HABER MERKEZİ – HBDH Yürütme Komitesi Üyesi Tekin Yoldaş başlattıkları ”Faşizmi Yıkacağız, Özgürlüğü Kazanağız” hamlesi çerçevesinde ajansımıza değerlendirmelerde bulunarak gelinen aşamada bütün örgütlenmelerin faşizme karşı devrimci mücadeleyi geliştirme temelinde ne imkanı varsa seferber etmesi gerektiğini dile getirdi.
Halkların Birleşik Devrim Hareketi Yürütme Komitesi Üyesi Tekin Yoldaş ile yaptığımız röportajın tamamı şöyle;
12 Ekim’de HBDH olarak ‘’Faşizmi Yıkacağız, Özgürlüğü Kazanağız’’ Şiarıyla bir hamle başlattığınızı ilan ettiniz? Aynı Zamanda KCK’ninde başlatmış olduğu hamleyi desteklediğinizi belirttiniz? Bu hamlenizin Amacı nedir?
HBDH olarak 12 Ekim tarihinde ilan ettiğimiz “Faşizmi Yıkacağız, Özgürlüğü Kazanacağız” kampanyasıyla kuruluş amacımız olan Birleşik devrim mücadelesini Türkiye ve Kürdistan topraklarında ileriye taşımayı hedefliyoruz.
Faşist iktidar işçi sınıfı, emekçiler ve ezilenlere dönük baskı ve yasaklarını hiçbir dönemde olmadığı kadar yoğunlaştırmış bulunuyor. Ülkede her türlü demokratik hak yasaklanıyor hakkını arayan özgürlüğünü isteyen herkesim faşizm tarafından düşman ilan ediliyor.
Bununla paralel olarak gerilla alanlarına dönük olarak kapsamlı askeri operasyonlar ve imha siyaseti faşist iktidar tarafından yürütülüyor. Kuzey Kürdsitan’da sürekli askeri operasyonlarla ülke sahasındaki gerilla güçleri tasfiye edilmeye çalışılıyor aynı zamanda Güney Kürdistan’da işgal siyaseti yaygınlaştırılıyor.
Bütün bu saldırılar karşısında gerilla güçleri cephesinde görkemli bir direniş gerçekleştiriliyor. İşgalci faşist güçler bulundukları alanlarda her gün gerilla eylemleriyle karşı karşıya kalmış bulunuyor.
Bu direnişin başarı kazanması için Türkiye cephesinde faşizme karşı gelişecek devrimci bir direniş hareketinin gelişmesi gerekmektedir. Bu direniş faşizmi yıkmayı hedeflemelidir. HBDH’ın ilan ettiği kampanya ile yapmak istediği tamda budur. Faşizme karşı ülkenin batısında onu yıkacak bir devrimci hareketin inşa edilmesidir. Bu yönüyle ilan ettiğimiz kampanyamız bulunduğumuz bütün mücadele zeminlerinde mevcut durumumuzdan daha ileriye hamle yapmayı içermektedir. Dolaysıyla başlattığımız kampanya bir savunma değil saldırı hamlesidir. Faşizmi kendisini en güvende hissettiği Türkiye metropollerinde hedef alan bir kampanyadır. Gerillanın yürüttüğü tarihsel direnişin Türkiye metropollerine taşınması hamlesidir.
Faşist iktidarın kendisini en güvende hissettiği cephe gerisinde onu hedef alacak onunla halk kesimleri arasındaki çelişkiyi daha derinleştirecek bir çalışma hedeflemekteyiz.
Ancak gelinen aşamada şunu da belirtmek gerekiyor bu mücadele sadece gerilla güçlerinin öncülüğünde ve onlar üzerinden yürütülen bir mücadele olamaz. Onların yanı sıra halkın en geniş kesimleri faşizmi yıkma mücadelesine omuz vermelidir. İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler ve ezilenler bu kampanya ile faşizme karşı direniş mücadelesine daha güçlü katılacak faşizme karşı Türkiye’nin batısında yeni bir cephe açacaktır.
KCK’nin ilan ettiği hamlede tarihsel bir çıkıştır. Faşizmin topyekün saldırıları karşısında topyekün bir direnişe işaret etmektedir. Bu yönüyle HBDH’ın yürüteceği mücadele açısından güç verici olacaktır.
Gelinen aşamada bütün örgütlenmeler faşizme karşı devrimci mücadeleyi geliştirme temelinde ne imkanı varsa seferber etmelidir. KCK’nin ilan ettiği devrimci hamlede bu temelde HBDH mücadelesine güç verecek önemli bir çıkıştır.
