‘Unutulmamalıdır ki tecrit kırılmadan bu ülkenin nefes alması mümkün değildir.’
AMED– Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması için açlık grevi eylemine başlayan DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in eylemi 100.gününe girerken. Kuzey Kürdistan’ın bir çok ilinden Amed’e Leyla Güven’in evine yürümek isteyen vekiller işgalci Türk polisi tarafından engellendi.
Sadece eylemcilerin yürümesini engellemekle kalmayan İşgalci polis gazeteciler ve vekiller arasına barikat kurarak gazetecilerin haber yapmasına engel olmak istedi.
Leyla’nın evine 500 metre kala işgalci polis çemberine alınan vekiller açıklama yapmak istedi. Basının uzaklaştırıldığı açıklama işgalci polislere yapılıyormuş havası yarattı. Yaşananlara tepki gösteren vekiller, açıklamayı basına yapacaklarının altını çizdi. Duruma tepki gösteren gazetecilerin ve vekillerin arasına 2 bariyer konuldu. Bunun üzerine basın tepki koyarak çekim yapmayacağına vurgu yaptı.
Tepkiler ardından bariyerlerin kaldırılmasıyla açıklama gerçekleştirildi. Açıklamanın Türkçesini HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir yaptı. Dilan, komplonun derinleşerek devam ettiğine değinerek, Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın barışçıl yaklaşımları sayesinde boşa çıkarıldığını belirtti.
Dilan şunları ekledi:“Tecrit dediğimiz olgu sadece Sayın Öcalan’a uygulanan bir durum olmaktan çıkıp özellikle 2015 yılında barış ve müzakere süreci sonlandırıldıktan sonra bütün topluma uygulanan bir iktidar pratiğine dönüşmüştür. Çünkü bu ülkede savaş ve çatışmayı sürekli büyüten iktidar şunu iyi bilmektedir: Konuşan bir Öcalan çözümün ve barışın yolunu açan bir Öcalan’dır! Susturulan bir Öcalan, derinleşen bir çözümsüzlüktür, savaş, eşitsizlik ve yükselen faşizmdir!
‘Bu karanlık tablo ve bu ağır faşizm koşulları ancak bizlerin örgütlü mücadelesiyle parçalanacaktır.’
Konuşmasının devamında Dilan şunları belirtti: “Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması demek ülkede çözümün ve barışın tekrar gündemleşmesi demektir. Tecrit uygulamasının bitirilmesi, dolayısıyla demokratik bir çözümün önünün açılması için Leyla Güven yoldaşımızın başlattığı açlık grevi, dalga dalga yayılarak onlarca cezaevinde, Hewlêr, Galler ve Strazbourg’ta yüzlerce açlık grevi direnişçisi yoldaşımızın katılımıyla devam etmektedir. Bizlere bugün düşen en büyük görev ise tecridin kırılması için yaşamın her alanını bir mücadele alanına dönüştürmek ve açlık grevlerini en üst düzeyde sahiplenmek olmalıdır. Bu karanlık tablo ve bu ağır faşizm koşulları ancak bizlerin örgütlü mücadelesiyle parçalanacaktır.”
‘Unutulmamalıdır ki tecrit kırılmadan bu ülkenin nefes alması mümkün değildir.’
Dilan halkın iradesinin sonuna kadar direneceğine dikkat çekerek şöyle devam etti: “Tarih bizlere göstermiştir ki; kendi ülkesini faşizm koşullarında yönetip dış politikasını çatışma ve savaşa endekslemiş hiçbir iktidarın ömrü uzun değildir. Ardında daha büyük yıkımları bırakmaması için yaşamın her alanının demokratik bir direniş mevzisine dönüştürmek en büyük tarihsel görevlerimizden biridir. Ülkeyi boydan boya bir cehenneme çeviren AKP-MHP iktidar bloğunun geriletilmesi için tarihsel bir eşik olan yerel seçim çalışmaları açlık grevleri etkinlikleri ile belli bir eşgüdüm içinde ilerleyecektir.
Unutulmamalıdır ki tecrit kırılmadan bu ülkenin nefes alması mümkün değildir. Kazananlar kendi bekaları için ülkeyi çatışmaya, yoksulluğa ve eşitsizliğe mahkûm edenler değil demokrasi ve barış yolunda bir adım geri atmayan ve inatla direnen halklarımız olacaktır.”
Açıklama “Biji berxwedana zindanan”, “Biji berxwedana Leyla’ye”, “Leyla Güven onurumuzdur” sloganları eşliğinde sona erdi.