiyor. Her geldiklerinde arkadaşlar ya bir tuzak patlatıyor ya ortalarına bomba atıyor; kaçıyorlar, bir iki gün sonra tekrar geliyorlar.
Hekarî Tepesi’nde inisiyatif arkadaşların elindedir. Yine hareketli timler eylemler yapıyor. Arkadaşlar birkaç defa onlara karşı eylem gerçekleştirdi, onları vurdu. Orada arkadaşların bir atak kobralarını düşürdüğü biliniyor. Yine bugün takip ettiğimiz tekmile göre arkadaşlar, skorsky vurup düşürmüşler. Düşenler belki onlarca darbe yiyor.
Zap’ta perişan olmuş bir ordu, nasıl oradan çıkacak; doğrusu insan merak ediyor.
Halkımız bunu bilmelidir: düşman orada kırılacaktır! Bunun da işaretleri var. Düşman korku ve kaygı ile operasyonunu uzatmak istiyor. Zaten birçok eylem gelişti. Şehit Savaş Maraş Devrimci Hamlesi çerçevesinde bir atılım başlatıldı bu bölgede. Heval Savaş, zaten biliniyor, mücadele tarihimizde fedai güçlerin inşasında ve aktif pozisyon alınmasında Şehit Savaş arkadaşın emeği çok fazla vardır. Çok emek verdi. Bizim içimizde bir derviş olarak biliniyordu. Nerede istense, hangi fedakarlık gerekli olsa heval Savaş yer alıyordu. Öyle biriydi ki en zor yerde, en ağır işi üstlenip coşkuyla yapıyordu. Onun adına bir hamle, devrimci atılım geliştirmek çok anlamlıdır. Fileha bölgesindeki arkadaşlar da bu ruhla katılıyorlar. Zaten Zap operasyonu sürecinde de arkadaşlar çok aktif olarak savaşın içindeydiler. Birçok defa düşmanın kobrasına, skorsky’sine vurdular; Rûbar Tepesi’ne ve Kurojahro’ya geçmesine izin vermediler. Daima savaşın içindeydiler.
Zaten 25 Mayıs’tan sonraki operasyonda arkadaşlar aktif olarak savaşın içindedirler. Buraya dair görseller henüz tam olarak paylaşılmamış. Arkadaşlar çok başarılı eylemler de gerçekleştirmişler ve Şehit Mazlum Tepesi’ndeki eylem de bu dönemdeki en başarılı eylemdir. Düşman geldi, baktı sessizlik var, hiç bir şey yok pozisyonundayken arkadaşlar bir anda yıldırım gibi içlerine girip düşmanı tarumar etti. Birçok silah, savaş malzemesi kaldırdılar. Düşman orada büyük bir kırılma yaşadı. Kaç gün düşman orada kendine gelemedi. Kaç gün sonra yeniden hareketlenmek istedi. Her hareketlendiğinde arkadaşlar mutlaka vurdular. İşte bugünkü tekmile göre, düşman bir kere daha tünellere yaklaştırıp savaşmak istiyor; arkadaşlar vuruyor. Aldığımız bilgilere göre yine 5 işgalci cezalandırılmış. Arkadaşlar böyle tekmil verdi. Cihaz her an açıktır, arkadaşlar konuşuyor, izliyoruz. Arkadaşlar büyük bir coşkuyla savaş tünellerinde. Düşman, tuttuğu tepenin yamacından tünellere yaklaşmak istiyor ancak adeta titriyor. Titreyerek arkadaşlara yöneliyor. Bir mermi patladığında her biri bir tarafa kaçıyor. Yani Zap’ta perişan olmuş bir ordu, nasıl oradan çıkacak; doğrusu insan merak ediyor.
