Azad Siser (Ekrem Güney), 18 yaşında gerilla oldu. 24 yıl boyunca Botan’dan Erzurum’a, Zap’tan Amed’e kadar soluksuz bir devrimci, savaşçı, komutan ve yoldaş olarak koştu. Bıkmadan, tereddüt etmeden, yorulmadan sözü ve eylemi birleştirdi. Asil bir Kürt komutan olarak hep ‘halkıma borçluyum’ fedailiğiyle ölümün üzerine de başı dik yürüdü.
HABER MERKEZİ
18’İNDE GERİLLAYA KATILIR
Azad Siser, Kürdistan’ın birçok bölgesinde olduğu gibi Garzan’da da Türk devlet işgaline karşı göçe ve asimilasyona maruz bırakılmış Kürt halk gerçeği içinde Veysel Karanî’den Batman’a göç eden bir ailenin en büyük çoçuğu olarak 1976 yılında dünyaya gelir. Yurtsever bir ailede büyür. İlk, orta ve lise öğrenimini Batman’da okuyan Siser’in, lise yıllarında devrimci arayışları başlar. Kısa bir süre devrimci öğrenci çalışmalarında yer alır. 1990’lı yıllarda gerilla savaşının yaygınlaşması, Kürdistan özgürlük mücadelesinin geniş kitlelere yayılması, Batman’a da yansır. Lise yıllarında Batman’dan gerilla saflarına kitlesel katılımların olması Siser’i de etkiler. 1992 yılında yurtseverliğin yarattığı ulusal duygular, gençliğin devrimci heyecan ve çoşkusuyla Botan’dan gerilla mücadelesine adımını atar.
BOTAN’DA ÇETİN YILLAR
Gerilla saflarına katıldığı ilk yıllarda yaşanan yoğun savaşta ve dağ koşullarında, ilk etapta zorlansa da pes etmeyerek iyi bir özgürlük savaşçısı olma kararlılığını hep korur. 1992’den 1998’e kadar ‘Kürdistan’ın Kalbi’ olarak bilinen Botan’ın bir çok bölgesinde görev alır. Gerilla savaşının dönüm noktasını teşkit eden bu 7 yıllık süre zarfında, iki defa Öcalanın eğitim verdiği Şam sahasına gider. “Önderlik sahasında, felsefesini, mücadele ve toplumsal gerçekliğimizi görmek, benim için gerilla savaşımda önemli bir dönemdi” diye not düşer. Halk özgürlüğünü omuzlayan bir devrimci için yaşanan sürece karşı yetersiz kaldığını; yaşamının her saniyesini devrime, özgürlüğe adaması gerektiğini hep vurgular.
GARZAN VE AMED’E GEÇTİ
Şam’da gördüğü eğitimden sonra 1998 yılında tekrar Kuzey sahasına geçen Siser, iki yıl Garzan ve Amed eyaletlerinde gerilla mücadelesini sürdürür. PKK tarafından uygulanan tek taraflı ateşkes sürecinden sonra Medya Savunma Alanları’ndaki Kandil’e döner.
1 HAZİRAN HAMLESİ’NE KADAR KANDİL
2000’li yıllarda Türk devletinin başını çektiği ve komplocu güçlerin de destek verdiği PKK’yi tasfiye etme planları gündemdeydi. Buna Kürt ihanetçiliği de eklenince Siser, YNK ile yaşanan savaşa katıldı. Heftanin alanında da mücadele yürüten Siser, 2003 sonbaharında yapılan KONGRA GEL Kongresi’nden sonra Meşru Savunma Komitesi’nde çalışmaya başladı.
HAMLE İÇİN ERZURUM EYALETİ’NDE
1 Haziran Hamlesi’ni, Kuzey sahasında daha da güçlendirmek, her türlü tasfiyeye karşı güçlü bir savaşla cevap vermek için Erzurum Eyaleti’ne gitti. PKK’nin, 2005’te gerilla savaşının yeniden yapılandırılmasında; görüş, öneri ve yaratıcı fikirleriyle bir çok çalışmanın yürütülmesinde büyük rol oynadı. 2005-2008 yılının sonuna kadar Erzurum dağlarında çetin bir mücadele vererek 1 Haziran Hamlesi’ni güçlendirdi.
SÖZDEN ZİYADE YAPILMASI GEREKENLER
Siser, Türk devletinin ‘Açlım’ adı altında tedavüle soktuğu taktik hamlenin yeni tasfiye konsepti olduğunun farkındaydı. Sözden ziyade yapılması gerekenler olduğunu, eskiyi savaşan bir savaş tarzının önemini biliyordu. 2009 yılında kaleme aldığı bir yazısında, neden böyle düşündüğünü anlatıyor: “Kürdistan’da yaratılan tüm değerlerimizin bileşkesi ve ifadesi Önderlik gerçekliğidir. Yaşam felsefesi; iradesizliğe karşı irade, bilinçsizliğe karşı bilinç, umutsuzluğa karşı umut, korkuya karşı cesaret, teslimiyete karşı direnişin ölçü ve değerlerini yarattı. Her zaman kendini yenileyen, toplumlara ruh veren, duyguları yücelten, irade ve inanç keskinliği veren, insanı gerçek özüyle buluşturan Önderlik Felsefesi, bir anlamıyla özgür insan ve toplum felsefesidir. Başarılı bir militan ve öncü olmak, dönemin savaşçı ruhunu yakalamak, bunu özümsemek ve kendinde yaşatmak öncelikli görevimizdir.
