HABER MERKEZİ –
“Başlamadan önce bir not geçmek, konunun daha anlaşılır olacağını sağlayacaktır. Kendini ‘sanatla uğraşan’ özellikle ‘halkın sanatçıları’ şeklinde tanımlayıp, halkın değerleriyle, emekleriyle bir yere geldikten sonra halkını yok sayanlara karşıdır. Hem halkın yok edilmesine ön ayak olan KDP taraftarı hem de KDP‘nin kanalı Rûdaw‘a çıkıp sonrasında onu eleştirenlere karşı ‘beni politikaya alet etmeyin’ diye cevap verip, hâlâ halkın değerlerini kullananlara karşı yazılan bir yazıdır. Bu Rûdaw şahsında bütün ‘düşmanlaşmış’ yayın organları için de geçerlidir.
Yazıyı okuduktan sonra KDP karşıtı diye eleştirenlere karşı da gerekçeleri yaşamdan örneklerle belirtilirse aslında konu daha iyi ifade edilebilir. Konunun başında da belirtildiği gibi KDP ve uzantılarını Kürt halkının ‘yüz karası’ diye tanımlamak yerinde bir eleştiri olacaktır. Halkını yok etmek, buna ön ayak olmak, bunuda kendi bencil zihniyetinin çıkarlarını düşünerek yapmak, bunun savunucusu olmak en büyük yüz karalığıdır. Kürt halkı tarih boyunca karşılaştığı düşmanlarına karşı verdiği mücadelede böyle bir yüz karalılığıyla da uğraşmak zorunda kalmıştır. Bu ve bunların uzantılarının taraflarına gelince böyle bir zihniyete destek olmak, onu savunmak halk tarafından lanetlenmelidir. Bu her alanda böyle olmalıdır. Halktan olmayanlara karşı yine en büyük cevabı ona karşı aldığı tavrıyla ‘halk’ verebilir. KDP tarih boyunca gösterdiği pratiklerinde ‘düşmanlaştığını’ göstermiştir. Onlar bir halkın savunucu olamazlar. Onlar halktan değildirler. Ve atmış oldukları bu adımlara devam ettikleri sürece tarihe ‘yüz karası’ olarak geçmekten başka bir şey olamayacaklar. Rûdaw ve KDP destekçisi diğer kurumlarda elbette bundan nasibini alacaktır. Konuştuğu dili, kültürü, değerleri buna alet edenlere de yine en büyük cevabı halkın dili, kültürü, değerleri, mücadelesi verecektir. Bir dil, onu yok etmeye çalışanları savunmayıp, onu lanetler. Bir kültür onu kullananları ileri taşımayıp, onu tarihe gömer. Ve yine bir halkın değerleri, o zihniyetin yeryüzünden silinmesi için mücadeledeki en büyük cevap olur. Yani halktan yana hiç kuşku yoktur ki bunu en yakın zamanda yapacaktır.
Halkın dili olmak onu var etmektir. Halkın dili olmak, o halkı en anlamlı ifade eden mücadelenin yolu olmaktır. Dil kutsaldır. O halkın varlığını korur. Onu en güzel şekilde ifade etmek de ‘sanat’ ile olur. Zulüm gören bir halkı en iyi hissettiren dile döktüğü kılamlar, çizdiği resimler, tuttuğu halaydan giydiği kıyafetlere kadar ‘sanat’ alanı ifade eder. Böyle olunca politikleşir. Eğer bir halk doğduğundan beri varlığı inkâr edilirse, o halk politikadan uzak durmaktan çok onunla büyür. Dili, varlığını savunurken politikleşir, kültürü varlığını sürdürmeye çalışırken politikleşir. Kıyafeti, varlığını ‘ben de buradayım ve bu yaşamda benim de yerim var’ diye söylemeye çalışırken politikleşip mücadelenin renklerini üzerinde taşır. Ama bu politikleşme bir varlığın savunucusu olmaktır, onu yok etmek değil. Varlığı politik olan bir halkın bireyi, kendini politikadan sıyırıp onsuz hareket edemez. Özellikle bir sanatçının bunu yapması olanaksızdır. Tarihimiz bu şekilde bizlere kılamlar, dengbêjler bıraktı. İzleri asla silinmeyecek dengbêjler. Onlar halkın kendisi olup, onu dile getirenlerdir. Onların kılamlarını bugüne taşıyan da biz, yani halkın ‘geleceğinin savunucusu’, şimdinin yaşayanlarıyız. Evet nerde olursak olalım biz Halkız…
Eğer bu halkın varlığını kılamlarla savunmak sanatçıya düşüyorsa bunu yapmalı. Ama özünden kopmayarak… Evet yaşam değişir. Mücadelenin de yöntemleri bu değişime ayak uydurarak varlığını sürdürür. Yani bir Evdalê Zeynikê, Eyşe Şan, Şakiro, Hûseynê Farê, Karapetê Xaço gibi ölümsüz dengbêjlerin şahsında bütün halkın dengbêjlerini en iyi şekilde yaşatmak şimdiki ‘Halk savunucularından’ olan sanatçılara düşmektedir.
‘Beni politikaya alet etmeyin’ diyenlere değil. Onlar da KDP’nin destekçileri Rûdaw’a çıkarak, onların zihniyetini desteklediklerini göstermişlerdir. Rûdaw politik değil midir? Bunu sormalı kendilerine. Hangi politikanın destekçileridir? Tarihi irdeleyip şimdiye kadar bakmalılar. Varsayımlarla değil, yaşamdan bunu anlamalılar. Eğer politikadan sıyrılıp ona göre sanatçı olmak gibi bir düşünceleri varsa, o zaman yeniden yaratmalılar!! İnşa etmek kolay değildir. Bunu tüm evrenden başlayıp yapmaları gerek. Ve dengbêjlerin kılamlarıyla halka kendini tanıtıp sonrasında bunu halkın düşmanlarının yanında göstermek o dengbêjin kemiklerini sızlatır. Bu da çok büyük bir utançtır. Bunu bütün ‘sözde sanatçılar’ böyle anlamalıdır.”
Gönüllü Muhabir/Zinar Fırat