HABER MERKEZİ
HDP projesi Türkiye siyasi tarihi ve demokrasi mücadelesi açısından çok önemli adım olmuştur. Türkiye ve Kürdistan’da demokrasi ve özgürlük mücadelesinde büyük bedeller verilmesine rağmen istenen sonucun alınmamasında en önemli yetersizlik Kürdistan ve Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin ortaklaşamamasıdır. HDP bu yetersizliği giderme, demokrasi ve özgürlük mücadelesini geliştirmede, hem zihniyet hem de pratik adım atmada önemli bir deneyim olmuştur. HDP projesine başından itibaren hem bazı Kürt kesimlerinden hem Türk devletinin ve istihbarat kurumlarının yönlendirmesiyle Türkiye cephesinden de boşa çıkarıcı yaklaşımlar oldu. Türk devleti ve AKP iktidarı zaten Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesiyle Türkiye halklarının özgürlük ve demokrasi mücadelesinin ortaklaşmasında özgürlük ve demokrasi karşıtı soykırımcı politikaların ölümünü görüyorlar.
HDP; Kürdistan halkı ve demokrasi güçleri açısından bazılarını milletvekili seçtirme değil de bir politika ve strateji temelinde demokrasi mücadelesini geliştirme projesi olarak ele alındı. Bu nedenle bazılarının parti olarak değil de bağımsız olarak girelim anlayışına karşı çıkıldı. Bağımsız girme sadece bazılarını milletvekili seçtirme durumundan öte politik sonuçlar ortaya çıkarmıyordu. Belki Kürt sorununu gündemleştirme ve demokrasi mücadelesi açısından belli bir etkisi oluyordu. Ancak bir strateji temelinde mücadeleyi sonuca götüren anlayış ve yaklaşım olmuyordu. HDP ise Türkiye halklarının tüm demokrasi birikimini ortaklaştırarak demokrasi ve özgürlük mücadelesinde bir hamle yapmayı ifade ediyordu. Zaten bu nedenle 7 Haziran seçimi öncesi Amed mitinginde, 20 Temmuz’da Suruç’ta, 10 Ekim’de Ankara Garı Meydanı’nda bu tarihi demokratik hamleye bir saldırı gerçekleştirildi. Kürdistan ve Türkiye’deki tüm demokrasi birikiminin ortaklaşmasına yönelik katliamlar yapıldı. Bu tabi ki bazı kesimleri ürkütürken HDP’nin siyasi bileşimini daraltmayı amaçlıyordu. Böylelikle HDP’nin sadece Kürtlerin yer alacağı bir duruma getirip bu hamle boşa çıkarılmak isteniyordu.
HDP bir Kürt partisi değil ama Kürtler dahil tüm halkların ve toplumcu demokratik güçlerin partisidir. Ortak mücadele partisidir. Yeni demokratik Türkiye’yi yaratma partisidir. Tekçi ulus devletçi anlayış yerine demokratik ulusa dayalı yeni bir toplumsal, siyasal, kültürel yaşam yaratma partisidir. Bu nedenle 7 Haziran’da büyük heyecan yaratmış ve önemli bir başarı kazanarak meclise yeni bir ruh getirmiş; demokrasi karşıtlığını açıkça ortaya koymuş AKP’yi iktidardan düşürmüştür. Bu proje ve hamlenin çok önemli sonuçları olmuştur. Ancak demokrasi güçlerini hakim kılacak bir sonuç da ortaya çıkmamıştır. Eğer ortaya çıkan uygun zemine dayanarak demokrasi mücadelesi geliştirilseydi demokrasi güçlerinin etkinliğini artıracağı bir durum bulunmaktaydı. Ancak hem demokrasi güçleri bunu iyi değerlendirememiş hem de AKP tüm Kürt düşmanlarını yanına alarak faşist bir saldırı kampanyası başlatmıştır. Bu saldırıların en önemli amaçlarından biri HDP’nin öngördüğü zihniyet ve politik anlayışı ortadan kaldırmaktı. O günden bugüne de bu yönlü ağır saldırı yürütülmektedir.
HDP tüm saldırılara rağmen hem 1 Kasım 2015’te hem de 24 Haziran seçimlerinde halkların ortak demokrasi gücü olmaya devam etmiştir. Ayrı ayrı olduklarında etkili olamayan ve konulan barajı aşamayan demokrasi güçleri birlik olduklarında baraj sorunlarının olmayacağını görmüşlerdir. Hatta bu zihniyet ve politika daha örgütlü bir çalışma yürütüldüğünde ve bu çizginin kapsadığı her kesimi içine çektiğinde bunun yarattığı sinerji ile Türkiye’nin legal siyasi alanının en büyük partisi haline gelebilir. HDP çıkmaz ve krizlerde olan Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve toplumsal ortamında Türkiye’nin geleceğini ve demokratik var oluşunu temsil etmektedir. Kuşkusuz klasik devlet yapılanması, iktidar odakları ve bugünkü iktidar Kürt halkına ve Türkiye’deki demokrasi güçlerine yoğun saldırarak bu gelişmenin önünü kesmek istiyor. Bu projenin belli sınırları aşmasını engellemeye çalışıyor.
