HABER MERKEZİ – Bir ülkede kurulan mevcut sistem kendisini çeşitli siyasi partiler ve gruplar aracılığıyla siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal ve çok yönlü olarak var edip ortaya koyar. Ancak sınıflı toplum düzenleri genellikle anti toplumcu olup, toplumun üstünde çok yönlü egemenlik kuran, toplumu adeta toplum olmaktan çıkaran bir karaktere sahiptir. Geleneksel devlet aygıtı, toplumu kendi belirlediği siyasi ve kültürel çerçevenin içinde tutmak, toplum üzerinde her yönlü hakimiyet kurup toplumu denetlemek için çeşitli siyasi parti ve grupları devreye koyar. Bu partiler genellikle devletin belirlediği siyasal çerçevenin içinde kalıp, bu belirlenen siyasal işlevleri yerine getirmekle yükümlüdürler.
Devletin belirlediği çerçevenin, alanın dışına çıkmayan ve devletin resmi ideolojisini eksiksiz, kusursuz, harfiyen uygulayan, hatta çoğu kez devletden daha çok devletçi olan bütün bu siyasi gruplara ve organizasyonlara düzen partileri diyoruz. Türkiye kurulduğu günden bugüne kadar anti demokratik ve milliyetçi, tekçi bir siyasal çizgiye sahip olduğu için başta Kürt sorunu ve emek sorunu olmak üzere bir çok sorununu çözmemiş, kendi halklarıyla sürekli bir siyasi iç savaş yaşamıştır. Bu onlarca yıllık siyasal geçmişten günümüze kadar adı geçen devlet etiketli düzen partileri devlet arpaliginda beslenip belli aralıklarla siyasi vitrine konulup mevcut rejimin değirmenine su taşıma işlevi görmüşlerdir. Düzen partileri her ne kadar hala toplumdan destek, güç ve oy alsalar da toplumun partileri olduğunu, topluma hizmet ettikleri anlamına gelmezler. Kapitalist düzen partileri toplumsal değerleri siyasal arguman olarak kullanmadıkları zaman 24 saat bile yaşayamazlar. Hani bazıları yıllar önce, ” benim işçim benim köylüm” deyip, neredeyse bazı solcuları, sosyal demokratları bile inandırmıştı.
Meclis toplumsal sorunların konuşulduğu, tartışıldığı, ülke sorunlarına çözümün bulunacağı bir işleve sahip olması gerekirken, Türkiye’de meclis hiç bir zaman toplumsal iradenin temsil edildiği bir siyasal alan olmayıp, rant, rüşvet, ihale, talan, çapul ve toplum karşıtı olan bir karaktere sahip olduğundan dolayı 1923’den bugüne kadar HDP hariç karanlık ruhların dolaştığı bir mekan olmuştur. Türkiye’de halkların ne gibi koşullarda yaşadığı anlaşılırsa işte o zaman TBMM’de günümüze kadar nasıl bir rol oynandığı, neler yapıldığı ve düzen partilerinin ne gibi rolleri olduğu net bir şekilde anlaşılır. TBMM’de başta Kürt sorunu olmak üzere toplumsal sorunlar ilk kez HDP’nin girişimiyle tartışılmaya başlanmıştır. Bazı çevreler, ” HDP’li vekiller milletin vekilleri değiller” demeleri, HDP’nin yaktığı demokrasi ışığından korktuklarındandır. Çünkü halkı kandırmak için söyleyecekleri yalan kalmadı, hepsini tükettiler.
HDP’li vekillerin halkların vekilleri olup olmadıklarına HDP’ye oy verenler, gönül verenler karar versinler. Kimsenin haddine değilki, HDP’li vekiller halkların vekilleri değiller desin! Türkiye tarihinde HDP halkların vekili olmanın nasıl olması gerektiğini dosta ve düşmana gösterdi, göstermeye devam edecek. Son günlerde yine HDP’ye yönelik siyasi soykırım operasyonları yapıldı, göz altılar oldu ve binlerce HDP’li hapiste tutuluyor. Dünyada hangi ülkede 3 siyasi bir partinin onlarca üst düzey yöneticisi ve binlerce üyesi, çalışanı hapiste tutuluyor? Türkiye’nin gerçek muhalif gücü HDP’dir ve sisteme her yönde4n alternatif oluşturabilecek potansiyese sahiptir. HDP’nin üstüne bu kadar gitmelerinin sebebi, HDP’den korktuklarındandır, güç haline geldiğini gördüklerindendir. Son günlerde HDP’li onlarca yönetici göz altına alındı ve ondan fazlası tutuklandılar, Kars belediyesi’ne de özel savaş hükümeti memuru atandı. HDP’nin üstüne bu kadar gidiliyorsa, bu, HDP’den aslınd çok korktuklarından kaynaklanana bir durumdur. Kendi iktidarları için tehlikeli buluyorlar olmalıki bu kadar üstüne gidiliyor. Dünyanın hangi ülkelarinde yasal siyasi bir partinin yöneticileri tutuklanıyor, belediyelere kayyum atanıyor?
Halkların Demokrasi Partisi Türkiye’de demokrasinin sesi ve ışığı olup her tarafı aydınlatacak. Uzunca bir aradan sonra Türkiye’de demokrasi güçlerinin vermiş olduğu mücadele sonucu belli demokratik değerler birikmiş, bir sisteme dönüşmüştür. Demek ki akan suların önünü tutmayla, kapatmayla akan dereler durdurulamazmış. Artık hiç bir güç, HALKLARIN DEMOKRASİ PARTİSİNİ durduramayacaktır. Çünkü HALKLARIN DEMOKRASİ PARTİSİ Türkiye’de mevcut düzen particiliğini yıkıp geleneksel siyasi dengeleri değiştirecek, Türkiye’de yeni bir siyasi atmosferin gelişmesine ön ayak olacak. Türkiye’de mevcut geleneksel devlet aygıtı artık AKP dışında yaslanacağı ve ömrünü uzatacağı başka bir düzen partisini bulamayacaktır. AKP denen partinin devletin içine bu kadar girmesine, yerleşmesine izin verilmesinin ve ardına kadar her türlü desteğin ve imkanın verilmesinin sebebi budur.
Bundan dolayı AK parti iktidarının uzunca zaman devlet vitrininde önemle bekletilmesinin sebebi budur. Yani bence devlet AKP’leşti. Artık bütün düzen partileri miadını doldurmuş müzelik olmuşlardır. Ancak Türkiye’de toplumun bir bölümü hala AK Partiden bir çok şey yapabileceğini beklemekteler. Yada mevcut devlet AK partiye hala bir şeyler yapabilecekmiş gibi bir rol vermeye devam edip AKP ile durumu idare etmek istiyor, nereye kadar, Yolun sonu da var. Ne mevcut devlet nede AK parti mevcut haliyle yoluna devam edebilir Çünkü seçim meydanlarında toplumsal değerleri kullanıp, halktan oy alma, çalma döneminin sonuna geliniyor. İnsanlar düzen partilerinin kendilerini kandırdıklarını artık anlıyorlar. Bundan sonra önemli olan bütün emokrasi güçlerinin HDP’de birleşerek büyük bir güç olup mevcut iktidarı ve geleneksel iktidar odaklarını etkisizleştirip devrimci, demokratik güçlerin iktidara gelmesini sağlayıp, halklarımızı bu yarasa sisteminden kurtarmaktır. Çünkü HDP demokratik Türkiye ve halkların kardeşliği demektir…
Kemal Söbe