Hamlenizin Kısa sürede birçok güç tarafından desteklendiği ve sahiplendiği biliniyor. Bakure Kurdistan, Türkiye ve Avrupada Hamlenizi Selamlama eylem ve açıklamaları oldu? Bu sahiplenmekeri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Elbette ilan edilen kampanyamız sadece yapılan bir açıklama metni olarak kalırsa anlamı olmayacaktır. Bu kampanyanın işçi sınıfı, emekçiler, kadınlar, Kürtler, gençler ve bütün ezilen kesimler tarafından sahiplenilmesi gerekmektedir. Bu yönüyle kampanyamızın bir çok farklı coğrafyada sahiplenilmesi oldukça umut vericidir. Özellikle Türkiye ve Kuzey Kürdistan topraklarında kampanya başladıktan sonra yapılan milis eylemleri bu yönüyle oldukça önemlidir. İlan ettiğimiz kampanyayı ete kemiğe büründürecek olan bu tür mücadele pratikleri olacaktır.
Faşizme karşı artık bütün imkanlarımızı kullanarak birleşik devrim mücadelesini yükseltme kararı aldık. Bu konuda bir çok kesim kampanyamızı desteklediler. Bileşenler düzeyinde tek tek yapılan açıklamalar oldu. Herkesim tarihsel bir vurgu yaparak faşizmi yıkma mücadelesine omuz vereceğini ilan etmiş bulunuyor. Bizler açısından bu tarihsel bir fırsattır.
Artık zaman devrimci eylemin zamanıdır. Sözümüzün anlamı devrimci eylemlerimizle daha da güçlenecektir. Türkiye faşist iktidarının tek anladığı dil devrimci eylem dilidir. Onunla anladığı dilde konuşma zamanı gelmiştir.
Şehirlerde, Kırlarda, Fabrikalarda, okullarda, sokaklarda ve yaşamın her alanında faşizme karşı devrimci mücadeleyi yükseltmeliyiz. Faşizmi yıkacak olan Birleşik devrim güçlerinin öncülüğünde işçi sınıfı, emekçiler ve ezilenlerin devrimci eylemi olacaktır.
Bu yönüyle bu sahiplenmeler artık pratikleşmeli irade beyanını aşarak somutlaşmalıdır. Bu konuda Türkiye devrimci hareketinin ve Kürt özgürlük hareketinin muazzam bir tarihsel mücadele birikimi vardır. Birleşik devrim mücadelesi içerisinde bu mücadele birikimleri buluşmuş oldu.
HBDH’ın artık bir kimlik haline geldiği görülüyor? HBDH bileşenleri kadar Halklar nezdinde bir birlikteliğin oluştuğu görülüyor? Birçok kesim kendini HBDH kimliğiyle tanıtıyor bunu siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
HBDH kuruluşu açısından genç bir örgütlenmedir. Ancak mücadele mirası olarak çok daha eskiye dayanan bir tarihsel geçmişe sahiptir. Türkiye devrimci hareketiyle Kürt özgürlük hareketinin ortak mücadele geleneğine dayanmaktadır. Bu yönüyle bir taraftan Filistin özgürlük mücadelesi ile Enternasyonalist dayanışma pratiklerinden, Amed zindanlarından, Kürdistan ve Türkiye dağlarındaki gerilla mücadelesi birikimine dayanmaktadır.
Şimdiye kadar birçok benzer girişim oldu. Ancak ilk defa bu birliktelik gelişerek kendini sürekli bir mücadele pratiğine dönüştürmüş oldu. Gerilla sahasında, Rojava devriminin savunulmasında, Dersim dağlarında, Karadeniz dağlarında, Türkiye metropollerinde önemli bir yan yana geliş oldu.
Ciddi bir devrimci birikim ve enerji ortaya çıktı. Faşizmin saldıları karşısında adeta Türkiye’li ve Kürdistan’lı devrimcilerin kanları birbirine karıştı.
Birçok açıdan farklı siyasi geleneklerden gelen örgütlenmeler bu mücadele pratiği içerisinde yan yana gelmiş oldu. Birbirlerini tanıdılar, farklılıklarımızı zenginlik ortaklıklarımızı birlikte mücadeleyi geliştiren bir pratik olarak gördüler. Bu muazzam ve değerli bir deneyimdir.
Birleşik devrim mücadelesinin gelişimi de tamda böylesi bir tarihsel mücadele pratiğine dayandığında anlamlı ve gerçekçi olacaktır. Masa başında var olan yan yana gelişler önemlidir. Ancak bu yan yana geliş savaş cephesine taşınırsa, mücadele sahasında var olursa, aynı mevzide ortak düşmana karşı savaşma pratiğine dönüşürse daha güçlü anlam kazanacaktır.
Bu zeminler geliştikçe HBDH daha da gelişecek , kitleselleşecek ve kendini hedeflediği, sözcüsü olduğu toplumsal kesimlere daha güçlü buluşturacaktır. Böylesi bir süreç beraberinde HBDH kimliğinin daha görünür olması ve ön plana çıkmasıyla sonuçlanacaktır.
Türkiye toplumunda faşizme karşı direnme konusunda güçlü bir dinamik vardır. Bu dinamik HBDH devrimci eylemlerini artırdıkça HBDH ile daha güçlü buluşacaktır. Böyle olduğunda Türkiye devrimci hareketi içerisinden yeni kesimler HBDH’a katılabilir.