HDP birçok demokratik devrimci bileşimi içinde barındıran bir partidir. HDP’nin bir programı olduğu gibi ayrıca bileşenlerin de kendileri için azami programları bulunmaktadır. Zaten HDP hiçbir bileşene kendi siyasi çizgini, hareketini bırak, tümüyle HDP’ye katıl, dememiştir. Bırakalım örgütlü yapıların temsilcilerine, birey olarak gelenlere de sadece bu çizgiyi benimseyeceksin, bunun dışında görüşlerin olmayacak ya da başka örgütlenmelerle ilişkilenmeyeceksin, dememiştir. Zaten HDP; HDK ve DTK toplumsal örgütlenmelerine dayanan, o toplumsal kesimlerin legal demokratik politik mücadelesini veren bir partidir. Dolayısıyla bu toplumsal tabanın sesine kulak veren bir politika izlemesi anlaşılır bir durum olduğu gibi bu toplumsal örgütlenmeler içinde yer alan farklı ideolojik ve politik kimliklerin kendi özgünlüklerini koruyacağı da açıktır. Kuşkusuz asgari program, ortak mücadele anlayışı temelinde önceliklerin HDP çizgisinde mücadeleye verilmesi önemlidir. Çünkü bileşenlerin azami program amaçlarına ulaşmaları açısından da gerçek bir toplumcu demokrasiye ihtiyaç vardır. Bu açıdan HDP programı etrafında mücadeleyi yükseltmek tüm bileşenler açısından çok önemlidir.
Kuşkusuz bileşenlerin HDP içerisinde demokratik siyasi mücadele vermeleri istenir. Grubun güçlü tutulması ve bileşenlerin bir birine karşı sorumluluklarını daha organik biçimde yapmaları için HDP grubunda kalmaları tercih edilendir. Ancak bu konuda dogmatik ve katı yaklaşımlar da HDP çizgisi ile örtüşmez. Eğer HDP ile yan yana olmamak, Türk devletinin baskısını üzerine çekmemek ve bazı çevrelerle ilişkiyi sürdürmek için HDP’den uzak duruluyorsa bu eleştirilmelidir. Bu doğru olmayan bir anlayıştır. Bu, demokrasi güçlerinin birliğini önleyen ve parçalayan bir duruş olmaktadır. Ancak en zor koşullarda, HDP’ye en fazla saldırı olduğu dönemlerde HDP ile ortak tutum içine girenlerin HDP’den bilinçli uzak duranların tutumlarıyla karşılaştırmak yanlıştır. Bu açıdan TİP’in HDP’de seçilen 2 temsilcisinin TİP’e kimlik kazandırmak ve TİP mücadelesini meclise ve topluma taşımak için ayrılmalarını olumsuz bir yaklaşımla ele almak Türkiye halklarının demokrasi birliğini istemeyen bir zihniyeti ifade etmektedir. Nitekim bazı eleştiriler ve saptırma değerlendirmeler demokrasi güçleri arasındaki birliğin güçlenmesini isteyen bir yaklaşımı değil, dar milliyetçi yaklaşımla tepki göstermeyi ifade etmektedir. Bunlar aslında HDP çizgisine karşı olanlardır. HDP çizgisini savunarak daha başka güçleri de HDP ile ittifak haline getirelim, diyenler değildir.
Herhalde HDP’liler seçim ittifakı yapıp seçimlerden sonra kendi partilerine dönmek isteyenlerle de seçimlere girerdi. Bu konuda arayışları da olmuş ama yeterli sonuç alamamıştır. HDP’yi bir bütün ve çatı olarak güçlü tutmak önemli olduğu gibi HDP ile ittifak güçlerini geliştirmek de önemlidir. AKP, CHP başka siyasi güçlerle ittifak yapıyor ama seçimden sonra farklı siyasi görüşten olanlar kendi partilerine dönüyorlar. Bu durum zaten HDP açısından da bu tür ittifakları da gerekli kılıyor. Kuşkusuz HDP çatısı ve birliği içinde ittifakı esas almak, bunu geliştirmek önemlidir. Bu herkesi güçlü kılar. Ama seçim ittifaklarına da açık olmak gerekir.
Bizim bildiğimiz TİP sadece bir seçim ittifakı yapmadı. Seçimden çok önce bir ilişki ve ittifak içinde oldu. HDP çizgisinin güçlenmesi için çalıştılar. Ortak demokrasi mücadelesi içinde yer aldılar. Bundan sonra da HDP ile ittifak içinde olacaklarını açıkladılar. Bir yönüyle hem HDP grubunun parçasıdırlar, hem de TİP çizgisini geliştirmek için ayırıldılar. TİP çizgisinin gelişmesi HDP’nin çıkarınadır. Hatta HDP bu çizginin gelişmesine destek vermelidir. HDP’nin TİP gibi ittifaklara da ihtiyacı vardır. Kuşkusuz HDP bir Türkiye partisidir. Türkiye halklarının karşısına demokratik Türkiye hedefleyen tek bir partiyle çıkmak tercih edilir. Ancak mevcut koşullarda HDP çizgisine güç katacak, ona güçlü müttefik olacak siyasi partilerin varlığı da önemlidir. Bu açıdan TİP’lilerin ayrılmasına olumsuz ve tepkisel karşı çıkışlar ne HDP’ye ne de Kürt halkının mücadelesine hizmet eder. Zaten HDP eş başkanları bundan sonraki ilişkilerinin ne olacağını da çok iyi biçimde ifade etmişlerdir. TİP’liler de HDP ile yan yana ve ortak mücadele içinde olacaklarını vurgulamışlardır. Bu açıdan bir sorun yoktur. Bunu olumsuz anlamda gündemleştirenler aslında bilerek ya da bilmeyerek AKP-MHP faşizmine ve soykırımcı sömürgeci sisteme hizmet etmektedirler.
Ölçü Kürt halkıyla Türkiye halklarının demokratik birliği ve ortak mücadelesine hizmet ediliyor mu, edilmiyor mu, olmalıdır. Biz TİP’lilerin Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesinin değerli müttefikleri olduğuna inanıyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.
Kaynak: Yeni Özgür Politika/ Mustafa Karasu