HABER MERKEZİ –
“Yargıtay başsavcılığı, HDP’nin kapatılması için, Anayasa Mahkemesi’ne dava açtı. HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nunda vekilliği düşürüldü. HEP geleneğinden gelen partiler, bildiğimiz siyasi nedenlerden dolayı kapatıldılar. Partiler kapatıldı ama partinin kitlesi, parti kapatıldıkça daha çok var oldu, çoğaldı ve kapitalist düzen partilerinden parça parça koptular. Yani bir nevi aslında düzenden koptular. Kürtlerin, düzen partilerinden kopması, gerçek demokrasi için büyük bedeller veren HEP geleneğinde gelen partilere oy ve destek vermeleri ve kendi hakikatlerini bu partilerde bulmaları, hem rejimi ve hemde düzen partilerini çılgına çevirmiştir. Yani başta Kürtler olmak üzere, bütün ezilenlerin adım adım HDP ‘ye kaymaları ve HDP’yi demokrasinin gerçek adresi olarak bilmeleri, rejimi ve iktidarı korkutmuştur. Rejim ve AKP-MHP iktidarı, HDP güçlendikçe, büyüdükçe, Türkiye halkından da destek ve oy aldıkça, daha çok saldırganlaştı, saldırganlaşıyor.
Sonu gelen iktidarlarda ve rejimlerde bu tür saldırganlıklar görülür ve bu gibi durumlar geçmiş dünyada birçok ülkede çokça görüldü. Baskı ve zulüm sistemi, kendisine muhalif gördüğü herkese yönelir. Türkiye’de son otuz yılda, tabandan gelen ve demokrasiyi savunan HEP, DEP, HADEP, DEHAP VE HDP, sistemin ve mevcut hükümetlerin hedefi olmuştur. Demokrasiye karşı olan bütün baskı ve zulüm rejimleri ve iktidarlar, demokratik gelişimden ve demokratikleşmeden korkarlar. Çünkü demokrasi gelişirse, dikta rejimleri yaşayacak alan bulamazlar. Dikkat edilirse son yıllarda baskı ve zulüm düzeni daha çok yaygın hale geldi. Yani demokrasi mücadelesi geliştikçe, buna paralel olarak, baskı ve zulümde zirve yapıyor. Kürdistan zaten öteden beri bir zindan haline getirildi ve son zamanlarda baskı rejimi adım adım Türkiye’ye de sıçrama yapıyor. Bundan 25-30 yıl önce, barajı aşamayan HDP, son yıllarda büyük bir kitseleşmeyle, Türkiye’nin 3. büyük partisi olmayı başardı.
HDP’nin büyüme başarısı, rejimi ve iktidar odaklarını hep korkuttu ve korkutmaya devam ediyor. HDP sürekli demokrasiden, özgürlüklerden ve barıştan söz ediyor. Türkiye’de, rejim ve iktidarlar, demokrasiye yabancı oldukları için, demokrasi mücadelesi yürüten bütün güçleri terörize ediyor, devlet düşmanı ilan ediyor, vatan haini olarak görüyor. Ancak tarih, kimlerin vatan haini ve halk düşmanı olduğunu gösterecek. HDP, siyasi bir partidir ve bütün faaliyetleri yasalara ve kanunlara uygundur. HDP, Türkiye’nin aleyhine olabilecek herhangi bir faaliyet içinde olmamıştır, devletin parasını yememiştir, yolsuzluk yapmamıştır, rüşvet yememiştir, Türkiye’yi IMF’ye borçlandırmamıştır, yandaşlarını zenginleştirmemiştir, memleketin zenginliklerini holdinglere peşkeş çekmemiştir ama iktidar partisi AKP ve ortağı MHP, bu saydıklarımızın hepsini yaptı, yapıyor. HDP’nin gelişimini kendi sonları olarak görüyorlar. Geçenlerde İstanbul’da çeşitli protesto eylemleri yapan öğrenciler bile, terörist olarak damgalandılar.
