HABER MERKEZİ – HBHD Yürütme Komitesi, Gezi isyanının yıldönümü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada Gezi isyanının, “tepeden tırnağa halkların kanına bulanmış faşist devlet sistemine olan büyük bir öfkesi” olduğunu belirtti.
Açıklama şöyle:
“Bundan 9 yıl önce bir ayaklanma başladığında, emperyalist devletlerin desteği ile iktidara gelen AKP’nin ezilen Türkiye halklarına yönelik bitmek tükenmez bilmeyen saldırıları, ezilenler nezdinde büyük rahatsızlıklar uyandırmıştı. İsyanın mayalandığı o süreçte, Gezi Parkı’na yönelik başlattığı çevre katliamı bardağı taşıran son damla olmuştu. Kitlelerin homurdanışları nihayetinde büyük bir isyana dönüştü.
Kurtuluş yok tek başına ve bu daha başlangıç sloganlarımızın kuşaktan kuşağa, dilden dile dolaşmasının adı oldu Gezi İsyanı.
Bilinir ki, Türkiye halklarının ayağa kalkması başta Erdoğan ve faşist kliği olmak üzere tüm egemenleri büyük oranda korkutmuştur. Ezenlerin en derin korkusu olan ezilenlerin birleşik isyanı Gezi ile tekrardan kendisini göstermiş, halklarımıza umut olmuştur. Gezi İsyanı’nın büyümesi ile birlikte faşist devletin korkuları yeniden gün yüzüne çıkmıştır. Faşist Türk devlet aygıtı kendisini yeniden dizayn etme yoluna gitmiş, klikler arası dengeler yeniden şekillenmiştir.
Gezi İsyanı, tepeden tırnağa halkların kanına bulanmış faşist devlet sistemine olan büyük bir öfkedir. Halkların derinden gelen hak/hukuk/adalet/eşitlik/özgürlük taleplerinin dile getirilmesidir. Faşist sistemin esasen taban bulmadığının bir göstergesidir Gezi İsyanı. Birlikte, tam hak eşitliği temelinde yaşama olan büyük bir arzudur.
Gezi İsyanı, sistem içinde hak alma mücadelesinin yürütülemeyeceğini kitlelerin istem ve taleplerinin sistem içi düşünceleri ve sınırları nasıl parçaladığını göstermiştir.
Kitlelerin en geniş kesimleri ile en geniş taleplerinin buluştuğu, birleşik mücadelenin mayasını aldığı ve sonucundan büyük derslerin çıkarıldığı Gezi İsyanı, bugün de faşist devletin ve onun bir numaralı şefi Erdoğan’ın en büyük korkusu olmaya devam ediyor. 9 yıllık süreç içinde faşist TC devleti, çeşitli milliyet ve uluslardan ezilen halkımıza yönelik saldırılarını giderek arttırmıştır.
Faşist devlet bir yandan Suruç, Ankara katliamı ve özyönetim taleplerinin kanla bastırılması ile ezilenlere yönelik topyekün bir saldırı başlatırken, diğer yandan kendi içinde en faşizan klikler Erdoğan ve Bahçeli şahsında birleşerek faşizmin yeniden restorasyonunu sağlamıştır.
Büyük Gezi Ayaklanması, hem ezilenlerin birleşik mücadelesi anlamında büyük dersler sunarken, diğer yandan ezilen halklarımızın, özgürlük güçlerinin büyük saldırılara uğramasını beraberinde getirmiştir. Büyük saldırılar, bağrında büyük direnişleri barındırmaktadır. Gezi sonrası HBDH olarak tarih sahnesine çıkışımız, gerillanın büyük direnişleri, tüm işgal saldırılarına rağmen Rojava Devrimi’nin yarattığı etki, büyük kazanımlarımızdandır.
Evet, birleşik mücadelemizin mayası Gezi İsyanıdır. İşçi ve emekçilerin, kadınların, ezilen cinsel kimliklerin, gençliğin tüm taleplerinin dile geldiği Gezi İsyanı, birleşik devrim mücadelemizin tohumlarını ülkemiz topraklarına serpmiştir.
Katil devletin tüm saldırılarını boşa çıkarmak için, halkımızın demokratik taleplerinin yerine getirilmesinin tek teminatı faşist devlet aygıtının parçalanmasıdır. Bu sağlanmadan ezilenlerin hak talepleri, eşitlik ve diğer tüm demokratik taleplerin yerine getirilmesi mümkün değildir. Gezi İsyanı’na devletin verdiği refleks, 9 yıl boyunca katliam, baskı, sindirme ve kendi faşist örgütlenmelerini geliştirmekten öteye gitmemiştir. Bunca yıla rağmen faşist devletin Gezi davaları adı altında gösterdiği refleks en ufak hak taleplerinin sindirilmesi, bastırılması ve müebbet cezalara çarptırılması şeklindedir.
Ancak faşizm her ne kadar hem bölgede hem de içerde savaştan besleneceğini hesaplıyorsa da halklarımız nezdinde yeni bir isyan mayalanmaya devam ediyor. Yiyecek ekmeği dahi olmayanların, zamlarla her gün sefalete mahkûm edilen halkımızın, ulusal hakları gasp edilmiş Kürtlerin, inancı yasaklanmış Alevilerin, her gün şiddet ve katliamlarla karşı karşıya kalan kadınların ve ezilen cinsel kimliklerin, geleceği gasp edilmiş gençliğin isyanlarının gerillanın şanlı direnişi ile buluşacağı günler uzak değildir. Tüm ezilenlerin haykırışlarının büyük isyan silsilelerine dönüştürmek için emekten, hak ve eşitlikten yana olan herkesin buluşacağı yer, birleşik devrim mücadelemizin saflarıdır. Ne reformizmin pansuman çabaları ne de devletin diğer kliklerinin “hak-hukuk” söylemleri derdimize çare olabilir. Ezilmişliğimize son vermenin tek çaresi devrimdir. Bırakalım onlar bataklığın çevresindeki sineklerle uğraşadursunlar, birleşik devrimin hedefi bataklığın ta kendisidir. Halklarımızın kurtuluşu ancak ve ancak devrimdedir!
Nurhaklarda Sinan Cemgil ve yoldaşlarının ölümsüzleşmelerinin yıldönümünde onları saygıyla anarken onların mücadelesinin halkların isyanında, Gezi’nin başkaldırı ruhunda ve yeni Gezilerde yaşamaya devam edeceğinin sözünü veriyoruz. Ölümsüzlerimizden aldığımız güçle çelikten yoğrulan mücadelemizi daha ileriye taşımak için tüm kararlılığımızla savaşmaya devam ediyoruz.
Savaşımız, haklının haksıza, ezilenin ezene, sömürülenin sömürene karşı verdiği bir savaştır. Savaşımız, zalimlerin boyunduruğundan kurtuluşun savaşıdır.”