HABER MERKEZİ – Türkiye, en önemli sorunu Kürt sorununu çözmediği için ne iç politikada ne de dış politikada istikrarlı hareket edebiliyor. İçte barış gelişemediği için, dış siyaset de barışçıl ve istikrarlı yürütülemiyor, komşu ülkelerle de her an değişebilen günü birlik siyasetle hareket ediliyor.
Bundan 70/80 yıl önceki yasaklı siyasetle hareket ediliyor. Hani bir zamanlar Kürdüm demek ve Kürtçe şarkı türkü söylemek yasaktı ve insanlar kendi dillerinde konuşmaya ve şarkı söylemeye cesarete edemiyorlardı. Günümüzde de AKP hükümeti eliyle geçmişin korkutma inkar ve sindirme siyaseti uygulanıyor. Düğünlerde bile Kürtçe türküler söyleyenler gözaltına alınıyorlar, tutuklanıyorlar.
Ülke içinde korkunç bir baskı ve zulüm uygulanıyor. Geleneksel devlet aygıtı ve onun uygulayıcı gücü olan AKP hükümeti tabandan gelişen bir demokrasi hareketini hazmedemiyor. En büyük güç devlet babadır zihniyeti topluma dayatılmak isteniyor ve gerçek bir demokrasi gücünün gelişimini kendi sonları olarak görüyorlar. Türkiye’nin en büyük demokrasi hareketinin HDP olduğu biliniyor.
HDP’nin üstüne bu kadar gidilmesinin sebebi budur. HDP karanlığı aydınlatan bir ışık olduğu ve halkların gerçek demokrasi gücü olduğu için, karanlıkta beslenen karanlık ruhlar, bu demokrasi ışığından korkuyorlar . Türkiye tarihinde ilk defa tabandan yükselen bir demokrasi hareketi doğuyor. Halkı dilenci haline getiren zihniyetin maskesi bu demokrasi gücü tarafından gün geçtikçe düşürülüyor. 23 Haziran’da gerçekleşen İstanbul seçimlerinde CHP değil demokrasi bloku kazandı ve bu demokrasi hareketinin seçimleri kazanmadaki payının büyüklüğünü, gücünü kimse inkar edemez.
Türkiye’de demokrasi hareketinin ağırlığını en çok ta Kürtler oluşturuyor. Yani demokrasinin anahtarı Kürtlerin elindedir. Türkiye, Kürtlerle barıştığı ve Kürt sorununu çözdüğü sürece bu kötü gidişattan kurtulur, düzelir. Ama Kürtlerle barışmazsa, Kürt sorununu çözmezse daha da kötüye gider, kaldıramayacağı bir enkazın altında kalır. Her şeye rağmen Kürtlerin kaybedeceği hiçbir şeyleri yok, ama kazanacakları çok değerleri var. Türkiye’yi yöneten zihniyetin, günümüzün en büyük gücünün demokrasi olduğunu ve ancak demokratikleşmeyle güç olunacağını hala anlayabilmiş değil. Hala kılıç kalkan zihniyetiyle bölgede Osmanlıcılık hayalleriyle kazanamayacakları bir savaş yürütüyorlar.
Demokrasi hareketi daha çok büyüyecek ve mevcut sistemi zorlayacaktır. Orta vadede savaş daha da şiddetlenecektir, demokrasi güçleriyle sistem daha çok çatışacak. Böylesi karanlık ve baskı koşullarında eğer demokrasi güçleri çok daha çok örgütlü hareket ederlerse, bu savaşın sonu kesin bir devrimdir. Koyu karanlıkların sonunda güneş doğar, yeni bir dönem başlar. Yeni dönemde Kürtler demokrasi mücadelesiyle bölgede büyük bir güç haline gelmiş bulunmaktalar. Kürtler sahip oldukları bu büyük demokrasi gücü ve mücadele birikimiyle başta Türkiye olmak üzere bütün böyleye büyük bir değişim yaşatacaklardır. Türkiye’deki bu baskı rejimi uzun süre devam edemeyecektir. AKP hükümeti, Türkiye’nin ve faşizmin son hükümeti olacaktır. Faşizm, baskı, inkar ve zulüm AKP’yle tarihin çöplüğüne atılacaktır.
Yüz yıllık inkar, zulüm, baskı rejimi artık son zamanlarını yaşıyor. Son yıllarda daha çok saldırganlaşmasının sebebi de biteceğini bilmesindendir. Türkiye’nin şuan ki kötü gidişatı uzun vadeli değildir. Orta vadede bu kötü gidişat devam edecektir, ama bu kötü gidişatın sonu bir köklü değişim olacaktır. Çünkü devrimler böylesi kötü koşulların bir ürünü olarak doğarlar. Yeter ki demokrasi güçleri mücadeleyi daha çok geliştirsinler. Türkiye ve Kürdistan bir devrime her zamankinden daha çok yakındır…
Kemal SÖBE
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi