HABER MERKEZİ – Yazılı bir açıklama yapan HBDH Deniz Poyraz Milisleri, “8 Ekim 2021 günü gece 03:35 sıralarında İzmir Balıköyü mahallesinde devriye gezen sarayın bekçilerine yönelik gerçekleştirdiğimiz silahlı eylemde iki bekçi kızıl kurşunlarımızın hedefi olmuştur” dedi.
Açıklamada ayrıca şu ifadeler yer aldı:
“Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan şahsında özgürlük mücadelesini hedef alan uluslar arası komplonun başlatıldığı 9 Ekim’in 23. yılına girdik. Bugün halen NATO konsepti ile Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye etmek isteyen aynı güçlerin ağır saldırısı sürmektedir. Ancak 23 yılın sonunda “çöktürme” diye başladıkları sürecin sonuna yaklaşırken, direnişimiz ve birleşik devrim mücadelemiz karşısında “çöken” sömürgeci kapitalizm olmuştur. NATO’nun tüm askeri siyasal desteğine rağmen çöken AKP-MHP faşizmi olmuştur.
Kürt halkını ve onun önderliğini “yalnızlaştırmak, tecrit etmek, parçalamak, imha etmek” için binbir türlü saldırı metodunu deneyen sömürgeci güçler her defasında daha büyük birleşik bir direnişle karşılaşmışlar ve bugün ise Türkiye ve Kürdistan topraklarında “HBDH” gerçekliği ile tanışmıştır.
8 Ekim’de 12 Eylül’ün darağaçlarına ilk çıkan Necdet Adalı’nın kendi taburesini tekmelerken haykırdığı “Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği, kahrolsun faşizm” sloganı, Amed zindanlarında süren direniş “teslim alınamayan” iki halkın ortak kurtuluş bedelini canlarıyla ödeyen devrimcilerin çağrısı olmuştur. 12 Eylül’ün teslim alamadığı devrimci direnişi karşısında 90’larda devreye konulan “faili devlet” olan yargısız infaz süreçlerinin ilk adımı olarak 7 Ekim’de Tuzla Köprüsünde dört devrimci İsmail Hakkı Adalı, Reha Şen, Kemal Soğukpınar, Fevzi Yalçın yüzlerce kurşunla hedeflenerek katledilmiştir. AKP-MHP faşizmi tarafından devam ettirilen devlet katliamı geleneğinin bugün ki adı olan “çöktürme planı” ise son aşamasına gelmiştir. 100 yıllık sömürgecilik ve sömürü üzerine kurulu iktidar birbirine aktarılan direniş mirası karşısında tel tel dökülmekte kendi karanlığında boğulmaktadır. Bütün bu direniş ve devrimci savaş geleneğini saflarında birleştiren HBDH Türkiye metropollerinden, Kürdistan dağlarına hesap sormaya, birleşik devrimin zaferine yürümektedir.
Türkiye ve Kürdistan devrimci gençliği bu zaferi yakınlaştırmak üzere her yerde eyleme geçerek, bekçisinden, polisine, işbirlikçisinden, ekonomik altyapısına faşizmi hedeflemek üzere harekete geçmelidir. Artık hiçbir sokakta saray faşizmine hizmet eden hiç kimse arkasına bakmadan yürüyemeyecektir. Çünkü HBDH’ın nefesi, halk düşmanlarının ensesindedir”