HABER MERKEZİ
Bir halkın, kahramanlara, su ve hava kadar gereksinmesi vardır. Kürdistan halkı, tarihinin hiçbir döneminde, şimdi olduğu kadar buna ihtiyaç duymadı. Bu, son derece anlaşılır bir şeydir. Çünkü; Kürdistan halkı, tarihinde hiçbir zaman bu kadar düşürülmemiştir. Evet, o, “tarihte de kahramanlara ihtiyaç duymuş ve daha ilk dönemlerden başlayarak Rüstemler ve Behramlar gibi birçok kahramanlar yaratmıştır. Dehaq’ın kafasını parçalayan Kawa destanı boşuna yazılmamıştır. Tarihimizde benzer örnekler çoktur. Ama yine de diyoruz ki, özellikle bu dönem kahramanca olmalıdır. Yaşanılan dönem, düşkünlüğün ve karanlığın en çok yoğunlaştırıldığı bir dönemdir. Böyle dönemler ancak kahramanca direnişlerle aşılabilir.
Kahramanlık dönemlerinin, toplumların tarihinde mucizevi ya da kutsal dönemler olarak adlandırıldıklarını ve anıldıklarını söyledik. Bu dönemler, halkların sinesinde yüzyıllar boyu bayramlar ve kutsal anma günleri olarak yaşatılır; çözümsüzlükleri çoğu kez bu dönemlerden ilham alınarak aşılmaya çalışılır. Elbetteki bu, nedensiz ya da anlamsız değildir. Bu dönemler, halkların yaşamında son derece kritik noktaların ve dönemeçlerin mucizevi başarılar yaratılarak aşılmasını dile getirir ve sembolize ederler. Burada yaratılan büyüklüğün ölçütü, elbetteki ölüp ölmeme de değildir. Halkımız tarihte birçok kez öldürülmüş ve öldürmüştür. Şüphesiz ki bunların bir anlamı vardır. Ama eğer sorun, ülke ve halk üzerindeki ölümcül hükmün, çok ilerisinde perspektiflerle, öz çıkarlar ve öz güç temelinde yerle bir edilmesi, bunun da tamamen zayıf bir temele dayanarak, dört taraftan kuşatılmışlık parçalanarak ve bütünüyle halkın devrimci iradesinden kendi öz bilinci, çabası, fedakarlığı ve cesaretinden yola çıkılarak gerçekleştirilmesi ve burada büyüklüğün ölçüsünün değişik olduğu ise o zaman esas meselenin bütün bunları başarabilecek kapasiteye ulaşmak olduğu açıktır.
Kürdistan’da yaratılan kahramanlık dönemi ve büyük öncüler gerçeği, diğer halkların tarihinde yaratılan büyük kahramanlık ve büyük önderlerin durumunu aşan özellikler sergilemektedir. Bununla biz, kendini abartma ya da başka halkların ve insanlığın kazanımlarına saygısızlık etme gibi bir duruma düşmediğimizi çok iyi biliyoruz. Tersine, yaratılan bunca gelişme, onlara duyulan bağlılığın en açık ifadesidir. Öyleyse bizim, onunla, nasıl yaman bir gerçekliği dile getirmek istediğimiz iyi görülmeli, iyi kavranmalıdır. Tarihin ve çağın kendisi hakkındaki hükmü böylesine acımasız olan bir toplumda, dirilmek için büyük kahramanlar gerektiği açıktır.
Olağan gelişmelerde kahramanlık aranmaz
Kürdistan’da eğer ulusal ve toplumsal gerçeklik çağla bütünleştirilmek isteniliyorsa, bu kahramanca yapılmak zorundadır. Bu keyfi seçilen bir husus değil, yukarıdaki izahta anlamını bulan bir gerçekliktir.
Olağan gelişmelerde kahramanlık aranmaz. Olağan ulusal ve parti gelişmelerinde kahramanlık yoktur. Lügattaki anlamıyla kahramanlık, daha çok olağanüstü durumlarda bireyler, halklar, uluslar tarafından politik bir rolün oynanmasında yapılan fedakarlığa, gösterilen cesarete, harcanan emeğe ve bu temelde yaratılan esere verilen addır. İşte her şeyin böylesine kritik bir anı yaşadığı Kürdistan’da ilk ilerici bilinç tohumlarından, ilk belirleyici eylem alanlarına kadar atılan adımların kahramanlık payesi ile değerlendirilmesinin nedeni budur.
İnsanlık adına yapılan doğal işler, Kürdistan gibi bir ülkede yapıldı mı her şey olağanüstüleşir
Hareketimiz daha bir ideolojik grup olarak doğarken, azgın bir terörle karşı karşıya kalmış, en büyük değerlerinden birini bu dönemde yitirmiş, sömürgeci devletin, faşist güçlerin ve yerli gericilerin saldırılarıyla karşılaşmıştır. Açıktır ki bu saldırılar, yüzyıllardan beri halk üzerinde yaşatılan ve Kürt halkını, imhayı amaçlayan baskıların bir devamıdır. Eğer, Kürdistan’da gerçek durumun bu olduğu kabul ediliyorsa, devrimci örgütü elbetteki böylesine azgın bir saldırı bekleyecektir. Her gün acı, işkence, gasp, talan ve katliamı yaşayan bir halkı kurtarmak iddiasında olan bir örgüt, elbette ki kendisini terör ortamı içinde bulacak, bu terör ortamına karşı savaşacak ve en seçkin insanlarını şehit verecektir.
İnsanlık adına yapılan doğal işler, Kürdistan gibi bir ülkede yapıldı mı her şey olağanüstüleşir, her şey bambaşka anlamlara büründürülür. Biliniyor ki, bugüne kadar ulusal kurtuluş mücadelesi içinde her türlü fedakarlığın yapılmasına, büyük kahramanlık örnekleri yaratılmasına rağmen bunun etrafında bile kuşkular yaratılmak istenmektedir. Tarihin birçok soylu davasında da bu tür çabalar görülmektedir. Doğan her ilerici düşünce, örgüt ve eylem başlangıçta saldırıya uğramış, yok edilmek istenmiştir. Fakat bu tür saldırı ve hakaretlere uğrayan hareketlerin gelişme şansı da bu o kadar büyük olmuştur. Onun doğuşunda olduğu kadar, ister düşman, ister halk ve isterse kendisi tarafından yargılanmasında olsun tüm belirtilenlerin Kürdistan gerçeğine özgün olduğu bilinmektedir. Dikkatli bir gözlemci, bugünkü duruma bakarak geleceğin tüm izahını yapmakta fazla zorluk çekmeyecektir. Bugünkü belirtiler, aynı zamanda karanlığı, eylemsizliği, anlamsızlığı yırtan PKK hareketinin gelecekteki başarılı gelişiminin esas zeminim oluşturur. Dolayısıyla da en zor adımlardan birisinin başarıyla atıldığını kabul etmek gerekir. Bu anlamda, PKK’nin direniş şehitlerinin anılarının emredici tarihi görevini yerine getirdiğini söyleyebiliriz. Kahramanca yerine getirilen bu görevler karşısında, ne şaşırıyor ne de böbürleniyoruz.
Halkımız, bilindiği gibi, daha MÖ 1000 yıllarında kendini doğuşa hazırlamakta, ilkel komünal topluluklardan bir halk haline gelebilmenin sancılarını çekmekteydi. Ama karşısında, o dönemin en azgın temsilcileri olan köleci despot imparatorluklar vardı ve onların imhacı siyasetlerini her an ensesinde duymaktaydı.
İşte Demirci Kawa, özgürlüğün ve yeniden doğuşun simgesi olarak, daha çok böyle bir dönemde ve bu despotlara karşı direnmede sembolleşen, efsaneleşen bir isimdir ve bunun sadece sembolik bir anlamı vardır. Böyle bir efsanenin altında yatan gerçek ise halkın direnmesi, bu direnmenin sayısız başarıları ve zaferleridir. Bunun bugünkü anlamı ise, Dehaq diye sembolize edilen zalimlerin yok edici eylemlerine son verilmesi, Newroz’da yeni bir doğuşun gerçekleştirilmesidir; işte Newroz ve bunun efsanevi ismi Kawa’nın anlamı budur. Yani yeniye, bahara, özgürlüğe ve bağımsızlığa açılmanın, kısaca birçok halkta olduğu gibi Kürdistan halkının da, insan türünün geneldeki gelişimini kendi halk değerlerinde, milli geleneklerinde, milli yaşantısında gerçekleştirmesinin adıdır. Bugün lanet yağdırılan Nemrutların ve zalim Dehaqların takipçileri olduğu gibi, Kawaların takipçisi olan birçok soylu direniş kahramanları da vardır. Bunlar, bu geleneğin devam ettiricileridirler. Halkın canlı bilincinde, birçok geleneğinde, masalında ve hikayesinde bunun sayısız örnekleri vardır.
Halklar Önderi Abdullah ÖCALAN’IN çözümlemelerinden derlenmiştir.