HABER MERKEZİ
Geçmişten günümüze kadar kadını her anlamda tanımak ve üzerinde yaratılan derin tahribatları analiz etmek gerekmektedir. Bu anlamda özelde erkek egemen zihniyetinin 5 bin yıllık feodal ve iktidar anlayışlarını görmek günümüz gerçekliğini birebir ortaya sermektedir. Dolayısıyla zihniyetin her türlü taciz, tecavüz ve zora dayalı hakimiyet ve tahakküm altına almak isteyen anlayışlarla yüz yüze kaldığımızı bilmek durumundayız. T.C. bu anlamda günümüzün en somut örneklerini başındadır. Bu doğrultuda tecavüz anlayışı kişilik üzerinde çok derin tahribatlar yaratmış, tecavüze maruz kalan kadın artık savunmasız bırakılmak istenmiştir. Böylelikle savunmasız kalan kadınlar her türlü saldırılara dayatmalara karşı boyun eğme kadının tüm hücrelerine kadar işlenip herhangi bir öz savunma veyahut refleks gösterme duyularını körelterek engellemeye çalışılmıştır. İnsanlık tarihinde, ilk kez insan özelde kadın derin bir ahlaki boşluğa sürülerek kendi özünden bu kadar uzaklaştırılmıştır. Kadına ait her şey meta olarak sunulmaktadır. Kadının özünden uzaklaştırarak bir meta aracı olarak kullanılması, aynı zamanda normalleştirerek bunu kadına kabul ettirmiştir. Örneğin; kadın müthiş bir reklam aracı olup bedeni erkek pazarına sunulmak istenmiştir. Bu noktada ince eleyip sık dokuyan kapitalist sistem kadına her türlü dayatmalar altında köle yaşamı böylelikle kabul ettirmek bunu yaşamın bir parçası olarak göstermektedir. Bunun bilincine varamayan yaşamı ilmik ilmik emekleriyle büyüten kadını kendi cenderesine kıstırarak kapitalizmin aracı haline getirmiştir. Bu aşamadan sonra artık yaşam kadına karşı tam bir işkence gibi kullanılmıştır. Kadının fiziğini parçalayarak insanları tahrik etmek için kullanarak düşünen tüm insanları felç eden bir duruma sürüklemiştir.
Örneğin; son dönemlerde yaşanan yoğun kadın intiharları ve kadın cinayetleri bu gerçeği çok somut bir şekilde ortaya koymaktadır. Erkek arkadaş, koca, kardeş kurbanı olan kadına her türlü işkenceyi hak gören olaylarla karşılaşmaktayız. Son zamanlarda özelde Kürdistan başta olmak üzere tüm dünya kadınlarına karşı yürütülen politikaları görmek gerekir. Askerlerini genç kadınları hedef alarak kullanıp intihara veya kendi emelleri için kullanıp ölüme sürüklemeleri normal bir durum gibi gösterilse de buna karşı başkaldırmak gerekmektedir. Son süreçte Batman’da genç kadına uyuşturucu verip önce tecavüz edilen İpek Er sonra intihara sürüklenmiştir. T.C. askeri aynı zamanda güya rütbelisi olan tecavüzcü Musa Orhan halk tarafından tepki ile karşılaşıp kabul edilmeyince güya hak hukuk adı altında yargılanmak istenmiştir. Fakat tecavüzcü devlet tecavüzcü askerini kendi himayesi altına alarak bu durumu birebir kadına suçlu muamelesi uygulayarak askerini aklamaya çalışmıştır. Şimdi düşünmek lazım, burada sadece bir olaydan bahsetmiyoruz. Söz konusu olan bir kadın ve kadın şahsında toplum değerleri ve toplum ahlakını zedeleyen bir zihniyet söz konusudur. Burada bahsetmek istediğimiz şey devlete ait yargıdan tutalım güvenliğe kadar tüm kurumları erkek egemen zihniyeti tarafından koruduklarıdır. Kadın maruz kaldığı taciz, tecavüz ve şiddete karşı devlet kurumlarına sığınarak güvenliğini sağlamak istemekte. Fakat bu durum kadın katledildikten sonran alınan yargı kararı güvenliği sağlanabilir deniliyor. Yani kadın öldürüldükten sonra bu kararın alınması aslında kadını ölüm ile baş başa bırakmaktır. Aranan hak, hukuk şimdi nerede kaldı?” diye sorgulanmalı ve direnişe geçilerek bu tür eğilimlere artık HAYIR denilmelidir.