Son yıllarda Türkiye’de, fakirliğin ve pahalılığın, işsizliğin daha çok artmasıyla, Türk halkıda hükümetten ve sistemden şikatyetçi oldular, oluyorlar. AKP hükümeti şimdi daha çok zor duruma girmiştir. Son kırk yılda, iktidar olan partiler içinde, AKP daha çok yolsuzluğa ve rüşvete bulaştı. Türkiye’yi kendi babalarının çiftliği haline getirdiler. Türkiye demokratik bir ülke olmadığı için, kimse, yapılan yolsuzlukların hesabınıda soramıyor, sormaya kalkanları ya susturuyorlar, yada görevden alıyorlar. Türkiye demokratik bir ülke haline gelirse, kimse yolsuzluk yapamaz, kan siyaseti yapamaz, rüşvet yiyemez, devletin parasını cebine dolduramaz. Türkiye’ye demokrasiyi getirecek güç ise HDP’dir. İktidar ve sistem bunu çok iyi biliyorlar. HDP, Kürt sorunu çözülsün ve Kürtler bir ulus olarak kabul edilsin diyor. HDP’nin bu siyasetini, ” teröre destek ” olarak görüyorlar. Türkiye’de rejim, Kürt sorununu terör sorunu olarak görüyor.
Bundan dolayı Kürt sorununu konuşan herkesi terörize ediyor, teröre destek olarak görüyor. İşte HDP’nin üstüne çullanmalarının ve kapatma davası açmalarının en büyük sebebi budur. Türkiye demokratik olsa, Kürt sorunu zaten çözülür ve Kürt sorununundan kaynaklı mücadelelerde terör ve güvenlik sorunu olarak görülmez. HDP, hem Kürt sorununun Türkiye’nin sınırları içinde demokratik çözümünü istiyor ve hemde Türkiye’de bütün sorunların çözümünü istiyor. Kapitalist düzen partileri, varlıklarını sömürü, yolsuzluk, rüşvet, zulüm ve inkar üzerine kurdukları için ve kandan, savaştan beslendikleri için, barışa, adalete, demokrasiye ve eşitliğe karşılar. HDP, eşitliği, özgürlüğü, demokrasiyi, adaleti, savunduğu için ve böyle bir sistemi kuracak bir güç olduğu için, HDP’yi kendileri için bir tehlike olarak görüyorlar. Dikkat edilirse, HDP, büyüdükçe, düzen partileri küçülüyor ve kitle kaybediyor. HDP’yi geçmişte kapatmaları nasılki daha çok güçlenmesini sağladıysa, şimdide eğer kapatılırsa, HDP daha çok güçlenerek siyaset sahnesine çıkacaktır.
Düzen partileri ve halk düşmanları, hala Kürt oyları üzerinde hesaplar yapıyorlar. Kürtlerin oylarının çantada keklik olmadığını hala görmek istemiyorlar. HDP’nin, Kürtlerin temsilcisi olmadığını söylüyorlar. Bırakında, Kürtlerin temsilcilerinin kimler olduğuna Kürtler karar versinler ve zaten seçimlerde karar veriyorlar. Kürtlerin temsilcileri, Kürtlerin ulusal özgürlüğü ve ulusal hakları için mücadele edenlerdir, bu konuda bedel verenlerdir. Bundan dolayı, önce Kürt sorununun çözümü gerekiyor. Türkiye’nin bütün sorunlarının çözümünün gerçekleşmesi gerekiyor. Kürtleri inkar edin, Kürt sorunu yoktur deyin, Kürtleri katledin, Kürtlerin dilini yasaklayın, Kürtlerin üstüne bombalar yağdırın, sonrada Kürtlerden oy ve destek isteyin, Kürtler bizim kardeşlerimizdir deyin! Bu kadar düşmanlıktan sonra, nasıl oluyorda, Kürtlerden oy ve destek istiyorsunuz ve Kürtler bizim kardeşlerimizdir diyorsunuz??? Utanın artık. Hedi bese. HDP’ye düşmanlık Kürtlere, Alevilere, Türkiye işçi köylü sınıfı’na, bütün ezilen kesimlere düşmanlıktır. HDP’ye düşmanlık, Türkiye’nin demokratik yarınlarına düşmanlıktır.”
Kemal Söbe