HABER MERKEZİ
Halklar Önderi Abdullah Öcalan, “Demokratik Uygarlık Manifestosu” isimli eserinin 5’inci kitabı olan “Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü”nde ise 6 Mayıs’ın, 15 Şubat 1999’da esaretiyle sonuçlanan komplonun başlangıcı olduğunu belirtecekti.
Halklar Önderi Abdullah Öcalan, suikastı tertipleyen Ankara’daki derin devlet yapılarını ve saldırının PKK içinde yarattığı etkiyi şöyle kaleme alacaktı: “Savaşı iç güvenlik güçlerinden ziyade Gladio-JİTEM-Hizbullah güçleri yürütüyordu. Kanun ve anayasa üstü yetkilerle donatılan bu güçler güya ölüm kalım savaşı yürütüyorlardı. ‘Kürt tehlikesi’ Yunan ve Ermeni tehlikesinden katbekat büyüktü. Gerçekten bu konuda paranoyaya tutulmuşlardı. Mutlak bir tasfiye peşindeydiler. Çok sayıda özel komplo yürüttüler. Sırf Kürt sorununa ilişkin rapor hazırlattığı için Sakıp Sabancı suikast hedefi seçildi. Andıçlanmayan gazeteci bırakılmadı. Bana karşı sonuncusu 6 Mayıs 1996’da uygulanan komploda (Abdullah Çatlı, Sedat Bucak ve Viranşehir Belediye Başkanı Keleşabdioğlu’nun birlikte rol oynadıkları komplo) bin kiloluk bombanın patlatılması yine bu dönemin göstergelerindendir. 6 Mayıs’taki suikast girişimi başarısız olsa da, bu yönelimin içerdiği büyük tehlikeyi çok iyi fark eden Zilan’ın (Zeynep Kınacı) 30 Haziran’da Dersim’de gerçekleştirdiği fedai eylemi, içte taktik tıkanma ve dışta imhanın dayatıldığı 1996 yılını taktiğin önünün açıldığı ve başarı yolunun daha da netleştiği bir yıla dönüştürdü.”