Sur direnişinde yaşamını yitiren Jiyan Yılmaz ismi gibi yaşamını adı olmuştu Sur’un dar sokaklarında. Cenazesi kimsesizler mezarlığından 3 ay sonra alınabilen Jiyan, binlerce kişi tarafından uğurlanırken ablası, “Hakikat ve özgürlük arayışçıları kimsesiz değildir” dedi.
HABER MERKEZİ – İşgalci Türk devleti tarafından ‘Sokağa çıkma yasağının’ ilan edildiği ettiği Sur’da 103 gün boyunca süren direnişte yıldızlaşan YPS JIN üyesi Jiyan Yılmaz, yaşamı anlamlandırmak, hakikate ulaşmak için çıktığı yolda, Sur direnişinin bir parçası olmuştu. Görkemli surların arasında dar sokaklarında her adımda anısını bırakan Jiyan arkasında da adı gibi güzel bir yaşam bırakmak istiyordu. Sur’un çocuklarına hayalini kurduğu güzellikleri bırakarak gözlerini sonsuzluğa kapattı. 10 Mart’ta işgalci devlet güçlerinin saldırılarında yaşamını yitiren Jiyan henüz 23 yaşındaydı. Cenazesine 3 ay sonra 6 Haziran’da DNA eşleşmesi sonucu ulaşıldı. Sur direnişinde yaşamını yitiren YPS JIN üyesi Şükran Alpata ve YPS’li Mahsum Polat ile birlikte kimsesizler mezarlığından çıkarılıp Diyarbakır’da Yeniköy Mezarlığı’nda sloganlarla son yolculuğuna uğurlandı.
Jiyan, Ekim 1993’te Diyarbakır da dünyaya gelir. Fakat çok küçükken devletin baskılarından kaynaklı ailesi İstanbul’a taşınır. Jiyan küçük olmasına rağmen metropol yaşamına alışamaz. Ortaokul dönemlerinde arayışlara düşen Jiyan üniversitenin ilk yılında gençlik çalışmalarına katılır. 2 Aralık 2015’te başlayan Sur direnişine katılan Jiyan, 10 Mart günü yaşamını yitirir. Yıllarca hakikatin peşinden koşan Jiyan’ı annesi anlatıyor. “Kızım sayesinde başım diktir. Onurlu yolda şehit düştü” diyerek kızını kaybetmesine rağmen güçlü olduğunun kaynağını anlatmak istiyor önce Kezban Yılmaz.
‘Benimle gurur duymalısın’
Kendi dilinde eğitim görmediği ve tamamen Türkleştirme üzerine bir eğitim sistemi olduğu için Jiyan’ın okula gitmeyi kabul etmediğini ifade eden Anne, şöyle devam ediyor: “Kızım okulda çok çalışkandı. Fakat sistemi hiç sevmediği için okula gitmek istemiyordu. Liseye gidince faşist bir öğretmeni vardı, hep onunla tartışırdı. Onun için bize okula gitmek istemediğini, çünkü Kürt olduğu için sürekli ezmek istediklerini söylüyordu. Jiyan arkadaşlarına saflara katılmak istediğini sürekli söylüyormuş. Üniversiteye gidince de bana dile getirdi fakat ben onu her seferinde susturuyordum. Üniversiteye gidince kendinde netleşti. Bir gün eve geldi ağlıyordu. Bende yanına gittim, neden ağladığını sordum. ‘Anne ben gitmek istiyorum’ dedi. Ben de ‘neden böyle yapıyorsun gidersen dayanamam’ dedim. Bana ‘anne ben gerilla kıyafetlerini giyersem benle gurur duyman gerek, mutlu olmalısın’ dedi. Ondan sonra da gitti. Sur serhıldanı başlayınca oraya geçmiş ve orada şehit oldu. Şehit düşen bütün gerillaları saygı ile anıyorum.”
‘Başkasının dilini konuşmak istemiyorum’
Jiyan’ın ismini bir gerilladan aldığını anlatan ablası Zeynep Yılmaz da bu yüzden Jiyan’ın ismini çok sevdiğini söylüyor. Jiyan’ın kendi kültüründen uzaklaşması için eğitim sistemin aracılığıyla yürütülen asimilasyon politikalarına karşı bir tepkisi olduğunu ifade eden Zeynep “Okul hayatı boyunca hep kendini arama peşine düştü. Sürekli sorguluyordu ‘neden biz kendi dilimizi konuşamıyoruz neden hep başkalarının dilini konuşmak zorunluluğu yaratılıyor’ diye. Jiyan merhametliydi, elindekini arkadaşlarıyla paylaşırdı. Hiç unutmam ortaokul çağında bir arkadaşının kolu yokmuş. Ona verdiğimiz parayı arkadaşına veriyormuş. Jiyan’ımı anlatmaya kelimler yetmiyor” diyor.
‘Özgürlük savaşçıları kimsesiz değildir’
Jiyan’ın kimsesizler mezarlığında defnedilmesine ilişkin konuşan Zeynep, hakikat ve özgürlük arayışında yaşamını yitirenlerin asla yalnız olmadığını, milyonlarca insanın onları sahiplendiğini dile getirerek, “Devlet gelip baksın da Jiyan’ımın kimsesiz olmadığını görsün” diye ifade ediyor.
Jiyan’ın her zaman PKK’ye katılmayı hayal ettiğini anlatan Zeynep şöyle devam ediyor: “Biz hep engel olduk ona. Bolu’da üniversiteyi kazanmıştı. Bir süre orada gençlik çalışmalarına katıldı. Bir gün gerilla saflarına katıldığı haberini aldık. O günden sonrada nerede olduğunu öğrenemedik. İşte istediğini de yaptı. Halka yapılan zulme sessiz kalmadı. Yüce onurlu bir duruş sergiledi. Seveni çoktur Jiyan’ımın. Devlet onu kimsesizler mezarlığına defnetmiş. Gelip görsün bu davayı sahiplenen hiçbir insan sahipsiz değildir. Ben kardeşimle gurur duyuyorum sonuna kadar da onun ve diğer arkadaşların sahiplendiği bu davanın devamcısı olacağım.”