Türk ordusu, şu an operasyonda olduğu yerlerde fiyasko yaşadı
Düşman çoğunlukla nasıl yapıyor? Önce arkadaşların yerini tespit etmek istiyor, savaş uçaklarıyla, büyük bombardımanla arkadaşları etkisiz kılmak istiyor. Stratejisini bunun üzerine kurmuş. Yani gelip bir yer tutup, oradan arkadaşların yerini tespit edip, teknikle sonuç almak istiyor. Bu yöntemle şehit düşen arkadaşlarımız da hareketli idi. Mesela Şehit Mazlum Tepesi’nde şehidimiz yoktur. Şehit Mazlum ile Cûdî Tepeleri arasındaki hatta kahramanca bir eylem gerçekleştirdikten sonra Nalin, Hekarî Tepesi’nde Siyabend heval şehit düştü. Onun dışında savaşta şehadetimiz yoktur. Yani arkadaşlar sabırlıdır; bekliyorlar, izliyorlar. İstiyorlar ki düşman daha da ileri gelsin, daha güçlü eylemler yapabilsinler. Arkadaşlarımız soğukkanlılıkla yaklaşıyor.
Zap, Fileha köyü ve Hekarî Tepesi’ndeki durum arkadaşların kontrolündedir. Düşman, geldiği yerde şu an durmuş vaziyettedir. Arkadaşlar takip ediyor, en ufak bir hareketlenme olunca darbe vuruyorlar. Ölüleri çok oluyor. Çoğunlukla skorsky, kobralar gün içinde kalkamıyor. Gece vakti, gizli bir yere çekiyorlar, gidiyorlar.
Şu an savaşın durumu böyledir. Düşman tabii ki sonuç isteyecektir. Bahsettik; Erdoğan AKP iktidarını sağlama almak için kısa sürede sonuç almak istiyor. Ancak Türk ordusu, şu an operasyonda olduğu yerlerde fiyasko yaşadı. Öyle ki sanki hiç aceleleri yokmuş gibi. Günlük görünen budur ancak panikle hareket ediyorlar. Başta acele ettiler. Sonra arkadaşlar vurunca çekildiler. Şimdi tekniği kullanarak bombalıyorlar.
Apocu savaşçılar güçlü bir direniş içindedirler
Tabii ki düşman tüm imkanlarını kullanıyor. Gerçekten Zap’ta, Hekarî Tepesi ve Gundê Fileha hattında yaşanan savaş; iki devlet arasında olsaydı bile o kadar çetin savaşamazlardı. Bu, kamuoyunun çok gündemi olmuyor. Çok dikkat çekicidir; Türk devleti, uluslararası alandan aldığı desteği, bölgede de Kürt hainlerden aldığı desteği ve tüm imkanlarını Kürt savaşçılarına karşı hayata geçiriyor. Küçük bir tepede bir tünel girişi yüzlerce defa bombalanmış yani. Bazı tepeler renk değiştirmiş. Coğrafyası değişmiş bu tepelerin. O kadar patlayıcı, o kadar savaş uçağını kullanma, binlerce obüsle, kobra ile her yeri vuruyor. Yani tüm tekniği bu operasyon bölgesinde kullanıyor. Ama askerini oraya indirdiği anda, yürümeye başladığı anda vuruluyor. Yani savaş öyle yürüyor. Halkımız iyi bilsin bu gerçekleri. Zaten Bakur, Başûr halkımız biliyor; her gün uçaklar onların üzerinden uçuyor. Gözleriyle görüyorlar. Meraklanmasınlar; Kürdistan özgürlük savaşçıları, Apocu savaşçılar en ön saflarda, en gelişmiş tekniğin kendilerine karşı kullanılmasına rağmen güçlü bir direniş içindedirler ve rollerini oynuyorlar. Coşkulu ve heyecanlıdırlar.