Özelde faşist T.C. ordusunun yaratmak istediği algı şudur; ya erkeğe teslim olup köleliği kabul edeceksin ya da günlük olarak işkenceye maruz kalıp intihar, öldürmek ya da psikolojik işkenceyle karşı karşıya kalacaksın. Dolayısıyla devlet hukuk ve yargı yoluyla kadının sahip olduğu tüm hakları elinden almış ve erkeğin eline teslim etmiştir. Tüm bu haksızlıklara hukuksuzluklara karşı artık irkilmek yani yeniden dirilmek biz kadınlar için doğru olan tek yoldur.
Bu doğrultuda kadının kendi varlığını koruyabilmesi kadar iradesini, yaşamını koruyabilmesi için öz savunma bilinci yaratmak, mücadele etmek gerekmektedir. Bu şekilde Öz Savunma kendi özgür varlığını sürdürme ve kendini savunma bilincidir. Tabii bilinç kadar kendini örgütleme, eylem gücüne ulaştırma çok önemlidir. Bu konuda Öz Savunma felsefesi toplumun tüm alanlarında geliştirilmeli ve tüm arayışlar devletin sahip olduğu kurumların zayıflatılıp ortadan kaldırılmasına dönük olmalıdır. Kadın için Öz Savunma mekanizmalarının oluşturulması ayı zamanda özgür yaşam için gerekli olan koşullarının oluşturulması demektir.
Bu konuda Kürt kadın hareketi önemli bir örnek teşkil etmektedir. Kürt kadını her ne kadar Kürdistan’ı sömüren, cinsiyetçi sistemin inkâr ve imha politikalarıyla iradesinin kırılmasına dönük birçok saldırı hamlesine maruz kalmışsa da hiçbir zaman bu güçlere teslim olup özgürlük umudunu yitirmemiştir. Kürt kadını köleliği kabul etmemiş ve her zaman her fırsatta başkaldırılarıyla tepkilerini dile getirmişlerdir. Bu yüzden Kürdistan özgürlük mücadelesinin gelişmesiyle birlikte Kürt kadınlarının bu mücadeleye katılımı çok güçlü ve kapsamlı olmuştur. Kürt kadınının bu katılımıyla birlikte kadının direnişi, kadının iradesi ve bilinci Bilge insan Rêber APO ile zirveye ulaşmıştır. Kadın ordulaşmasının yaratıcısı Bilge insan, kadınlara özgür yarınları yaratabilme ve çözüm noktasında birçok alternatif yaratmış ve kadının silahlı mücadelesini geliştirmiştir. Bu yönlü yürütülen gerçeklik, faşist erkek egemen zihniyeti büyük bir sarsıntıya uğramıştır. Bu noktada Öz Savunma fiziki olarak meşru savunma olduğu kadar ideolojik, siyasi, zihniyet bakımından silahlanmak ve kendini donanımlı kılmak eylem gücüne kavuşmaktır. Doğada yaşayan her varlık gibi kadında kendisini savunabilme ve varlığını koruyabilme hakkına sahiptir. Çünkü her varlık kendisini tüm dış etkenlere veyahut tehlikelere karşı korumakla ve varlığını sürdürmekle sorumludur. Düşünsel kültürel ekonomik her anlamda silahlarla kendisini donatıp savunan bir kadına karşı hiçbir erkek ve hiçbir sistem sömürü geliştiremez. Öz Savunma toplum ve kadınlar için olmazsa olmaz kabilinden bir ihtiyaçtır. Özgür ve güçlü kadın, özgür ve güçlü toplumdur.
Tüm faşist erkek egemen zihniyetine artık dur deme HAYIR deme vaktidir. Var olma sorunlarına karşı Öz savunmalarımızı geliştirerek her an da var olmalıyız. Bu bilinç ile kadınlar bir olmalı mücadele etmeli HAYIR demelidir.
“Biz HAYIR Diyoruz.” Tüm kadınları HAYIR demeye kendilerini var etme savunmalarını geliştirmeleri gerekmektedir. Faşist saldırılara karşı tüm kadınlar ayakta olmalı, direnişe geçmeli ve “HAYIR” demelidir. Polislerin, askerlerin erkek egemen zihniyetine karşı; Kürdistan Özgürlük hareketinde yeniden dirilebilir iradeleşebilir ve kendinizi yeniden varedebilirsiniz. ÖZGÜRLÜK AN’DA VAROLMADIR. “HAYIR” deme sırası şimdi sende
Stêra Amed