Ayrıca HBDH kendisini sadece tek tek devrimci örgütlerin matematik toplamı olarak görmemektedir. Temelde işçi sınıfı, emekçiler ve bütün ezilenlerle buluşmayı hedeflemektedir. Dolayısyla HBDH’ın mücadelesi geliştikçe tek tek bileşenleri olan örgütlerle birlikte HBDH kimliği de ön plana çıkmaya başlayacaktır. Bu hayatın doğallığında olması muhtemel bir gelişmedir.
Tupamaroların bir sözü var. “Söz ayrıştırır Eylem birleştirir” bu değerlendirme HBDH’a çok uygundur.
Mücadele geliştikçe, faşizme karşı eylemler oldukça , bedel ödendikçe ve bedel ödetildikçe HBDH gelişecek ve güçlenecektir. O zaman birçok farklılık flulaşacak ve ortak noktalar daha belirginlik kazanmaya başlayacaktır.
HBDH’ın oluşturmuş olduğu birliktelik ruhunu Türkiye ve Kürdistan’daki gelişmelere yansımasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunu yeterli görüyor musunuz?
Son olarak hamlenizi sahiplenenlere özellikle gençlere Dönük çağrınız nedir?
HBDH’ın oluşturmuş olduğu birliktelik ruhu çok önemli bir devrimci değerdir. Türkiye devrimci hareketiyle Kürt özgürlük hareketinin bir araya gelişi açısından tarihsel bir öneme sahiptir. Faşist iktidara karşı birleşik devrim mücadelesinde önemli bir yoldaşlaşma yaşanmıştır.
Ulaş Bayraktaroğlu, Delal Amed, Baran Serhat, Ulaş Adalı, Atakan Mahir, Kenan, Sinan,Hüseyin Ayçiçek, Şahin, Mercan, Aynur Ada, Aziz Güler, Destan, Ceren, Nubar Ozanyan, Alper Cakaş’lar ve daha ismini sayamadığım şehit yoldaş HBDH çalışmaları içerisinde yer almış ve bu mücadele ölümsüzleşmiş yoldaşlardır.
Bu mücadele birikimi Dersim dağlarında ve Karadeniz dağlarında ölümsüzleşen gerilla yoldaşların mücadele pratiğiyle daha da büyük anlam kazanmıştır.
Yaratılan bütün değerlere ve şehit olan yoldaşlara bağlılığımızın en güçlü ispatı bu gün faşizme karşı yürüttüğümüz devrimci savaşı daha güçlü örgütlemektir. Onların anısına en büyük sahip çıkış faşizmi yıkmak ve özgürlüğü kazanmak olacaktır.
Bu temelde HBDH milisleri önemli eylemlere imza atıyorlar. Sonuç olarak faşizmi en güvenliği olduğunu düşündüğü merkezlerde hedef alıyorlar. Bu eylemler çok değerlidir. Bu eylemleri örgütleyen yoldaşlara devrimci selamlarımızı gönderiyorum. Onların eylemleri bizlerin söylediği sözü daha güçlü kılmaktadır.
Elbette bu eylemlerin düzeyin yeterli değil. Daha da geliştirilmesi ve güçlendirilmesi gerekiyor. Bu konuda bütün HBDH güçleri üzerlerine düşen tarihsel misyonu yerine getirmelidir.
Hamlemizi sahiplenen kesimlerin yapması gereken bu sahiplenmeyi pratikleştirmesidir. Bu yönüyle faşizmi yıkma özgürlüğü kazanma eylemini hayata geçirilmesi için tarihsel bir fırsatla karşı karşıyayız. Bu tarihsel fırsatı değerlendirmeliyiz.
Faşist iktidar kendi içinde ne tür krizler yaşarsa yaşasın onu yıkacak olan temel güç devrimcilerdir. Onun dışındaki bütün güçlerin faşizmle çelişkisi uzlaşmaz değildir. Faşizmle uzlaşmaz çelişkisi olan temel güç HBDH ve onun temsil ettiği toplumsal kesimlerdir.
Bu temelde HBDH kampanyası içerisinde gençliğin tarihsel rolü çok büyüktür. Bu hamlenin yürütücü olacak en temel kesimlerin başında gençler gelmektedir. Gençlik gerilla mücadelesine katılmalı gerilla güçleriyle buluşamadığı noktada şehirleri faşizme karşı bir devrimci savaş alanına çevirmelidir. Bu konuda özellikle Türkiye ve Kürdistan metropollerinde faşist devletin devrimci eylemler temelinde hedeflenmesi kampanyamızı ete kemiğe büründürecek önemli bir çıkış olacaktır. Gençlik rolünü oynamalıdır. Faşizme karşı devrimci eylem hamlesinin uygulayıcısı ve yürütücü olmalıdır. Her sokak, her üniversite kampüsü, her lise ve her yer eylem alanıdır. Faşizm ve onun destekçileri bulundukları hiçbir yerde kendilerini güvende hissetmemelidirler. Devrimci eylemlerimizle faşist kan emici düzenin yürütücülerinin kâbusu, devrimci eylemimizin adaletiyle ezilenlerin umudu olmalıyız.