Ahlaksız, ilkesiz bir saldırı ile karşı karşıyayız
Tabii her birimizin görevi vardır. Gerilla dağda kendi görevini yerine getiriyor, o çerçevede sorumlu yaklaşıyor. Halkımız da üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Biz ahlaksız, ilkesiz çok büyük bir saldırı ile karşı karşıyayız. Halkımızı, halkımızın kazanımlarını özgürlük savaşçıları koruyor. Bunun için kendilerini feda ediyorlar. Bu temelde ne istenirse, herhangi bir tereddüt yaşamadan üstüne gidiyor ve onu yapıyorlar. Bu anlamda halkımız başı dik olmalıdır. Bazen şehadetlerimiz yaşanıyor. Bu şehadetler bu uğurdadır! Şeref ve onur yolundadır. Bu nedenle halkımız bunu bilmelidir. Kuşkusuz bunca bombardıman, bunca saldırı olunca bazen bizim de şehitlerimiz olacaktır. Ancak düşmanın açıklamalarına bakmasınlar. Çünkü düşman özel savaş yöntemi ile psikolojik savaşla gerçekleri daima ters yüz etmek istiyor. Bu temelde kayıplarımızı fazla göstermek istiyor, kendi kayıplarını az vermek istiyor. Bu da Türk devlet gerçekliğidir. Zaten tarihinde vardır ama son yıllarda özellikle üzerinde duruyor.
Düşürülen helikopterler, ölen askerlerin hepsi belgelidir
Örnek vereyim; arkadaşlar onlarca askerin cenazesi üzerine gitmiş, kimliklerini almışlar, her şeyleri açıktır; onlardan bahsetmiyor bile. Maalesef Türkiye’de bir gazeteci, aydın yoktur ki bu nedir diye sorabilsin. Bu asker nerededir, sorusunu kimse sormuyor. Faşist ve soykırımcı Türk devleti, Türk toplumunu her açıdan sağırlaştırmış. Kimse sormuyor, bu savaş nedir, ne oluyor, diye. Peki bu silahlar bizdedir, bunlar kimin silahlarıdır? Hepsi kanlıdır, düşman üstünden kaldırılmışlar. Bir kaybını bile vermiyor. Tamam, vermesinler. Şöyle bir gerçeklik de vardır, bu gerçekleri ters yüz eden bir psikolojik savaş geliştiriyor. Halkımız bunun bilincinde olmalıdır. Yani insan Türk devletini çok iyi tanımasa, acaba gerçek midir, diye soracak. O kadar asker indirdi, operasyon var; gerillanın kadim yeri, onlarca yıldır yerleştiği yerlerde hazırlık yapmış; öyle kolay mıdır bu askerleri buralara indirmek? Ne kadar skorskyler, atak helikopterleri darbelenmiş, düşürülmüş; ne kadar askerleri öldürülmüş, bunların hepsi belgelidir. Bunlar var ama kimse bu gündem üzerine konuşmuyor. Yani gerçekten bir gazetede yazmıyor, televizyonda konuşulmuyor. Savaşı öyle sürdürüyor. “Başarılıyım, Zap’ı alacağım ve kazandım diyeceğim” diyerek uzatabildiği kadar savaşı uzatıyor.
Türk devleti yenilgi ile karşı karşıyadır
Çok iyi bil ki Zap’ı alamayacaksın! Özgürlük savaşçıları sana o yolu vermez! Bu ruhla mevzilerdedirler. Her öne doğru adım attığında bataklığa girecek, kaybedeceksin! Sadece kaybetmeyeceksin, kendinle beraber Türk ordusuna da kaybettireceksin.
Yani Türk devleti, iktidarı yenilgi ile karşı karşıyadır. Halkımız bunu bilmelidir. Bunun dışında meraklanacak bir durum yoktur. Bu savaşta yaşanan tüm gerçekler günlük olarak paylaşılıyor. Yaşanan şehadetlerimizi de zaten HPG-BİM açıklıyor. Biz de bu çerçevede daha güçlü hazırlık içindeyiz. Daha büyük sürprizlerimiz de pratiğe geçecek. Dahası arkadaşlar coşku ve heyecanla böylesi bir günün beklentisi içindeydiler. O gün de gelmiştir. Bu çerçevede diyebiliriz ki Zap, Fileha köyü, Metîna direnişi sürüyor.