Tarihi bir dönemden geçiyoruz. ‘Açılım’ adı altında yürütülen tasfiye konsepti, başta Önderliğimiz olmak üzere, Özgürlük Hareketimizi ve halkımızı hedeflemektedir. Önderliğin içerisinde bulunduğu, fiziki tasfiyeyi amaçlayan koşullar, düşmanın ne kadar kapsamlı bir imhayı dayattığını göstermektedir. Bu gerçeklik karşısında söylenecek sözlerden ziyade yapılması gereken tarihi görevler önümüzde durmaktadır. Önderliğimiz başta olmak üzere tüm kutsallarımızın korunması, özgürleştirilmesi için eskiyi aşan güçlü bir savaş kaçınılmazdır.
SAVAŞIN EN ÖN SAFLARI
Ben de tüm yetersizliklerimle, mücadele içerisinde edindiğim deneyim ve tecrübelerim temelinde bu direniş sürecine kaygısız, hesapsız, fedai bir ruhla katılıp savaşın en ön saflarında yer alarak yararlı bir şekilde katılma kararlılığının çabası içerisinde olacağım. Tüm yetmez yanlarımın özeleştirisini veriyorum. Bugüne kadar yeterince layık olamadığım Önderliğimiz ve Partimiz ile Adil, Nuda, Viyan ve İbrahim yoldaşlar şahsında tüm şehitlerimize, halkımıza, şehit analarına bundan sonra layık olabilmek için tüm gücümle her koşul ve sahada çalışmalara katılacağımın sözünü yeniliyorum.”
2011’DE ZAP EYALET KOMUTANI
Gerilla yaşamında derin bir anlama gücüne sahip olan Siser, yılların verdiği gerilla savaşında büyük bir tecrübe edinmesine rağmen savaşçı tarihi boyunca halkına, Önderliğine karşı hep yetersiz kaldığını vurguladı. Bu duygularla ne yapsa da az kalacağını düşünerek her anınını devrime verme çabası içinde oldu. Bulunduğu her alanda büyük başarılar sağlayan Siser, Devrimci Halk Savaşı Komutanı olan Reşit Serdar ile birlikte uzun yıllar mücadele yürüttü. 2011 yılında Çelê’deki Devrimci Operasyon Hamlesi’nin öncüsüydü. O dönem Zap Eyalet Komutanlığını yapmaktaydı. Devrimci Operasyon Hamlesi’nde yürüttüğü tarz ve taktikler, askeri mantığı, cesareti, hedefe kitlenmesi ve fedai komutan özellikleriyle Türk ordusunun Çelê’de ağır darbe almasını sağladı.
DİRENİŞİN KİTABINI YAZDI
Siser, gerillanın Zap alanında Türk ordusuna karşı geliştirdiği Devrimci Operasyon Hamlesin’i kitaplaştırdı. Devrimci hamleyi, kahramanca sömürgeciliğe karşı özgürlük savaşı yürüten ve şehit düşen her yoldaşına kitabında yer verip direnişlerini tarihe mal etti. O birlikte savaştığı her yoldaşını yakından tanıyıp direnişlerini takip etti. Her bir yoldaşının, cesaretinin, acısının, sevincinin ve umudunun dili olarak kitabında tekrar yaşattı. Zap Kitabı, direniş kadar PKK yoldaşlık bağlılığının kitabı da oldu.
AMED EYALETİ VE DİRENİŞ KALESİ
Siser, Türk işgalciliğine karşı 2016 yılında Kürt halkı tarafından ilan edilen öz yönetimlerin de öncülerindendi. Yaratıcı tarzı ve sonsuz inancıyla Sur direnişinin gelişmesinde, Amed’in direniş kalesi olmasına büyük katkı sundu. Türk sömürgeciliğine ‘İlk Kurşun’u sıkan Komutan Egîd’in (Mahsum Korkmaz) ruhuyla ‘ne olursa olsun son muhteşem olacak’ diyen Komutan Çiyager’in Sur’da yürüttüğü savaşa, Amed dağlarından büyük bir destek verdi. Adını Kürdistan tarihine altın harflerle yazan Egîd, Çiyager ve Azad komutanların Batmanlı olması, Batman’ın Kürdistan özgürlük mücadelesindeki özgün yerini de korudu.
SON NEFESİNE KADAR BAĞLIYDI
24 yılını savaşın en kızgın olduğu yerlerde geçiren ve devrim yürüyüşünü hep yetersiz gören Siser, şöyle yazar: “Kapitalist modernitenin yarattığı zihniyet ve yaşam anlayışının etkilerinden arınıp özgür yaşam arayışçısı ve savaşçısı olmalıyız. Kendimizi bilerek, toplumsal gerçekliğimizin bilincine vararak ve bu öz değerleri koruyarak ancak Önder Apo’nun öğrencisi ve Şehitler Ordusu’nun yılmaz birer militanı olabiliriz.”
Kürdistan özgürlük mücadelesi için ne yaparsa da yetersiz kalacağını, PKK kurucularından Mehmet Hayri Durmuş’un dediği gibi halkına borçlu kalacağını ifade ederdi. Tüm yaşamını özgürlük savaşına adadı. Direnerek son nefesini verirken bile ‘Bijî Serok Apo’ sloganını atacak kadar boyun eğmez ve Önderliği ile halkının özgürlüğüne bağlıydı